banner2

  Hayatımızın her tarafında şiddet var. Evde, sokakta, okulda, trafikte, ailede, karı-koca arasında, gelin- kaynana arasında şiddet var. Siyasette şiddet, esnafta şiddet… Şiddetle yatıp, şiddetle uyanan, şiddetle oturup, şiddetle kalkan bir millet olmuşuz adeta…

  Mecliste şiddet var, üniversitede şiddet var. Düşünün! Milletin meclisinde milletin sorunlarını çözmek için gönderilen vekiller neredeyse her oturumda kavga, gürültü ve şiddetle işi çözmeye çalışıyorlar.

   Kürsüye çıkan vekil muhataplarına verip veriştirir, muhatapları da kürsüye saldırırlar, küfreder-bağırırlar… Ondan sonra tekme tokat, yaka paça çekişmeler, ayırmalar vesaire…  

  Siyasette çoğu zaman şiddet şu sebepten kaynaklanmaktadır; şiddet, talepleri olanlar tarafından değil, talepleri olanların taleplerini dikkate almayan siyasi düzenin aktörleri tarafından yaratılıyor. Ya-da aslında haklı bir talepleri olmadığı halde sırf karmaşa ve kaos çıkarmak için bir talepleri varmış gibi çığırtkanlık yapanlar tarafından…

  Trafikte şiddet; kırmızı ışıkta polisin olmadığı yerde geçen geçene… Sağında, solunda, önünde veya arkadan gelen bir araç en ufak bir hatamı yaptı? Hemen el freni çekilir, arabadan inip bir sopa veya cisim eline alır, hatasını gördüğü araçtaki adamın üzerine yürür. Arka tarafta trafik tıkanmış, araçlar da kuyruk oluşmuş kimin umurunda. Ben anlamam kardeş!  Sen nasıl bana korna çalarsın, nasıl önüme kırarsın ya da sıkıştırırsın beni, gibi basit bahanelerle tüm bölgeyi rahatsız ederler.

  Kadınlara yönelik şiddet had safhada, her gün, her saat yüzlerce kadın dayak, bıçak ve silahlı saldırıya uğramaktadır.

  Bakıma muhtaç olanların bırakıldıkları yaşlı ve çocuk kurum ve kuruluşlarda; bakıcıların nasıl şiddet uyguladıklarına hepimiz zaman zaman basına yansıyan video ve görüntülerden şahit olmuşuzdur.

  Toplum olarak şiddete meylimiz var, sorunlarımızı şiddetsiz çözemiyoruz. Kimin gücü kime yeterse misali…

  Karakolda şiddet; eskisi kadar olmasa da halen karakolda şiddete maruz kalan birçok şikâyetçiler var. En ufak bir protestoda bile polis ve eylemciler arasında şiddet ve kavga çıktığı oluyor.  İşte gezi parkı eylemlerinde hepimiz gördük neler oldu. Önce polis sert davrandı. Sonra da eylemciler işi amacından uzaklaştırarak her tarafı yıkıp geçtiler. Ağaç sökmeler, kaldırım taşlarını sökmeler, esnafın camlarına ve iş yerlerine zarar vermeler. Belki başlangıcı masumane olan bir eylemi kan gölüne çevirdiler. Çünkü şiddette sınır tanımadılar.  Sonuç; bütçeye milyonlarca lira zarar…

  Aslında görünürde herkes şiddete karşı, kime sorsanız “şiddet kötüdür, şiddetle sorunlar çözülmez” derler fakat yine de şiddetin had safhada olduğu aşikâr.

  Şiddet her kesimde mevcut, okumuşunda- cahilinde, köylüsünde- şehirlisinde, çağdaşında! Geri kalmışında… İlkokul mezununda-Profesöründe… Toplumun her kademesinde ki insanlarda şiddete rastlamak mümkündür.

  Duygusal şiddet; şiddet sadece kaba kuvvet, dayakla değildir. Şiddetin bir de duygusal boyutu vardır. Duygusal şiddet; duyguların ve duygusal ihtiyaçların karşı tarafa baskı uygulayabilmek için, tutarlı bir şekilde istismar edilmesi, bir yaptırım ve tehdit aracı olarak kullanılmasıdır. Söz ve hareketlerin düzenli bir şekilde yıldırma, korkutma, sindirme, cezalandırma ve kontrol etme aracı olarak kullanılmasıdır.

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.