banner2

Yaşadığımız şu cihanı âlemde, özellikle son zamanlarda çok şeyler değişti değişmeye devam ediyor. Örneklemek gerekirse; yeme içmede, yatıp kalkmada, giyimde, yaşam tarzımızda, ahlak ve terbiyede, konuşmada ve hitap etmede, iğneden ipliğe, tepeden tırnağa bir değişim ve dengesizliktir almış başını gidiyor. Allah sonumuzu hayreylesin. Eskiden hayat sabah namazı ile başlar yatsı namazı ile mola verirdi. Şimdi ise sabah namazını hayatımızdan çıkartıp işe gidenler için mesai saatleri ile başlar gece saat 12 ye kadar devam ediyor. İşi olmayanlar ve esnaflar için sabah namazı kılanlar hariç kahvaltı saati en erken saat 10 dur. Öğle yemeği saat 14,30 gibi akşam yemeği de saat 21 oldu. Daha önceleri sabah namazı için camiye gidenler dönüşte fırından ekmek getirip aile bireyleri ile kahvaltıyı yapıyorlardı ve herkes işine gidiyordu. Sabah saat 7,30- 8,30 arası esnafın çoğu dükkânlarını açmamış oluyorlar. Bu durum ise orta yaş grubu için bir dengesizlik oluşturuyor…

Özellikle beslenme konusu çok önemlidir yetersiz ve dengesiz beslenme vücudun büyüme, gelişme ve normal çalışmasında aksaklıklara neden olmaktadır. Yetersiz ve dengesiz beslenen kişilerin metabolizmaları mikroplara karşı dayanıklı değildir. Bu kişiler kolay hasta olur ve iyileşme süreçleri uzun zaman sürer. Herhangi bir besin öğesinin yetersiz alınması, vücut işlevlerinin eksik yâda hiç çalışmamasına, doğal olarak hastalıklara davetiye çıkarması anlamına gelir. Dengesiz beslenme insanların iş gücü, planlama ve yaratıcılık yeteneğini minimuma indirir, hayati faaliyetlerde aksaklıklara neden olur. Sağlıklı bir birey olmanın temeli yeterli ve dengeli beslenme ile sağlanır. Ancak gereğinden fazla yemek abur cuburcu olmak ve çok uyku ise obeziteye sebebiyet verdiğini hepimiz biliyoruz. Allah Resulü (SAV) her şeyin ortasını yapın diye buyurmuş.  

Cep telefonları hayatımıza girmeden önce, Cuma günü işten çıkan bir çalışana ulaşmak isteyenler, ona en erken Pazartesi sabahı ulaşabilirlerdi. O yıllarda çalışanlar, “eve iş getirmedikleri” takdirde, iş eve gelmezdi. Kıdemli büyükler gençlere, işten çıktıktan sonra, “fişi çekmelerini”, kafalarını boşaltmalarını tavsiye ederlerdi. O zamanlar iş ve özel hayat birbirlerine değmeyen iki dünyaydı. Terazinin iki kefesini dengelemek gibi, herkes bu iki dünyayı dengelemekten bahsederdi. Bugün artık birbirinden ayrı iki dünya kalmadı. Hepimiz işle özel hayatın iç içe geçtiği tek bir hayat yaşıyoruz. Kiminin hayatında çok iş var, kimininkinde daha az. Ama hayatında en az iş olan insanın bile özel hayatıyla iş hayatı birbirine karışmış durumda. Herkesin kendine göre bir “karışımı” var: bazıların karışımı koyu, bazılarınınki açık. Akıllı telefonların ve tabletlerin, cebimizde, çantamızda, başucumuzda olduğu bir dünyada, hayatın dengesini kurmak, eskiye kıyasla çok zor.

Her insanın kendine göre bir teknoloji kullanma ve algılama biçimi var. Bazıları akıllı telefonları, özel hayatlarını ellerinden alan cihazlar olarak görürlerken, bazıları bunlar sayesinde işlerini uzaktan yönetme imkânına kavuşarak evlerinde çocukları ve eşleriyle zaman geçirebildiklerini düşünürler. Son yıllarda yaşadığımız dönüşüm, sadece iş hayatı ve özel hayatın iç içe geçmesiyle de kalmadı, artık başarılı olmak için, tek bir alanda uzmanlaşmak yerine, T tipi insan olmak da gerekiyor. T tipi insanlar, T harfinin ayağının simgelediği bir alanda uzmanlaşan ama aynı zamanda T harfinin kollarının simgelediği farklı alanlarda da, belirli ölçüde bilgi sahibi olan insanlardır. İçinde yaşadığımız dünya, hepimizden birçok alanda bilgili olmamızı talep ediyor ama T tipi insan olma mecburiyeti de, iş-hayat dengesini daha da zorlaştırıyor. (Bazıları I Tipi Bazıları T Tipi Sizin Tipiniz Hangisi?)

İş ve özel hayat dengesi konusu herkes için önemlidir ama kadınlar için çok daha can alıcı bir konudur. Toplumsal roller, kadını ev ve çocuklardan sorumlu tutar. Erkekler başarılı olmayı, yalnızca iyi bir iş sahibi olmakla tanımlarken; kadınlar için başarı, hem iyi bir aile hayatına hem de iyi bir iş hayatına sahip olmak demektir. Erkekler için bile zor olan iş hayatı-özel hayat karışımının kıvamını tutturmak, kadınlar için çok daha zor bir iştir. İşin içine çocuklar da girince bu zorluğun derecesi katlanarak artar.

Bazı insanlar işlerinden başlarını kaldıramazlar. Her işi kendileri yaptıkları için, iş dışında ancak uykuya zamanları kalır. Yaptığı işi kimseye delege edemeyen insanların hayatları çalışmaktan ibaret olur. Delege etmesini bilmemek, dengeli bir hayat önündeki önemli bir engeldir.

İş hayatı özel hayat dengesini kurmak için işbirlikleri yapmak gerekir. Türkiye’de çocuk sahibi olan genç anne babalar, anneanne ve babaanneler başta olmak üzere aile büyüklerinden ve akrabalardan destek alırlar. Yakın akrabalardan ya da parayla tutulan yardımcılardan alınan destekler, çalışan insanların dengeli bir hayat yaşamalarını kolaylaştırır. İşbirliği yapmasını bilmek, dengeli bir hayat yaşamayı kolaylaştırır… Dengeli bir yaşamak dileklerimle… Selamla kalın selamette kalın.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.