banner2

Çocuk ile cami arasına duvar örmeyen, geleceğin büyüklerini namazdan uzaklaştırmak bir yana, aksine nasıl namaz kılacaklarını onlara bizzat öğreten peygamberin çocukları camiden kovan ümmeti, gelin el ele vererek nicelikte artan içi doldurulmayan camileri yine çocuklarla şenlendirelim.

 

İnsanları, etnik unsurları bir arada tutan harcın İslam olduğu coğrafyamızda huzurumuzun ve uyuşturucudan uzak, sağlıksız işlerle meşguliyet olmayan sağlıklı nesillerin yetişmesi için körpe yavrularımızı küfürsüz, şiddetsiz bir şekilde zaman geçireceği camilerde buluşturalım.

 

Camide oynayan ve konuşan çocukları camiden kovmak yerine Enes’e şefkat dolu bir ifade ile “Yavrucuğum, namazda yüzünü sağa sola çevirip bakma.” diyen, (Tirmizî, Cum’a, 60.) cemaate katıldığında yanlışlıkla imamın soluna duran amcasının küçük oğlu Abdullah b. Abbas’ı tutup sağ tarafına geçirdikten sonra başını okşayan (Ebû Dâvûd, Tatavvu’, 26; Müslim, Salâtü’l-müsâfirîn, 182.) peygamberi örnek alalım.

 

Çocuk zihninin pak safhasında çocukları kovalayan büyükler, bilin ki o çocuklar camiden bir kere kovuldular mı geri dönüşü zor olur.

 

Rahmetli sanatçı Cem Karaca’nın 'Yedi yaşlarında camiye gittim. Dizimde ağrı olduğu için bir ayağımı uzatmıştım. Birden yaşlı bir adamın ayağıyla ayağıma vurmasıyla irkildim. Sonra haşin bir ifadeyle 'utanmıyor musun, Allah'ın evinde ayağını uzatmış oturuyorsun, kalk' gibi sözlerine muhatap oldum. Kalktım ve ancak yetmiş sene sonra camiye dönebildim.' Sözleri tüm imamlara ve cemaate küpe olmalıdır.

 

Çocukları bu yaz camiyle buluşturmak için çocukların dilliyle konuşmak lazım. Sokakta oyun oynayan ve ağzına gelen kelimeleri sarf eden çocukları camide küçük oyunlarla tutmak lazım.

 

Bu anlamda bir öneriyle ilgililere hatırlatmada bulunuyorum. Cami içerisinde çok yer kaplamayan namaz dışında cami görevlileri gözetiminde langırt, masa tenisi gibi oyunlarla ahlaki çerçevede çocukları camide buluşturulabilir.

 

Ahlaklı ve sağlık bir nesil içinde bulunduğumuz geminin sahile selametle ulaşması için hepimiz sorumluyuz.

 

İLGİLİSİNE

 

HzZeyd 3 ya da 5 yaşlarında idi. Zeyd'in çok bağlandığı, çok sevdiği, adını Umeyr koyduğu küçük bir kuşu vardı. Hz. Peygamber Zeyd'i her gördüğünde “Umeyr'in babası” anlamında “Ebu Umeyr” diye hitap ederdi ona. Bir gün Zeyd'in kuşu öldü. Onun ölümü Zeyd'i çok üzdü. Kuşun öldüğü günlerde Hz. Peygamber Zeyd'in evine gitti. Çocuğun kederli hali, Hz. Peygamber'in merhametli kalbini etkiledi. Onu neşelendirmek istedi. Çocuğun saçlarını okşayarak yanağını öptü. Gülümseyerek: “Ya Ebu Umeyr! Nüğayr (serçe kuşuna benzeyen bir kuş veya bülbül) ne oldu?” dedi. “Hayvanı ne yaptın?..” Hz. Peygamber'in kalbe huzur veren ilgisiyle ferahlayan Zeyd, bu söze çok güldü.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.