banner2

Kanlı geçen 30 yıldan sonra başlatılan barış süreci, batılı güçler ve onların içimize soktukları Truva atlarını çok rahatsız etmiş-ediyor…
Süreci sekteye uğratmak için her gün yeni bir provokasyon girişimini deniyorlar…
Süreç çok badireler atlattı. 2010 yılında mahmur kampından getirilen grup’tan sonra süreci sabote etmek isteyen derin güçler, Mit müsteşarının tutuklanmak istemesinden tutun, 6-7 Eylül Kobani olaylarına kadar bir çok provokasyon girişiminde bulundular.
O günden bugüne köprünün altından çok su aktı. Süreç olgunlaştı. Temennilerle devam eden süreç artık nihayete ulaşmasının önünde hiçbir güç duramayacak duruma geldi.
Cumartesi Günü (10 Ocak 2015) Diyarbakır’da 724 Sivil Toplum kuruluşu ve onlarca kanaat önderi-Alim insanların katılımıyla bir basın açıklaması yapıldı.
HDP’li Altan Tan dışında siyasetçilerden hiç kimse katılmamıştı. Zaten davette edilmediler. İHH’nın öncülük ettiği basın toplantısında ana başlık şuydu; “Adalet ve Barış İçin Sesimizi Daha Fazla Yükseltiyoruz”
Dillerin ayrıştırıcı unsur olmadıklarına vurgu yapmak için basın açıklaması metni, Kürtçe, Türkçe ve Arapça okundu.  Çözüme yönelik başlayan görüşmeler ve atılan adımların ve gösterilen gayretlerin övgüye ve desteğe layık olduğunu belirtildi.
Açıklamada Yaşanan bu sorun sadece hükümetin sorunu olmadığına vurgu yapıldı.  Basın Toplantısında, yasama, yargı ve devletin tüm mekanizmalarının olduğu gibi tüm siyasi partilerin, STK'ların, üniversite, medrese, aydın, medya, tarikat, cemaat ve tüm kanaat önderlerinin de meseleye gerekli hassasiyeti göstermeleri çağrısı yapıldı.

 Ayrıca, Kavimler ve diller üstünlük veya aşağılanma sebebi olmamsı gerektiği, Kürdistan coğrafyasının binlerce yıllık İslami mirasının bu gün yaşanan sorunların çözümünde temel rol oynayacağına vurgu yapıldı.
Bence o basın açıklamasında en vurgucu bölüm; “Hakların verilmesi, silahların bırakılması sürecine bağlanmamalıdır. Haklar ve özgürlüklere dair düzenlemeler derhal gerçekleştirilmelidir. Silahların bırakılması süreci PKK ile devlet arasındaki bir süreçtir. Haklar ve özgürlükler konusu ise devletin vatandaşına karşı yükümlülüğüdür”  Paragrafıydı.  
Bir de bu basın açıklamasının en önemli tarafı, artık sivil toplum ve kanaat önderleri elini taşın altına koymuşlardır. Bence geç kalınmış bir toplantı. Geç oldu fakat temiz oldu.
Bundan böyle çözüm süreci için iki taraf yok!.. Herkes ve her bir ferd taratır! Kim sürecin önünü tıkamaya kalkışırsa bilsin ki toplum onu affetmeyecek. Buna AK Parti ve HDP’de dâhil!..
Kürt meselesi, Mescid-i Aksa olayları, Suriye meselesi, Irak'ın istikrarsızlığı ve Kobani olayları tamamıyla birbiriyle ilintilidir. Çözüm süreci nihayete erdiğinde bölgede istikrar daha da zemin kazanacaktır.  
Peki, çözüm süreci nihayete erer mi? Kürd’ü,  Arab’ı, Türk’ü, Laz’ı, Çerkezi VS…  Artık bu oyunların farkına varmışlardır…  bu da çözüm sürecinin nihayete ereceğini gösteriyor..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.