Referandum sürecinde Televizyonlardaki açık oturumlarda, köşe yazılarında ve bir çok ilde konferanslar vererek halkı bilgilendirmeye çalışan, gazeteci- yazar, analist, sosyal medya uzmanı, sosyal medyada ünlü bir çok hesap; ülkenin bölünmez bütünlüğü, yüz yıldır ayağımıza vurulan prangalardan kurtulmanın fırsatını yakalamanın ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan üzerinden vurulmak istenenin Millet, Devlet ve Ümmet olduğunu yazdılar, çizdiler ve anlattılar.
Bir ve beraber olma, tek yumruk olup yedi düvele karşı verilen mücadele bizi çok ama çok sevindirdi. Farklı görüş ve düşüncelerin birbirine karşı olan saygısı, ortak payda Devlet, Millet ve Ümmet olacağını düşünmeye başlamış ve umutlanmıştık.
Burada dikkat edilmesi gereken bir tehlike ortaya çıktı. Avrupa’da Türkiye İslam düşmanlığı aleyhtarlığı zirve yapmışken, Cumhurbaşkanımızı öldürmekle tehdit eden bunaklar Televizyon ekranlarından çağrı yaparken, CHP kaybetmenin acısı ile insanları sokağa döküp kaos ve kargaşa çıkarma peşindeyken yukarıda saydığım zevat, İslamcılar, pelikancılar, Hoca’cılar Gül’cüler ve REİS’çiler diye insanları bölmeye çalışıyorlar.
Cumhurbaşkanımızın bunların ne yermesine ne de övmesine ihtiyacı yokken bunlar durumdan vazife çıkarıp, kraldan fazla kralcı kesilerek ne DAVA dinlediler ne de DAVA adamını. Somut delillere dayanmayan bilgi ve belgeden yoksun İddialarla birbirlerini töhmet altında bırakıyorlar.
Kim bunlar!..
Bunlar mantar gibi Ak Parti’ye yapışmış, insan onurunun, inanç değerlerinin temsilcisi olmuş politik dilin emeğini yok eden, dil ile gönülde yara açanlardır. Oysa sözde savundukları adam ( RTE ) hiçbir zaman ayrışmaya, belden aşağı vurmaya, kimseyi "şucu bucu" diye ayırmadı. Vatan, Millet ve Ümmet sevdası onun her zaman önceliği oldu.
İyi güzel de insanları ayrıştıran söylemler kullananlar size ne oluyor?
Kime hizmet ediyorsunuz?
Şucular bucular deyip İslama ve Müslümanlara vurmak da neyin nesi?
Tv lerde ve köşelerinde 7/24 FETÖ korkusu pompalayıp halka korku ve endişe enjekte edenler, Televizyon kanallarını parsellemiş kibirden yanına yaklaşılamayan ve gün geçtikçe hiçbir inandırıcılığı kalmayan sözüm ona vatan, millet ve REİS sevdalıları(!) yeter artık bu didişmeden gına geldi. Çok güzel başlayan bir süreci bu kısır tartışmalarla sabote etmeye hakkınız yok.
15 Temmuz gecesi abdestini alıp yanındaki çocukları ile meydanlara koşan, kimisi şehit kimisi gazi olan bu ülkenin kahraman evlatları, Referandumda da gecesini gündüzüne katarak kapı kapı dolaştı DAVA’sını anlatı. İstediği ne bir makam ne de bir mevki vardı. Çocuğunu işe koymak, bir yerlerden ihale almak gibi derdi de yoktu.
Onlar spor salonlarında şov yapan, meydanlarda hava atan, ihaleciler, çantacılar ve müteahhitler değildi. Onlar Vatan, Millet ve Ümmet derdi olan ve bu dertle dertlenmiş DAVA adamlarıydı.
Peki ne oldu bu DAVA adamlarına dersiniz ? “ USTALAR ESERİNİ UZAKTAN SEYRETMEYİ SEVER “ Düsturu mucibince ve görevini yapmış olmanın huzuru ile yeni bir mücadeleye hazırlanmak üzere teyakkuzda bekliyorlar.
Televizyon kanallarını parselleyen millete korku ve endişe enjekte edenler, Ak partide yer arayışında olanlar, şimdiden Vekillik ve Belediye başkanlığı için takla atanlar, ihaleciler, çantacılar, milli sövüşçüler, İslami hassasiyeti olanlara “ İSLAMCI “ diyenler, İslam’dan uzak ama kendilerine İslami STK diyenler, YETER artık size yeni Türkiye de yer yok anlayın ve yol alın.
Makamı, mevkisi ve konumu ne olursa olsun hiç kimse ama hiç kime Reis’in avukatlığına soyunmasın. O kendini savunacak kuvvet ve kudrettedir. Gölge etmeyin başka ihsan istemez. Çeşitli iddia ve iftiralarla toplumu ayrıştırmaktan, niyet okuyuculuğu yapmaktan vazgeçin . Birlik beraberlik ve kardeşlik önceliğimiz olmalıdır. Kazanılan bu güzel zaferi Ümmet olma şuuru ile taçlandıralım.
Selam ve dua ile.