Notice: Undefined index: id in /home/balikligol.com/public_html/amp/init.php on line 28

Notice: Use of undefined constant amp_dizin - assumed 'amp_dizin' in /home/balikligol.com/public_html/amp/init.php on line 39

Notice: Use of undefined constant amp_blocks_dizin - assumed 'amp_blocks_dizin' in /home/balikligol.com/public_html/amp/init.php on line 40

Notice: Undefined index: direct_link in /home/balikligol.com/public_html/amp/init.php on line 92
Günümüzde ve Asr-ı Saadette Cemaat
Notice: Undefined index: iliski_video in /home/balikligol.com/public_html/amp/script/script.php on line 25

Notice: Undefined variable: string in /home/balikligol.com/public_html/amp/script/script.php on line 33

Notice: Undefined index: video_kodu in /home/balikligol.com/public_html/amp/script/script.php on line 33
Balıklıgöl HABER - Sondakika Şanlıurfa
2020-06-20 11:02:29

Günümüzde ve Asr-ı Saadette Cemaat

Prof. Dr. Musa Kazım YILMAZ

musakazimyilmaz@gmail.com 20 Haziran 2020, 11:02

İslam’da ilk belirgin ve nizamî cemaat, Resûl-i Ekrem’in (s) Medine mescidini inşa etmesiyle oluşmuştur. Daha sonra cemaatin bulunduğu her yerde bir mescit inşa edilmiştir. Başka bir deyimle, mescidin olduğu her yerde düzenli bir cemaat meydana gelmiştir. Hatta Resûli Ekrem’in (s) ve dört halife’nin, dağda veya düzlükte, namaz kıldıkları her yerde, onları hatırlatacak bir mescit inşa edilmiştir.

Esasen İslam bir cemaat dinidir. Hatta mescitler olmasa bile yeryüzü bir mescit, Mekke bir mihrap, Medine bir minber ve Resûl-i Ekrem (s) bütün müminlere imam olarak kabul edilmiştir. Her mümin (إيّاك نعبد وإيّاك نستعين) dediği zaman, kendisini, Resûl-i Ekrem’in arkasında, milyarlarca Müslüman’dan oluşan büyük cemaatin içinde hisseder. Diğer taraftan, dünyanın yuvarlak olması ve her zaman günde beş vakit namazın kılınıyor olması hasebiyle, dünyada geçen her saniyede bile mutlaka bir namaz kılınmaktadır. Bu açıdan baktığımız zaman yeryüzü büyük bir mescit ve bütün müminler bir cemaat hükmündedirler.

İlk İmam Resûl-i Ekrem’dir (s). Müslümanlar o büyük İmama hem bağlıydılar, hem de ona itaat ediyorlardı. İtaat sırrına dayanan bu imam-cemaat ilişkisi, Peygamber’in (s) vefatından sonra da uzun müddet devam etti. Daha sonra cemaatler, Mescitlerin cemaati ve “cemiyet” şeklinde gelişen geniş katılımlı cemaatler olmak üzere iki kısma ayrıldılar. Asr-ı saadette camiler basit yapılıydı, ama cemaatler şuurluydu. Bizim zamanımızda camiler süslü ve mükemmel yapıda, fakat cemaatleri oluşturan fertler, ilim ve ibadet şuuru bakımından son derece zayıftırlar.

Asr-ı saadette cemaati oluşturanlar birbirinin hallerini sorarlardı. Kimin bir eksiği-gediği varsa tespit edilir, fakir ihvanların ihtiyacı giderilirdi. Mescitler adeta mahallelerin kalbi hükmündeydi. Bizim zamanımızda ise, mescitlerin böyle bir fonksiyonu hemen hemen hiç kalmamıştır. Cemaatin içindeki insanlar, zahiren birbirilerine benzeseler de kalpleri muhtelif ve düşünceleri farklı farklıdır. Hatta aynı mescitte namaz kıldıkları halde sürekli birbirilerini gıybet eden ve birbirilerini düşman gören cemaat mensupları vardır.

Günümüzde bir de dinden ve dindarlardan aldıkları destekle cemaati siyasileştirenler, hatta bir istihbarat örgütü haline getirenler vardır. İşte 15 Temmuz 2016’da bu ülkede darbe yapmaya kalkışanlar, aslında “CEMAAT” görünümünde bir istihbarat örgütüydü. İstanbul, Mardin, Rize, Muğla, Van veya Niğde’deki cemaatin mensubu olanlar ağız birliği yaparak, “Bizim darbeyle ne işimiz olabilir, elimizde silah mı var? Allah darbeyi yapanların belasını versin” diyorlar. Aslında bedduadaki sözbirliği bile onların bir cemaat değil bir istihbarat örgütü olduklarını açıkça gösteriyor. ABD’nin istihbarat örgütü CİAE’nin bile giremediği dünyanın her ülkesinde faaliyet göstermek, para harcamak, para toplamak bir dini cemaatin işi olabilir mi?

Öteden beri Türkiye’ye karşı casusluk faaliyetleri içinde olan Almanya, İngiltere, Hollanda, Yunanistan, Avusturya ve ABD gibi devletlerle irtibatlı halde olmak ve hala o devletler tarafından destek görmek, dinden kaynaklı masum bir cemaatin işi olamaz.

Günümüzde ve Asr-ı Saadette Cemaat

İslam’da ilk belirgin ve nizamî cemaat, Resûl-i Ekrem’in (s) Medine mescidini inşa etmesiyle oluşmuştur. Daha sonra cemaatin bulunduğu her yerde bir mescit inşa edilmiştir. Başka bir deyimle, mescidin olduğu her yerde düzenli bir cemaat meydana gelmiştir. Hatta Resûli Ekrem’in (s) ve dört halife’nin, dağda veya düzlükte, namaz kıldıkları her yerde, onları hatırlatacak bir mescit inşa edilmiştir.

Esasen İslam bir cemaat dinidir. Hatta mescitler olmasa bile yeryüzü bir mescit, Mekke bir mihrap, Medine bir minber ve Resûl-i Ekrem (s) bütün müminlere imam olarak kabul edilmiştir. Her mümin (إيّاك نعبد وإيّاك نستعين) dediği zaman, kendisini, Resûl-i Ekrem’in arkasında, milyarlarca Müslüman’dan oluşan büyük cemaatin içinde hisseder. Diğer taraftan, dünyanın yuvarlak olması ve her zaman günde beş vakit namazın kılınıyor olması hasebiyle, dünyada geçen her saniyede bile mutlaka bir namaz kılınmaktadır. Bu açıdan baktığımız zaman yeryüzü büyük bir mescit ve bütün müminler bir cemaat hükmündedirler.

İlk İmam Resûl-i Ekrem’dir (s). Müslümanlar o büyük İmama hem bağlıydılar, hem de ona itaat ediyorlardı. İtaat sırrına dayanan bu imam-cemaat ilişkisi, Peygamber’in (s) vefatından sonra da uzun müddet devam etti. Daha sonra cemaatler, Mescitlerin cemaati ve “cemiyet” şeklinde gelişen geniş katılımlı cemaatler olmak üzere iki kısma ayrıldılar. Asr-ı saadette camiler basit yapılıydı, ama cemaatler şuurluydu. Bizim zamanımızda camiler süslü ve mükemmel yapıda, fakat cemaatleri oluşturan fertler, ilim ve ibadet şuuru bakımından son derece zayıftırlar.

Asr-ı saadette cemaati oluşturanlar birbirinin hallerini sorarlardı. Kimin bir eksiği-gediği varsa tespit edilir, fakir ihvanların ihtiyacı giderilirdi. Mescitler adeta mahallelerin kalbi hükmündeydi. Bizim zamanımızda ise, mescitlerin böyle bir fonksiyonu hemen hemen hiç kalmamıştır. Cemaatin içindeki insanlar, zahiren birbirilerine benzeseler de kalpleri muhtelif ve düşünceleri farklı farklıdır. Hatta aynı mescitte namaz kıldıkları halde sürekli birbirilerini gıybet eden ve birbirilerini düşman gören cemaat mensupları vardır.

Günümüzde bir de dinden ve dindarlardan aldıkları destekle cemaati siyasileştirenler, hatta bir istihbarat örgütü haline getirenler vardır. İşte 15 Temmuz 2016’da bu ülkede darbe yapmaya kalkışanlar, aslında “CEMAAT” görünümünde bir istihbarat örgütüydü. İstanbul, Mardin, Rize, Muğla, Van veya Niğde’deki cemaatin mensubu olanlar ağız birliği yaparak, “Bizim darbeyle ne işimiz olabilir, elimizde silah mı var? Allah darbeyi yapanların belasını versin” diyorlar. Aslında bedduadaki sözbirliği bile onların bir cemaat değil bir istihbarat örgütü olduklarını açıkça gösteriyor. ABD’nin istihbarat örgütü CİAE’nin bile giremediği dünyanın her ülkesinde faaliyet göstermek, para harcamak, para toplamak bir dini cemaatin işi olabilir mi?

Öteden beri Türkiye’ye karşı casusluk faaliyetleri içinde olan Almanya, İngiltere, Hollanda, Yunanistan, Avusturya ve ABD gibi devletlerle irtibatlı halde olmak ve hala o devletler tarafından destek görmek, dinden kaynaklı masum bir cemaatin işi olamaz.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.