Balıklıgöl Rızvaniye Külliyesinde düzenlenen ve sadece Şanlıurfa Yazarlar Birliği üyelerinin katıldığı Cuma gecesi sohbet toplantılarında bu hafta Harran Üniversitesi İlahiyat bölümü öğretim üyesi Yrd.Doç Dr. Cüneyd Gökçe sunumuyla 'Şark Medreselerinde Dil ve Eğitim" konusu tartışıldı. Yönetin Kurulu üyeleri Mahmut Kaya, Eyyüp Azlal, Ahmet Kaya ve üyelerin hazır bulunduğu sohbette Yrd.Doç Dr. Cüneyd Gökçe tarafından medreseler konusu masaya yatırıldı.
Geçmişte bir çok köyde medreselerin olduğunu, o medreselere kayıt için gelen öğrencilerin Fakke olarak medreseye kabul edildiklerini söyleyen Yrd.Doç Dr. Cüneyd Gökçe; Bu öğrencilerin tüm masrafları Aişeleri köylü tarafından karşılanırdı. Sabah ve akşam olmak üzere iki öğün yemek için önceden belirlenen evlere giden öğrenciler, getirdikleri yemekleri bir arada yiyerek tam bir dayanışma örneği sergilenirdi dedi.
Doğuda ders veren Müderrislere Seyda dendiğini söyleyen Gökçe, öğrencileri de ilk başlayan için kullanılan tabirin Fakke, sonra derslerde ilerledikçe Talip ve en son dereceye gelen öğrenciye de Mela (Arapça İllimle dolu anlamına geliyor) denildiğini aktardı.
Medrese eğitimi ile bugünkü eğitimi karşılaştırıldığında her iki sistemin eksikleri olduğunu söyleyen Gökçe; özellikle medrese hocalarının çok fedakârca sabahtan akşama kadar hiç bıkmadan ve dinlenmeden öğrencileriyle bire bir ilgilenirdi. Bugün ki eğitimde bu derece samimi ve bire bir ders verme yok. Bir de o zaman ki öğrencilerin gönüllülük esasına göre okudukları için müthiş bir şekilde verimli olurdu. Yatılı olarak kaldığımız için 6 kişi bir yatağı paylaşırdı. Ama yinede çok lezzet vericiydi. Derslerde sıkılma olmazdı. Bir de medrese öğrencileri için hiç boş zaman kavramı olmazdı dedi.
Soru cevap faslının ardından oturum sona erdi.