Cumhuriyet döneminde miladi takvimin kabulüyle, Türkiye'de yaşayan Müslümanların bin yıllık İslami gelenekleriyle araya bir perde çekildi; millî ve iktisadî bağımsızlığın bir ispatı gibi görülen Cuma tatili uygulaması son buldu. Gerçekleştirilen bu değişimlerde, "modernleşme" kılıfındaki "batılılaşma", resmî devlet politikası halini aldı.
Hafta tatilleri pazar gününe alındı. Hemen ardından Yahudilerin hafta tatili olan cumartesi günleri yarım gün tatil edildi, 1974 yılında ise cumartesi tatili tam güne çıkarıldı. Ancak Müslümanların haftalık bayramları olan Cuma günleri için aynı durum söz konusu olmadı. Türk edebiyatının "bayrak şairi" Arif Nihat Asya, hafta tatilinin Cumadan pazara alınmasını dizelerinde şu şekilde yorumladı:
"Bize bir nazar oldu. Cumamız Pazar oldu.
Ne olduysa hep azar azar oldu!
Ne şöhretten hastayız, ne de candan hastayız.
Ne ruhça ne vücutça ne de kandan hastayız.
Avrupa'ya bir değil iki pencere açtık.
Uzun yıllardan beri cereyandan hastayız.
Batı, batı diyerek eyvah hep batıyoruz.
Yaklaştıkça her sene öz yurdumda yılbaşı.
Yapılır milletime Frenkçe sahte aşı.
Buna ağlar ağacı hem toprağı, taşı.
Batı, batı diyerek eyvah hep batıyoruz.
Sen Hıristiyan mısın? Diye sorsan darılır.
Yılbaşında hindi kaz yemesine bayılır.
Çam deviren hindi ki nasıl mümin sayılır.
Bilmiyoruz çoğumuz ne edip yapıyoruz.
Batı, batı diyerek eyvah hep batıyoruz."
KAYNAK: FİKRİYAT