banner2

Oldum olası gün işlerini sevmem, çok önemli olduğu halde içini doldurmayıp sadece bir güne sığdırılan şeylerden hazzetmem… Anneler-babalar günü kadınlar günü, sevgililer günü vs. ne olursa olsun..! Şimdi:

Kadınların ezildiği, gereksiz yerde ve uygunsuz ortamlarda çalıştırıldığı, cinsel bir obje olarak piyasaya sürüldüğü, tecavüze ve şiddete uğradığı ve öldürüldüğü bir dünyada kadınlar gününü kutlamak; oyalamaca ve kandırmacadır.

Aslında işin en komik ve o kadar da acı tarafı; kadınlar gününü çıkaranların en büyük kadın düşmanı. En büyük kötülüğü kadınlara bunların yapıyor olmasıdır.

Bugün kadınlar hak ettikleri yerdeler mi? Kadın savunucuları eğer iddialarında samimi iseler, kadınların İslam’da ki yerine baksınlar. İslam Peygamberi olan Hz. Muhammed’in kadınlara verdiği değere baksınlar.

Kadınları sokağa, piyasaya salıp koruyamayan sistemler ancak kadınları cinsel bir obje olarak görüp tüketim kültürüne bir malzeme olarak sunmaktadırlar.

Kadınların vesika-lan-dırılıp çalıştırıldığı, çıplaklaştırılıp evlerinden, ailelerinden, annelikten uzaklaştırıldığı bir sitemde/toplumda kadınlar gününü kutlamak; kadınlarla alay etmekten ve egolarını tatmin etmekten başka bir şey değildir.

Kadınları sokağa çekmek, çalıştırmak, kadın üzerinden geçinmenin diğer adıdır. Kadınlara verilecek en büyük değer; İslam’ın ön gördüğü değerdir.

Hz. Muhammed Peygamberimizden bir örnek verecek olursak; Hz. Peygamber efendimiz, kızı Fatima geldiğinde ayağa kalkar, ellerini tutar alnından öper ve yanına oturturdu. Bugün en koyu dindar geçinenimiz bile böyle yapamıyoruz. Hz. Peygamber kız çocuklarına ve kadınlara çok değer vermiş, onları koruyup kollamıştır.

Bir hadiste Peygamberimiz şöyle buyurmuştur;

“Kadınların en faziletli namazı kendi evinde kılması, evinin de en gizli köşesinde kılmasıdır…”

Oysa Müslümanlar da dahil olmak üzere insanlar kadın haklarını yanlış anlamışlardır. Kadınları daha çok piyasaya sürerek, iş hayatına, siyasete koyarak kadın haklarını savunduklarını ve kadına değer verdiklerini sanıyorlar.

Bir kadın yazar yazmıştı; “Ne zaman bir fuara gitsem, bacaklarını açıp son model arabaların üstüne oturmuş mini etekli mankenleri görsem içim kalkıyor, midem bulanıyor. Ve şaşıyorum: İyi kötü birer kişilikleri olan bu kadınlar, orada öylece durup o arabaların birer aksesuarı gibi pazarlanmayı nasıl içlerine sindiriyorlar? Hem, kadın cinsini bu kadar aşağılatan o kadınlara karşı, hem de onları oraya oturtup müşteriyi kandırarak mal satmaya çalışanlara karşı öfke doluyor içim…”

Bu sözlerin sahibi haksız değil, kadına bu şekilde değer verilmez.

Kadına değer vermek, sokağa salmak ve kadın bedeni üzerinden rant sağlamak demek değildir. Tam aksine:

Kadın evinin kraliçesi olursa, kadına değer verilmiş olur.

Kadın anne olduğu için değerlidir.

Kadın öldürülmediği zaman değer verilmiş olur.

Kadın tecavüze uğramadığı zaman değer verilmiş olur.

Kadın yabancı erkeğe mesafeli durduğu zaman değer bulmuş olur.

Kadın şiddete maruz kalmadığı zaman değer verilmiş olur.

Şıkları uzatmak mümkündür, ancak uzun lafın kısası; kadın gerekmediği halde evinden dışarı çıkmadığı, çocuklarının değer verdiği, kocasının kendisine kraliçeler gibi davrandığı, toplumun kendisine saygı duyduğu, hayâ ve hicaplı kadının çoğaldığı toplumlarda kadının değeri anlaşılmış ve hak ettiği yeri bulmuş olur. Kadını eve hapsetmekle gereksiz yere dışarı salmak, arasında bir fark yoktur. İslam dini kadını eve hapsedene de karşı durur, başıboş bırakıp sokağa salana da… Vesselam…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.