banner2


    Obama’dan önceki ABD Başkanı G. Bush, Irak’ın işgali sırasında “Ya bizdensiniz ya da düşmanımızsınız” diyerek dünya ülkelerini tehdit etmiş ve kendi yanlarında olmaya zorlamıştı.
    Bu anlayış, aslında sadece uluslararası siyasette değil, toplumsal hayatın her alanında yürürlükte ve gittikçe daha baskın bir biçimde uygulanıyor. Maalesef adalet mülkün(devletin) temelidir diyen, insanlar arası ilişkide hakkı, hukuku ve adaleti birinci öncelik olarak gören/görmesi gereken dindar kesimlerde de revaçta.
    Siyasi hayattan cemaate hayatına, toplumsal ilişkilerden iş ve arkadaş ilişkilerine kadar her yerde açıkça “ya bizdensin/bendensin ya da karşımdasın/düşmanımsın” deniliyor;bazen açıkça denilmese de sezdiriliyor ya da uygulamalar bu yönde oluyor.
    Peki, nasıl anlayacağız bu sözü?
    Önce “biz ve onlar” diye iki taraf belirleniyor. Beyaz ve siyahkadar keskin bir ayrım söz konusu; ara tonlar yok. Sonra da “tarafını seç” deniliyor, dayatılıyor. Bir de üzerinde düşünülmeden doğru kabul edilen bir ön kabul var, adeta slogana dönüştürülmüş: “Bitaraf olan bertaraf olur.” Yani objektif/tarafsız olmak diye bir şey olamaz; böyle bir şeyin peşine düşenler ayakaltına gider, bir değeri olmaz, kaybeder, perişan olur.
    Eğer bizden/benden olmayı seçtiysen, bizim doğru dediklerimize doğru, yanlış dediklerimize yanlış diyeceksin. Her yaptığımızı iyi, doğru, güzel, yararlı kabul edeceksin. En ufak bir eleştiride bulunmayacaksın, bulunmak ne kelime ima bile etmeyeceksin. O da yetmez, her yaptığımızı, her sözümüzü canı gönülden savunacaksın. Gerekirse mızrağı çuvala sığdıracaksın, habbeyi kubbe yapacaksın. Savunmak da yetmez gerçekleşmesi için çalışacaksın.
    Bütün bunlar da yetmez.
    Karşı tarafın/tarafların her sözüne karşı çıkacaksın. Hiçbir eleştirisini kabul etmeyeceksin. “Acaba” diye sormayacaksın bile; çünkü sorgulamaya başlarsan aklın kayabilir, kafan karışabilir.
Sadece bizim gazetelerimizi, dergilerimizi ve kitaplarımızı okuyacaksın; bizim televizyonlarımızı izleyeceksin; bizim sohbetlerimize gelecek, zinhar başkalarına gitmeyeceksin; yardımlarını sadece bizim gösterdiğimiz yerlere yapacaksın; bizim dediğimiz partiye oy vereceksin, bizim istediğimiz derneğe, vakfa, sendikaya üye olacaksın, bizim gösterdiğimiz yerden alış veriş yapacaksın… Uzayıp gidiyor.
“Ya arkadaşım, abim, başkanım, müdürüm, büyüğüm, sevdiğim, saydığım,  senin/sizin bir sürü iyi, güzel, doğru, yararlı sözleriniz, işleriniz var; ben de sizdenim, sizi seviyorum, destekliyorum.Ama bak şunlar şunlar benim aklıma yatmıyor, inancımıza uymuyor, adalete sığmıyor, yani haksızlık/zulüm oluyor; bunları oturup konuşmamız lazım. Filancalar da inançlı, namazında niyazında insanlar; Allah bizi birbirimize kardeş yapmış; yanlışları olabilir ama bir sürü de doğruları var; eleştirelim ama her şeylerine karşı çıkmayalım, düşman olmayalım. Birbirimizin doğrularını destekleyelim, güç birliği yapalım. Bak esas düşmanlarımızın eline fırsat geçse aramızdaki renk tonlarına bakmaz hepimizi yok etmeye çalışır. Yapmayın, etmeyin, onlar da yapmasın ama bizde yapmayalım böyle…”
Diyemiyorsun, dedirtmiyorlar, denilmesine tahammül edemiyorlar. Demen durumunda rahatsız oluyorlar, soğuk davranıyorlar ve nihayetinde dışlıyor, dahası yanlarında kalanları sağlamlaştırmak ve gözlerini korkutmak için bir şeylerle de yaftalamaktan geri durmuyorlar.


Böyle düşünenlere sormak lazım:
Eğer kullanmayacaksak aklımızın ne önemi var. Allah niçin bize ısrarla akletmemizi, düşünmememizi emrediyor? “Aklı olmayanın dini de yoktur” diyen Allah’ın Resulünü nasıl anlayacağız?
Eğer her şeye hep birileri karar verecekse istişare niçin emredilmiş?
Dünyanın en seçkin topluluğu olan sahabe bile vahiy dışındaki konularda Allah’ın Resulüne itiraz edebiliyorsa, vahiy almayan siz fanilere ne oluyor?
Adalet nedir?
İyiliği emretmek, kötülüğü nehyetmek nasıl olacak?
Birbirimize hakkı tavsiye etmek ne demek?
Bir kötülük gördüğümüz zaman onu elimizle, dilimizle düzeltmekten ne anlayacağız?
    Yahu arkadaş eleştirilerimiz bir art niyete dayanmıyor, iyi niyetliyiz.
    Biz de kuluz ve Allah’ın imtihanına tabiyiz. Sizin vaadleriniz ancak bu dünya için geçerli olabilir, Hesap Gününde bir işe yaramaz. Hesabımızı yalnız vereceğiz.Biz de Allah’ın rızası peşindeyiz.
    Ve eğer düşünürsen, bizim eleştirilerimiz senin de/sizin de iyiliği için…
    Bir bilsen…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.