Radikal yazarı Ezgi Başaran'ın bugünkü köşesinden aktardığı araştırma TÜBİTAK'tan Prof. Mesut Yeğen, Mehmet Ali Çalışkan ve Dr. Uğraş Ulaş Tol'a ait.
Kobani olayları öncesi Adıyaman, Ağrı, Batman, Bingöl, Diyarbakır, Hakkari, Kars, Mardin, Şırnak, Tunceli, Urfa ve Vanda yapılan ve 8 ay süren araştırma Kürt seçmenin profilini çizdi.
Araştırmada, Kürt seçmenlerle ilgili "Kime oy veriyorlar, oy verirken ne düşünüyorlar, talepleri ne, davranışları nasıl..." sorularının yanıtları arandı.
YÜZDE 75'İ KÜRT'ÜM DİYOR!
Ezgi Başaran'ın köşesindan aktardığı bilgilere göre araştırmanın sonuçları şöyle:
"Yüzde 75i kendisini Kürt olarak tanımlıyor. Yüzde 80den fazlası anadillerinin Kürtçe ya da Zazaca olduğunu söylüyor. Kürtlerin dörtte üçü, Zazaların da yarısından fazlası evde anadillerini konuşuyor.
DİNDARLIK DÜZEYLERİ NEDİR?
Genel olarak dindar bir kitleden söz edebiliriz. Namaz kılma düzeyi yüzde 75. Nüfusun büyük bölümünü Sünniler oluşturuyor. Alevilerin oranı yüzde 5. Sünnilerin yüzde 73ü mezhebini Şafii, yüzde 22si ise Hanefi olarak beyan ediyor.
Araştırmacılar dindarlığı 4 kategoriye ayırmış.
Dindarlık yüzeyi yüksek olan, mutaassıp dindarlar adını verdikleri kategoride genellikle 5 vakit namaz kılan, hanesindeki kadınların tamamının kapalı olduğu yurttaşlar var. Orta düzey dindarlar kategorisinde, 5 vakit olmasa da vakit namazlarını kılmaya çalışan, hanesinde kapalı ve kapalı olmayan kadınların bir arada olabildiği, özetle dindar ama ilk kategorideki kadar mutaassıp olmayan yurttaşlar yer alıyor. Dindarlık düzeyi düşük olan sembolik dindarlar adını verdikleri kategoriyi ise, dindar ama ibadet sıklığı düşük olan, hanede kadınlar arasında kapalı olanların olmadığı, bir başka deyişle dindarlığı sembolik düzeyde kalan bir kesim oluşturuyor. Son kümede ise dindar olmayan, hiç namaz kılmayan, kendilerini dindar olmaktan ziyade seküler olarak tanımlayan yurttaşlar var.
Bu kategoriler ışığında bölgenin orta düzeyde dindarların ağırlıkta olduğu görülüyor. Öte yandan mutaassıp olanların oranı da bölgede yüksek. İstanbulda yüzde 27 olan mutaassıp dindarlar oranı, bölgede yüzde 40a ulaşıyor.
AŞİRETLERİN ETKİSİ ARTTI MI AZALDI MI?
Hemen cevap verelim. Ciddi biçimde azalmış durumda. Aşiret ve tarikat bağları güçsüz ve günlük yaşamda karar alma mekanizmalarında etkisiz hale gelmiş. Bölge seçmeninin yüzde 4ü bir tarikata, yaklaşık 3te 1i ise bir aşirete bağlı olduğunu söylüyor ama yüzde 75-80in ne oy verme tercihlerinde ne de ekonomik hayatta bu bağlılığın etkisi olmadığını belirtiyor.
AK PARTİ VE HDPNİN KEMİK OYLARI NE KADAR?
Ezgi Başaran yazısına şöyle devam etti:
"2000den önce bir siyasi çeşitlilikten söz edilebilirdi ama sonrasında ve tabii şimdi, bölgede iki ana parti var:
AKP ve HDP (bu seçime kadar HDPnin temsil ettiği çizgideki bağımsız adaylar).
2007 ve 2011 genel seçimleri ile 2009 ve 2014 yerel seçimleri baz alındığında, 2014 yerel seçimlerinde AK Partiye oy verenlerin yüzde 75,6sı, HDPye oy verenlerin ise yüzde 77,6sı önceki seçimlerde yalnız bu partilere oy vermiş seçmenlerden oluşuyor. Yani her iki partinin de oylarının 4te 3ü kemik oy. AK Parti seçmeninin yüzde 7,4ü daha önce HDPye, HDP seçmeninin de yüzde 8,2si daha önce AK Partiye oy vermiş.
2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde mutaassıp dindarların %61i Recep Tayyip Erdoğanı desteklerken, yeni dindarların %53,2si ve sembolik dindarlar/laiklerin %64,3ü Selahattin Demirtaşa oy vermiş.
2014 yerel seçimleri ile Cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçları karşılaştırıldığında AK Parti ve HDP arasında geçişkenliğin karşılıklı olduğu görülüyor. 2014 yerel seçimlerinde AK Partiye oy verenlerin yüzde 4ü Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Selahattin Demirtaşı desteklerken, 2014 yerel seçimlerde HDP adaylarını destekleyenlerin yüzde 4ü de Recep Tayyip Erdoğanı desteklemiş.