banner2
Öne Çıkanlar Sanlıurfa Urfa URFASPOR Türkiye Diyarbakır

Eğitim-Sen Milli Eğitim'e eleştiri

 "Eğitime ayıracak yeterli kaynak yok diyenler, dershaneleri özel okula çevirmek için halkın kaynaklarını kullanma hesabında" dedi.

Milli Eğitim Bakanlığı'nın, dershaneleri 2014 sonuna kadar özel okula dönüştürmek için çalışma başlattığını, 2010-2014 yıllarını kapsayan MEB Stratejik Planı'nda ifade edildiğini kaydeden Şahin,  "Bakan Çubukçu tarafından da onaylanan Stratejik Plan dâhilinde, önümüzdeki 4 yılda dershanelere arsa tahsisi, vergi indirimi vb. teşvikler verilmesi yoluyla bu kuruluşların özel okullara dönüştürülmesinin amaçlandığı kamuoyuna yansımıştır. Bu uygulama, AKP'nin geride kalan 7 yıllık eğitim karnesi dikkate alındığında bizleri şaşırtmamaktadır. Zira AKP, iktidara geldiği yıldan bu yana, özel okulların payının artması için her türlü devlet teşviğini sağlamak noktasında kararlıdır. Bilindiği gibi daha önce de bu amaca dönük olarak özel okulları teşvik amacıyla öğrencilerin ücretlerinin ödenmesi gibi bir devlet teşviğinin yolu aranmış; bu uygulama dönemin Cumhurbaşkanı Sezer tarafından onaylanmamıştır" dedi.


Uygulamadaki tehlikelere işaret eden Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şimdi karşımızda olan, bu uygulamanın yeni bir şekil altında yaldızlanarak halka dayatılmasıdır. Hedefin bir yandan eğitimde özelleştirme uygulamalarını yaygınlaştırmak diğer yandan da dershane sektöründe yoğunlaşmayı gözeten cemaat sermayesinin devlet teşvikleri sayesinde özel okul şemsiyesine kavuşarak daha geniş karlılık imkânlarına ulaşmasını sağlamak olduğu görülmektedir.
Bu noktada akıllara gelen soru şudur: Bu durumda amaç gerçekten eğitimin sorunlarını çözmek midir? Yanıt bellidir, açıktır: Eğitimde yaşanan bunca soruna rağmen, devletin elindeki maddi imkânları ve bunun yanında kamuya ait arsaları özel çıkarın hizmetine koşmayı düşünen zihniyetin amacının eğitimin sorunlarını çözmek olmadığı açıktır. Hedefte özel okulların ve paralı eğitimin yaygınlaştırılması vardır.
Hükümet, kamu kaynaklarını eğitimin varolan kronik sorunlarını çözmek, örneğin öğretmen açıklarını kapatmak, derslik ihtiyaçlarını gidermek, temel altyapı sorunlarını çözmek, öğrencilerin daha nitelikli bir eğitim almalarına dönük koşulları yaratmak için kullanmak yerine, bu kaynakları özel okul ve dershane sahiplerini güçlendirmek için seferber etme yolunu seçmekte ve bunu da "eğitimin sorunlarını çözmek" olarak yansıtmaktadır. Durumun böyle olmadığı açıktır.
Öte yandan dershane sistemi, kronik bir yara olarak yıllardır Türkiye eğitim sisteminde derinleştirmekte ve eğitim aracılığıyla zengin-yoksul ayrımının daha da pekişmesine yol açmaktadır. Bu durum, eğitimde fırsat eşitliğinin zedelenmesinin yolunu açmakta ve ortaöğretimden üniversiteye kadar yerleşen sınav sistemi, dershaneleri birer paralel özel okul olarak zaten güçlendirmektedir. Bu kuruluşlarda varolan insanlık dışı çalışma koşulları da, sermayenin ve AKP'nin öğretmenlere uygun gördüğü kölece istihdam biçiminin işaretlerini barındırmaktadır. Bununla birlikte, dershane sorununu çözmenin yolu, bu kuruluşları özel okullara çevirmek değildir. Aksine, bu dershanelere akıtılan milyonlarca liralık kaynağın nedeni, sınava endeksli eğitim sistemidir. Bu amaçla, eğitim sistemi sınava endeksli olmaktan çıkarılmalı, devlet okullarında eğitim imkanları iyileştirilmeli ve kamunun kaynakları kamunun yararı için kullanılmalıdır.
Dershaneleri özel okula çevirmek planı gerçekçi olmadığı gibi, AKP'nin eğitim politikalarının sorun çözmekten çok, piyasa güçlerini tatmin etmek yönünde olduğunun da kanıtıdır.
Her fırsatta eğitime ayıracak yeterli kaynak olmadığını söyleyenlerin, konu piyasacı-cemaatçi ittifakı desteklemek olunca vergi teşvikinden arsa tahsisine, öğrencilerin okul ücretlerinin ödenmesinden dershanelerin okula dönüştürülmesine kadar gerekli kaynakları bir anda bulabilmeleri gerçekten ilginçtir. Bu bile, kaynak olmadığı yönündeki gerekçelerin koca bir yalan olduğunu göstermektedir. Kaynak vardır, ancak AKP bu kaynakları geniş halk kitleleri ve onların çocukları için değil, piyasacı-cemaatçi ittifak için kullanmak arzusundadır. Bir kere daha görülmektedir ki, halkın çoğunluğu için TEKEL işçisine dayatılan kölelik düzeni; piyasacı-cemaatçi güçler içinse daha fazla haramzadelik ufuktadır. Bu dayatmaları tersine çevirmek için verilecek mücadelenin işaretleri, yüzyıllık mücadele deneyimimizde ve yükselen emek hareketinin üzerindeki ölü toprağını atmasında saklıdır.
Eğitim Sen olarak bir kere daha kamuoyunun dikkatine bu gerçeği sunuyoruz: Kamu kaynakları devlet okullarına ayrılmalı, bütçeden eğitime ayrılan pay arttırılmalı, eğitimin niteliği iyileştirilmeli, öğretmen açıkları derhal kapatılarak nitelikli, bilimsel bir eğitimin yolu döşenmelidir. Aksi yöndeki her uygulama, birkaç bin piyasa gücü için, milyonların feda edilmesinden başka bir anlam taşımamaktadır."

Haber; Ahmet Aslan www.balikligol.com


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.