banner2
Öne Çıkanlar Sanlıurfa Urfa URFASPOR Diyarbakır Faruk Çelik

AK Parti Seçim Beyannamesi'ni görmek için Tıklayın


AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin seçim beyannamesini ATO Congresiumda, açıkladı. "Huzur ve İstikrarla Türkiye'nin yol haritası" başlıklı beyannamede, temel hak ve hürriyetler alanında, geçmişte sağlanan kazanımların kararlılıkla korunacağı, topluma kimlik ve yaşam tarzı dayatılmasının karşısında olunacağı belirtildi.

Bütün vatandaşların birinci sınıf muamele gördüğü, özgür fertler olarak yaşadığı bir ortamın tesis edileceği, kapsayıcı ve evrensel değerlere dayalı bir vatandaşlık anlayışı içerisinde, birlik ve bütünlüğün pekiştirileceği vurgulanan beyannamede, şu ifadelere yer verildi:

"Bütün etnik, mezhebi ve dini kesimlere, başörtülü veya başı açık, köylü veya şehirli, kadın veya erkek, yoksul veya zengin, şu veya bu siyasi görüşten tüm vatandaşlarımıza eşit mesafede duruyor, her bir bireyin temel hak ve özgürlüklerden en ileri derecede yararlanacağı bir Türkiye'yi hedefliyoruz.

Etnik, dini ve mezhepsel aidiyetlerden önce, milletimizin temel değerlerinin yoğrulduğu tarihi yolculuktaki birlikteliğimizi ve eşit vatandaşlık anlayışını benimsiyoruz. Bu anlayışla, devletin, bütün toplumsal kesimlerle hakkaniyet ölçüsünde, eşitlik temelinde ve demokratik bir ilişki geliştirmesini sağlayacak; toplumsal zenginliğimizin tüm unsurlarını çoğulcu bir yaklaşımla kucaklamaya devam edeceğiz. Toplumdaki her bireyin yaşam tarzına gösterdiğimiz saygıyı, bundan sonra da özenle devam ettireceğiz."

Toplumsal uzlaşma hedefi doğrultusunda bütün kimlikler ve yaşam tarzlarını bir zenginlik olarak devam ettirecek politikaların sürdürüleceği ifade edilen beyannamede, şunlar kaydedildi:

"Cemevleri, eğitim sisteminde sağlıklı bilgilendirme, üniversitelerde araştırma ve uygulama merkezleri oluşturma gibi çeşitli konularda Alevi kanaat önderleri ile diyalog içinde demokratik uzlaşı temelinde gerekli adımları atacağız. Bu noktada, geleneksel irfan merkezleri ve cemevlerine hukuki statü tanıyacağız. Aynı şekilde, geleneksel irfan merkezlerinin ve cemevlerinin ihtiyaçlarının karşılanması için 5393 sayılı Belediye Kanunu, 3194 sayılı İmar Kanunu ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nda gerekli değişiklikleri yapacağız."

"İnsan onuru ve temel haklar merkeze alınacak"

Gelecek dönemde de başta istihdam, iskan ve eğitim olmak üzere Roman vatandaşların sorunlarının çözümüne hız verilerek, her türlü ayrımcılık zemininin ortadan kaldırılacağı vurgulanan beyannamede,  Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan azınlıkların herhangi bir ayrımcılığa maruz bırakılmaksızın onurlu bir hayat sürdürebilmeleri için gereken bütün hukuki ve fiili tedbirlerin alınmaya devam edeceği belirtildi.

Temel hak ve özgürlükler konusunda eksikliklerin giderileceği belirtilen beyannamede, şu vaatlerde bulunuldu:

"Yeni anayasanın temel haklara ilişkin kısmını bu esaslara göre tanzim edeceğiz. Devletin siyasi, idari, yargısal ve ekonomik düzenini, insan onurunu ve temel hakları merkeze alacak şekilde tasarlayacağız.  Bu çerçevede, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Kamu Denetçiliği Kurumu ve Türkiye İnsan Hakları Kurumunu etkinleştireceğiz. Bu kurumların, AİHM ve BM kapsamında Türkiye’nin üstlendiği sorumlulukları hayata geçirmesi için gerekli tedbirleri alacağız.

Ceza ve tutukevlerini etkin bir şekilde denetleyecek, kolluğa yönelik şikayetlerin üzerine kararlı bir şekilde gideceğiz. Siyasi etiğe yönelik kuralları belirleyerek hayata geçireceğiz. AİHM, Venedik Komisyonu ve diğer uluslararası temel hak mekanizmaları ile mevzuat ve uygulama uyum düzeyini yükselteceğiz. Temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelerin iç hukuka dahil edilmesine devam edecek, özgürlükçü demokratik düzen mantığıyla bağdaşmayan şerhleri kaldıracağız."

Gelecek dönemde çerçeve bir mevzuat hazırlanarak, bütüncül ve demokratik bir yaklaşımla; sivil toplum kurumlarının hukuki statüleri, kurumsal yapıları, faaliyetleri, kamu kurumları ile ilişkileri, mali kaynakları gibi alanların düzenleneceğine vurgu yapılan beyannamede, "Sivil toplum kurumlarının hukuki statüleri, kurumsal yapıları, faaliyetleri, kamu kurumları ile ilişkileri, mali kaynakları gibi alanları düzenleyen 'Sivil Toplumun Geliştirilmesi ve Güçlendirilmesi'ne dair çerçeve yasa çıkaracağız. Kar amacı gütmeyen kuruluşlar için ayrı finansal raporlama standartları getireceğiz" taahhüdünde bulunuldu.

"Silah gündemden çıkacak"

Çözüm Süreci'nin, Türkiye'nin demokratikleşmesinde, milli birlik, kardeşlik ve refahında tarihi bir çabaya karşılık geldiği belirtilen beyannamede, Cumhuriyet tarihinin temel sorunlarından biri olan Kürt sorununun dönüm noktasının Kurucu Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Başbakan olarak, 2005'de Diyarbakır'da yaptığı konuşma olduğu hatırlatıldı.

Gelinen noktada Çözüm Süreci'nin, sadece Türkiye'nin değil, bölgedeki huzur ve barış ortamının da reçetesi haline geldiği belirtilen beyannamede, şunlar kaydedildi:

"AK Parti olarak, 7 Haziran'dan sonra da ülkede birlik ve kardeşliği tesis etmeyi amaçlayan ve dönemsel bir mesele olarak bakmadığımız Çözüm Sürecini kararlıkla sürdüreceğiz. Demokratik hak ve özgürlüklerin korunmasını yeni anayasa ile güvence altına alacağız. Özgürlükleri geliştirmeye ve genişletmeye devam edeceğiz. Demokratikleşme ile eş zamanlı olarak yatırım, üretim ve istihdam imkanlarının geliştirilmesi başta olmak üzere, terörden etkilenen yörelerimizin ekonomik ve sosyal rehabilitasyonuna dönük çalışmaları hızlandırarak devam ettireceğiz.

Çözüm Süreci'ni güvence altına almak ve nihayete erdirmek, kalıcı huzuru tesis etmek amacıyla çıkardığımız '6551 Sayılı Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun' ile silahın tamamen gündemden çıktığı bir noktaya ulaşmak için gereken tüm tedbirleri alacağız. AK Parti olarak, kamu düzenini, birlik ve kardeşliği tesis etmeyi amaçlayan ve dönemsel bir mesele olarak bakmadığımız Çözüm Süreci perspektifimizi koruyacağız. Çözüm Süreci'nin muhatabı ve sahibi millet, taşıyıcısı ise başta AK Parti olmak üzere, ülkemizde huzur, istikrar ve barışı isteyen herkestir."

"Örgüt, Çözüm Süreci'ne savaş ilan etti"

Daha önceki süreçler gibi Çözüm Süreci'ni de de sabote etmeye, akamete uğratmaya çalışan terör örgütünün, kamu düzenini ortadan kaldırarak silahlı çatışmaya geri döndüğü hatırlatılan beyannamede, terör örgütünün illegaliteye, şiddete ve baskıya yönelerek Çözüm Süreci'ne savaş ilan ettiği kaydedildi.

2013'de verdiği sözleri tutmayan, tam anlamıyla bir eylemsizlik yerine her türlü baskı, şiddet ve illegaliteye başvuran örgütün, Türkiye'yi terk etmediği, "silah bırakma" taahhüdüne direnç gösterdiği anımsatılan beyannamede, Çözüm Süreci'ni varlığına tehdit gören örgütün, yeniden terör eylemlerine başladığı belirtildi.

AK Parti iktidarının, ilk günkü ilkesel duruşunu ve siyasi pozisyonunu koruduğu vurgulanan beyannamede, şu ifadeler yer aldı:

"Ancak terör örgütünün eylem ve sabotajları süreci sürdürülebilir olmaktan çıkarmıştır. Halkın hakkını-hukukunu koruyabilmek için kamu düzenini tahkim ederek özgürlük-güvenlik dengesini kurmak mutlak gerekliliktir. Hükümet hukuk içinde yürüttüğü terörle mücadelede vatandaşın mağduriyet yaşamamasını, aksine vatandaşların temel haklarını garanti altına alacak bir kamu düzeninin tesis edilmesini amaçlamaktadır.

AK Parti reformlardan, hizmetlerden, yatırımlardan asla vazgeçmeyecek, geri adım atmayacaktır. Süreçte farklı sebeplerle oluşan güvenlik risklerini gidermek, bölge insanını ceberrut ve zalim örgütün baskısından korumak devletin öncelikli görevidir. Çözüm Süreci'nin mimarı, yürütücüsü ve lokomotifi AK Parti’dir. AK Parti'nin güçlü olması sürecin neticeye ulaşması açısından önem taşımaktadır. Bu süreci sonuca ulaştırmak bizim için ahlaki, insani ve vicdani bir görevdir. Süreci bozan, zehirleyen, sabote eden yapılara rağmen özgürlük-güvenlik dengesini koruyarak hedeflerimize ulaşacağımıza inancımız tamdır. Kamu düzeni tesis edilinceye kadar terörle mücadelemize; hukuk ve kardeşlik tam anlamıyla tesis edilinceye kadar da Çözüm Süreci anlayışımızı korumaya devam edeceğiz."

Beyannamede, AK Parti'nin ikinci atılım dönemini, halkın uzun zamandır beklediği yeni anayasa ile taçlandırmaya kararlı olduğu vurgulanarak, yeni anayasanın, Cumhuriyetin insan hakları ve demokrasi konularındaki kazanımlarını geleceğe taşıyacağı, vesayetin izlerini tamamen sileceği belirtildi.

Yeni anayasanın, insan onurunu, bireysel hak ve özgürlükler ile toplumsal meşruiyeti, sistemin ahlaki ve demokratik temeli kabul edeceği, bireyin ve toplumun geleceğe dair beklentilerini karşılamak üzere tasarlanacağı ifade edilen beyannamede, "Yeni anayasa özgürlük, eşitlik ve adalet üzerine inşa edilecek, insan onuru yeni anayasanın temel ahlaki referansı olacaktır. Yeni anayasa, vatandaş ve toplum odaklı olacak, sivil bir anlayışla insanımızın mutluluk ve refahını artmayı hedefleyecektir. Yeni yapısıyla anayasamız, değişen dünya ve ülke şartlarında akılcı siyasi programların oluşmasını ve etkin bir şekilde hayata geçmesini mümkün kılacaktır" denildi.

"Kendisini milli iradenin üzerinde gören her türlü odakla mücadele"

Demokratikleşme yürüyüşünün bu dönemde de hızlı adımlarla devam ettirme kararlılığında olunduğu belirtilen beyannamede, yeni anayasa ile ilgili şu, tespitlere yer verildi:

"İkinci atılım döneminde, kendisini milli iradenin üzerinde gören her türlü odakla mücadele ederken, toplumsal eğilimlerin demokratik süreçlerle siyasete yansımasını garanti altına alacağız. Katılımcı demokrasinin gereği olan sivil toplum kuruluşlarının yönetime daha aktif katılımını sağlayacağız. Yeni anayasada, siyasi partilerin çalışmalarını etkin olarak koruyacak ve parti kapatmalarını uluslararası standartlarda düzenleyeceğiz. Yeni dönemde de verdiğimiz demokrasi mücadelesinde elde edilen kazanımları kurumsallaştırarak, demokrasimizi sağlam, öngörülebilir ve kalıcı kılmayı hedefliyoruz. İkinci atılım döneminde Yeni Türkiye'nin katılımcı, çoğulcu, özgürlükçü, demokratik ve sivil bir anayasa ile yönetilmesini sağlayacağız.

Yeni Türkiye'nin yeni anayasasında temel hak ve hürriyetlerin, demokrasinin, hukukun üstünlüğü ilkesinin, düşünce ve inanç özgürlüğünün dayanağı toplumsal meşruiyet olacaktır. Yeni anayasamız, bireysel hak ve özgürlükleri esas alırken, Türkiye'nin birikimi üzerine inşa edilecek, taraf olduğumuz uluslararası normları gözeterek demokratik bir anlayışla hazırlanacaktır. Yeni anayasa, milletimizin kültürel ve toplumsal çeşitliliğini tanıyan, herhangi bir etnik veya dini kimliğe referans yapmayan bir vatandaşlık tanımını esas alacaktır. Yeni anayasa, toplumun herhangi bir kesiminin dışlanmasına yol açacak değer yargıları ve siyasal tercihler barındırmayacaktır. Anayasamız tüm toplumu kucaklayan, kader birliğimizi yansıtan, demokratik denge ve denetim ilişkisini esas alan bir mahiyette hazırlanacaktır. Yeni anayasa, ortak değerleri ve çeşitlilik içinde birlik anlayışını esas alacaktır. Toplumsal hayatın ve siyasetin her alanını ayrıntılı bir biçimde düzenlemeyecek, her bir alanın kendi dinamiğinin ortaya çıkmasına imkan sağlayacaktır. Yeni anayasa, sorunların çözümünün imkan ve araçlarını barındıracaktır. Sorunları, demokratik bir ortamda bireyler, toplum ve siyaset kurumu çözecektir."

AK Parti'nin, sadece anayasa metni ile anayasal sistemin tesis edilmediğinin bilincinde olduğu vurgulanan beyannamede, doğrudan anayasal sistemle bağlantılı seçim kanunları, siyasi partiler kanunu ve sair temel kanunların, yeni anayasa metniyle bir bütün olarak yenileneceğe işaret edildi.

Beyannamede, temsilde adalet ile yönetimde istikrar arasında denge sağlayacak şekilde seçim barajı yeniden düzenleneceği aktarıldı.

Yönetim Modeli ve Başkanlık Sistemi

Beyannamede, Türkiye'nin katılımcılığı ve çoğulculuğu esas alan ve etkili işleyen bir hükümet modeline kavuşmasının arzulandığına dikkati çekilerek, "AK Parti olarak seçimlerden sadece temsilin değil hükümetin de çıkmasını garanti eden, istikrarsızlığa geçit vermeyen, vesayet odaklarının önünü tamamen kapatan çağdaş ve etkin bir hükümet sisteminin ülkemizde hayata geçmesini arzu ediyoruz" denildi.

Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesinin oluşturduğu yeni durumun yol açabileceği muhtemel yönetim sorunlarının başkanlık sistemiyle aşılacağına inanıldığı belirtilen beyannamede şu, ifadelere yer verildi:

"AK Parti olarak, demokratik bir perspektifle yapılandırıldığında, parlamenter sistemle başkanlık sistemi arasında demokrasiye uyum açısından bir fark bulunmadığı kanaatindeyiz. Nitekim her iki sistemin de olumlu örneklerine rastlanabileceği gibi olumsuz örneklerine de rastlanabilir. Ancak bir yandan vesayetçi bir şekilde kurgulanarak demokratik doğasından koparılmış parlamenter sistemin yol açtığı siyasal istikrarsızlıklar, öte yandan Yeni Türkiye vizyonumuzun ihtiyaç duyduğu etkin ve dinamik yönetim dolayısıyla, başkanlık sisteminin daha uygun bir yönetim modeli olduğuna inanıyoruz. Yeni sistemde meşru siyasi otoriteye hesap vermeyen paralel yapılara kesinlikle izin vermeyeceğiz. Milletimizin teveccühüyle hazırlayacağımız özgürlükçü ve insan odaklı yeni Anayasa ile seçimlerin istikrar üretebildiği, yasama ve yürütmenin müstakil olarak etkin olduğu, demokratik denge ve kontrol mekanizmalarının öngörüldüğü, toplumsal farklılıkların siyasal temsilinin sağlandığı, ademi merkeziyetçi bir idare sisteminin güçlendirildiği, karar alma süreçlerinin hızlandığı, her türlü vesayetin engellendiği yeni bir siyasal sisteme geçebiliriz. Bu çerçevede öngördüğümüz başkanlık sistemi, Türkiye'nin AK Parti iktidarında geçirdiği demokratik dönüşümü nihai sonucuna erdirerek, 2023 ve sonrasına yönelik kalkınma hedeflerine ulaşmasını kolaylaştıracak bir çerçeveye sahip olacaktır."

Adalet sisteminde dönüşüm

Beyannamede, adalet sisteminde köklü düzenlemeler yaparak ileri standartlarda bir yapı oluşturulacağı belirtilerek, yargı sisteminin, iyi hazırlanmış bir strateji çerçevesinde yeniden yapılandırılacağı vurgulandı.

Yeni Yargı Reform Stratejisi Belgesinin etkin bir biçimde uygulayarak hayata geçirileceği aktarılan beyannamede, yargıda etkinlik, hızlılık, hesap verebilirlik, ekonomiklik ve şeffaflığın sağlanacağı bildirildi.

Anayasal değişikliklere bağlı olarak yüksek yargıda içtihat düzeyinde dağınıklığın giderileceği, bu çerçevede, askeri yargının disiplin mahkemeleri çerçevesinde faaliyet göstereceği aktarılan beyannamede, şu vaatlerde bulunuldu:

"Temyiz mahkemelerinin, alt derece mahkemeleri üzerindeki hukukilik denetiminin ötesine taşan etkilerini azaltacağız ve temyizi, hukuki denetim ile sınırlandıracağız. Yargı üst yönetimi ile temyiz mahkemelerinin oluşumunda TBMM'nin rolünü güçlendireceğiz, böylece yargının toplumsal meşruiyetini artıracağız. Yüksek mahkeme üyeliğini Avrupa örneklerine benzer şekilde makul sürelerle sınırlayacağız. İhtisas mahkemelerinin sayısını artıracağız. Ticaret ve iş mahkemesi gibi bazı ihtisas mahkemelerinde meslekten olmayan hakimlerin de yer almasını sağlayacağız.

HSYK'yı yeniden yapılandırarak Hakimler Yüksek Kurulu ve Savcılar Yüksek Kurulunu kuracağız. Yargı mensuplarının mesleki ahlak ve davranış kurallarını uluslararası ölçütlere göre belirleyeceğiz. Toplum yararına hukuk hizmetlerinin belirli kurallar çerçevesinde uygulanmasına yönelik düzenlemeler yapacağız. Hukuk eğitimini güçlendireceğiz. Bilirkişilik müessesesini yeniden yapılandıracağız. Hukukun tüm dallarında alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına ağırlık verecek, yargıya ulaşılabilirliği kolaylaştırmak amacıyla savunma hakkı ve adli yardımı güçlendireceğiz. Koruyucu ve önleyici hukuk yaklaşımını yaygınlaştıracağız."

"Bireysel başvuruyu gözden geçireceğiz"

Beyannamede, Bireysel Başvuru hakkının Anayasa Mahkemesine getirdiği aşırı iş yükünün, mahkemenin işlevselliğine zarar verme ihtimali karşısında bu uygulamanın gözden geçirileceği bildirildi.

Adalet sisteminde kadınlar, çocuklar ve engellilere yönelik kolaylaştırıcı uygulamaların hayata geçirileceği vurgulanan beyannamede, ülke genelinde ideal yargılama sürelerinin belirlenmesini ve yargıda zaman yönetiminin uygulanmasının sağlanacağını ifade edildi.

Noterlik sisteminin yeniden yapılandırılarak, noterliklerden idarenin ve yargı organlarının iş yükünün azaltılması için faydalanılacağı aktarılan beyannamede, adli ve idari yargıda istinaf mahkemelerinin faaliyete geçmesinin sağlanacağı kaydedildi.

Nitelikli eğitim

AK Parti'nin seçim beyannamesinde, "nitelikli eğitim" başlığında, AK Parti iktidarları döneminde eğitim alanında yapılanlar anlatıldı.

Bu dönemde eğitimin fiziki ve teknolojik altyapısının geçmişle mukayese edilemeyecek oranda iyileştirilip geliştirildiğinin altının çizildiği beyannamede, tüm bireylerin eğitime erişiminin sağlanması, fırsat eşitliğinin yakalanması, ders müfredatlarının çağdaş hale getirilmesi ve eğitimdeki insan kaynaklarının nitelik, nicelik ve bölgesel dağılımında büyük adımlar atıldığı ve önemli sonuçlar elde edildiği vurgulandı.

Eğitim sisteminde özgürlükler yönünde atılan adımların yanı sıra fiziki altyapı açısından da önemli gelişmeler sağlandığına işaret edilerek, ortalama eğitim görme süresinın yetişkinler için 2000’li yılların başında 5,5 yıl iken 2013 yılında 7,6 yıla çıktığı ifade edildi. Yeni gelen neslin beklenen okullaşma oranının ise 14,4 yıla kadar yükseldiğinin bildirildiği beyannamede, "Böylece mevcut okullaşma oranını yeni gelen nesilde iki katına çıkarmış olacağız" denildi.

Okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim kademelerinde artan öğrenci sayısına vurgu yapılarak, okullaşma oranının da 80’den yüzde 107,3’e yükseldiği ifade edildi.

Milli Eğitim Bakanlığının toplam bütçesinin 8’e katlandığı 2002 yılında 7,4 milyar liradan 2015 yılında 62 milyar liraya çıkarıldığı belirtildi.

2002-2003 öğretim yılında yükseköğretimde örgün öğrenci sayısı 1,2 milyon iken 2013-2014 öğretim yılında bu sayının 2,6 milyona yükseldiğine işaret edilerek, yükseköğretimde brüt örgün okullaşma oranının yüzde 19’dan yüzde 50’ye ulaştığı kaydedildi. 2002 yılında üniversitelere aktarılan toplam ödeneğin 2,5 milyar lira iken 2015'de 18,3 milyar liraya ulaştığı vurgulandı.

İkinci atılım dönemide de eğitim en öncelikli gündem olacak

AK Parti'nin seçim beyannamesinde, ikinci atılım döneminde de eğitimin, her zaman olduğu gibi yine AK Parti iktidarının en öncelikli gündemi olacağına vurgu yapıldı.

AK Parti iktidarları döneminde eğitim alanındaki temel altyapı ve erişim sorunlarını önemli ölçüde çözüldüğüne işaret edilerek, "Önümüzdeki dönemde başta eğitimin kalitesini yükseltmek olmak üzere çok daha büyük atılımlar hedefliyoruz" ifadesine yer verildi.

Milli Eğitim Bakanlığının kurumsal örgütlenmesini, eğitim sisteminin ulusal düzeyde politika belirleme, koordinasyon ve denetiminden sorumlu olacak şekilde geliştirileceği anlatılan beyannamede şunlar yer aldı:

"Öğrenciyle ilgili sorunların okul düzeyinde çözülmesi ilkesini esas alarak merkezden yerele doğru yetki devrini gerçekleştireceğiz. Önümüzdeki dönemde eğitimde kalite, en öncelik verdiğimiz alanlardan biri olacaktır. Bu kapsamda ‘Eğitimde Kalite Seferberliği’ni başlatacağız.

Bu amaç doğrultusunda ilk olarak ‘Eğitim Kalite Endeksi’ hazırlayacağız. Bu endeks aracılığıyla sınıf, okul türü, ilçe, il ve bölgeler düzeyinde Türkiye’nin eğitim kalitesi haritasını ortaya çıkaracağız. Okul türleri ve bölgeler arası başarı farklılıklarını azaltarak eğitimde fırsat eşitliğine bütün boyutlarıyla hayatiyet kazandıracağız. Bu süreçle uyumlu bir şekilde öğretmen yetiştirme ve eğitim yönetimi alanlarında da önemli dönüşümler hayata geçireceğiz.

Öğretmen Genel ve Alan Yeterliliklerini belirleyerek bu yeterliliklerle ilişkilendirilmiş Ulusal Öğretmen Strateji Belgesini hazırlayıp yürürlüğe koyacağız. Öğretmenlerimizin bilgi ve becerilerini güncellemelerini sağlayacak 'Öğretmen Akademisi' sistemini başlatacağız. Eğitim fakültelerini, milli eğitim sistemindeki yeni yapılanmaya göre bölüm, anabilim dalı ve öğretmenlik genel ve alan yeterlilikleri ile ilişkilendirilmiş bir şekilde yeniden yapılandıracağız.

Eğitim fakültelerinin müfredatını yenileyeceğiz. Eğitim fakültesi öğrenci veya mezunları için eğitim fakültesi dışındaki fakültelerde çift ana dal veya yan dal yapma imkanı sağlayacağız.

Eğitim fakülteleri ile diğer öğretmen adayı yetiştirilen yükseköğretim kurumlarının ve formasyon programlarının öğrenci kontenjanlarını, öğretmen ihtiyaç analiz ve projeksiyonlarını dikkate alarak belirleyeceğiz. Kamu Personeli Seçme Sınavında bütün alanlardaki öğretmen adayları için alan sınavı yapacağız. Şubat döneminde öğretmen alımı yapacak şekilde gerekli düzenlemeleri yapacağız."

Müfredat çalışmaları sürecek

Müfredatın düzenli aralıklarla gözden geçirilmesini, eğitim kalitesi üzerindeki etkisinin izlenmesi ve nihai hedef olan bilgiyi üreten ve katma değere dönüştüren insan niteliğine ulaşmadaki katkısının ölçülmesinin sağlanacağının altının çizildiği beyannamede, "Müfredatın eğitimin her kademesinde bilgi yüklemekten ziyade öğrenciyi hayata hazırlayan, öğrenmeyi öğreten, istidatlarını ortaya çıkaran, temel becerileri veren, özgüveni pekiştiren, evrensel değerleri aktaran bir içeriğe sahip hale getirilmesi yönündeki çalışmalarımıza devam edeceğiz" denildi.

Müfredatın, bilgi teknolojileri destekli öğretime uygun hale getirerek eğitsel e-içeriklerin genişletilmesi ve daha da geliştirilmesinin sağlanacağı, her alanda dijital içerikle zenginleştirilmiş etkileşimli bir eğitim-öğretim sisteminin ve derslerin müfredat ve kazanımlarına yönelik görsel, işitsel, hareketli, etkileşimli ve dinamik öğeler bir arada kullanılarak zenginleştirilmiş eğitim içeriklerinin yaygınlaştırılacağı kaydedildi.

Kazanımlara yönelik hazırlanmış video çekimlerinden oluşan, öğretmenler için bir uygulama örneği teşkil edecek öğrenciler için de öğrenmelerini destekleyecek öğretim materyallerinin yaygınlaştırılacağı aktarıldı.

Oyun tabanlı öğrenme etkin hale getirilecek

Oyun tabanlı öğrenmenin etkin hale getirileceğinin bildirildiği beyannamede şöyle denildi:

"Mobil öğrenme sistemlerini geliştirecek, sosyal medyanın öğrenme aracı olarak daha etkin biçimde kullanılmasını sağlayacağız. Konular ve kazanımlar bazında durum tespiti yapan bilişim sistemlerini yaygınlaştırarak eğitim sisteminin niteliğini artıracağız. Öğrencilerimize yazılı ve sözlü iletişim kurabilecek düzeyde yabancı dil öğretimine öncelik vereceğiz. Bu amaca yönelik olarak öğretme sistematiğini ve müfredatı gözden geçirecek, dil öğrenimini etkin hale getireceğiz. Birlikte, problem çözmeye dayalı ve proje tabanlı öğrenmeyi teşvik eden eğitim teknolojilerini yaygınlaştıracağız. FATİH projesi aracılığıyla tüm öğrencilere eğitimde fırsat eşitliğini sağlayacağız.

Uzaktan eğitim yöntemlerinin dezavantajlı kesimler ile eğitim çağı dışında kalanların kaliteli eğitim imkanlarına erişmesinde etkin bir araç olarak kullanılmasını sağlayacağız. Öğrencileri çeşitli alanlarda doğru bir şekilde yönlendirme, etkili öğrenmelerini sağlama ve becerilerini geliştirme ve geleceğe hazırlama hususlarında gerekli rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin etkin bir şekilde verilmesi sağlayacağız."

Eğitim sisteminin ihtiyaç duyduğu ortamları ve imkanları kalite standartlarını da dikkate alarak geliştirilmeye devam edileceği ifade edilerek, eğitim mekanlarının yenilikçiliği teşvik edecek, erişilebilir, fonksiyonel ve yerel mimariye uygun bir yapıda ve yeterli oyun, spor ve kültürel alanlara sahip fonksiyonel mekanlar olarak tasarlanacağı belirtildi.

İlk ve ortaöğretimde okul bazlı bütçe yönetimine geçilmesine yönelik çalışmaların yapılacağı kaydedilen beyannamede, "Okulları akademik, sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif performansa göre değerlendirerek, sonuçlarını kamuoyu ile paylaşılmasını sağlayacağız. İş dünyasının ihtiyaç duyduğu meslek ve alanlarda kaliteli elaman yetiştirilmesini sağlayacak şekilde mesleki eğitimin kalitesini artıracak tedbirleri almaya devam edeceğiz" ifadeleri kullanıldı.

İkili öğretime son verilecek

AK Parti'nin seçim beyannamesinde, okul öncesi eğitimi dahil ilkokul, ortaokul ve liselerde her bir vatandaşın fırsat eşitliği içinde adil ve kaliteli bir eğitim almasını sağlamak için kısa ve orta vadeli hedefler çerçevesinde, okullarda ikili öğretime son verme hedefi doğrultusunda tüm okullarda tam gün eğitim-öğretime geçilmesi için yeter sayıda derslik inşasına devam edileceği duyuruldu.

Okul öncesi eğitimde, erişim imkanına sahip olmayan ailelerin çocuklarının okul öncesi eğitim almasını destekleyecek teşvikler oluşturulacağı, okul öncesi eğitimi yaygınlaştırma yoluyla eğitimde fırsat eşitliğini artıracak ve her bir çocuğun zihinsel ve duygusal gelişiminin toplumsal eşitlik ve adalet ilkelerini gözeterek, temel insan hak ve hürriyetleri çerçevesinde teminat altına alınmasının sağlanacağı bildirildi.

Eğitim ortamlarının, öğretim materyalleri ve eğitim-öğretim uygulamalarının bireysel farklılıkları dikkate alan ve öğrenciyi merkeze alan bir anlayışla düzenleneceğine işaret edilerek, öğrenme ve gelişim düzeyi akranlarından geride olan öğrencilerin öğrenmesini desteklemek amacıyla tedbirlerin alınacağı ve telafi edici programların uygulanacağı kaydedildi.

Ortaokul seviyesinde başlatılan program güncelleme çalışmalarının devam edeceği, ortaokullarda hayata geçirilen seçmeli ders uygulamasının geliştirileceği anlatıldı.

"En iyi okul eve en yakın okuldur" ilkesi hayata geçirilecek

Ortaokul sekizinci sınıfta uygulanan merkezi ortak sınavların geliştirilmesinin sağlanarak eğitim sisteminin performansının izlenmesi ve değerlendirilmesinde de kullanılacağının altının çizildiği beyannamede, şu ifadeler yer aldı:

"Her türdeki liseleri, 9’uncu ve 10’uncu sınıfları temel yetkinliklerin kazandırılmasına yönelik ortak programlar olarak düzenleyeceğiz. 11’inci ve 12’inci sınıfları, öğrencinin devam etmek istediği yükseköğretim programına geçiş için hazırlık yapmasını sağlayacak veya bir mesleğe hazırlayacak derslerden oluşan modüller halinde düzenleyeceğiz. Ortaöğretimde okullar arasında kalite farklılıklarını asgari seviyeye indirecek tedbirler alacağız. Okullar arasındaki farklılıkların azaltılmasıyla eş zamanlı olarak, ortaöğretimde öğrencilerin ikametlerine en yakın okullardan birinde öğrenim görmesinin alt yapısını oluşturacağız. Ortaöğretimi bitiren her öğrencimizin bir spor dalından lisans alabilecek düzeyde veya bir müzik enstrümanını belirli bir yeterlilikte kullanabilecek düzeyde eğitim alması sağlanacaktır."

"En iyi okul eve en yakın okuldur" ilkesinin hayata geçirileceği ve aileler üzerinden önemli bir külfetin kaldırılacağı ifade edildi.

Özel yetenekli öğrencilerin gelişimlerinin desteklenmesi amacıyla özel programlar ve yeni uygulamaların geliştirileceği bu konuda gerekli düzenlemelerin yapılacağı aktarıldı.

Özel yetenekli öğrencilerin eğitim kalitesinin geliştirilmesi için resmi okullar yanında özel teşebbüsün de alternatif okul ve öğretim modelleri uygulaması ile fen bilimleri, sosyal bilimler, işletme, teknoloji, spor ve sanat gibi alanlarda özgün öğretim modellerinin geliştirilmesinin teşvik edileceği kaydedildi.

Mesleki ve teknik liselere devam eden öğrencilere verilen eğitim kalitesinin artırılacağı, mesleki ve teknik lise mezunlarının istihdamının özendirileceği, meslek yüksek okulları mezunlarının diplomalarında yer alan program adları ile meslek tanımlamalarındaki farklılıkların giderilerek bu öğrencilerin kamu ve özel sektörde iş bulmalarının kolaylaştırılacağı vurgulandı. Organize Sanayi Bölgelerinde meslek lisesi kurulmasına yönelik başlatılan uygulamanın yaygınlaştırılacağı açıklandı.

''Yükseköğretim reformunu hayata geçireceğiz"

Yükseköğretim reformunun hayata geçireleceğinin duyurulduğu beyannamede, "Bu çerçevede, üniversite özerkliğini odağına alan yeni bir Yükseköğretim Çerçeve Yasası hazırlayacağız. Üniversite yönetiminin, özerklik ve hesap verebilirlik temelinde yeniden örgütlendirilmesini sağlayacağız. Üniversiteleri öğretim üyesi yetiştirme ve araştırma altyapılarını dikkate alarak kategorilere ayıracağız. Kategoriler, özerklik düzeyleri bakımından farklılaşacak ve bu düzeylerin üniversitelerin ihtisaslaşmasına ve kamu kaynağının transferine esas teşkil etmesini sağlayacağız" bilgisi paylaşıldı.

Üniversite giriş sisteminin gözden geçirileceğinin bildirildiği beyannamede şu ifadelere yer verildi:

"Öğrencilerimizin gerçek performansını dikkate alan ve sınav stresini en aza indirecek bir yaklaşımla tekrar formüle edeceğiz. Öğrencilerimiz üzerindeki sınav baskısını azaltmak amacıyla yükseköğretime geçişteki sınavların yılda birden çok yapılmasını temin edeceğiz. Mevcut üniversitelere ilave olarak bundan sonra kurulacak yeni üniversite ve fakülteler için öğrenci ve öğretim elemanı sayısı ile kurulmuş bulunan fakültelerin doluluk oranlarını gibi objektif kuralları baz alan bir mekanizma geliştireceğiz. Bölgesel ihtiyaçlar, kapasiteleri ile gelişim ve yetkinlik düzeyleri dikkate alarak üniversitelerin ihtisaslaşmasını destekleyeceğiz."

Beyannamede yükseköğretime ilişkin şöyle denildi:

"Özel üniversitelerin kurulmasına ve yurtdışındaki üniversitelerin Türkiye’de, Türkiye’deki üniversitelerin yurtdışında faaliyet göstermelerine imkan vereceğiz. Yükseköğretim kurumları bünyesinde veya yükseköğretim kurumlarıyla işbirliği içinde bağımsız ileri araştırma merkezlerinin kurulması için yeni destek mekanizmaları oluşturacağız. Üniversitelerin uluslararası rekabet gücünü artırmak amacıyla daha fazla yabancı öğrenci kabul etmeleri ve öğretim elemanı istihdam edebilmelerini sağlayacağız.

Yükseköğretim kurumlarımızın dünyanın farklı coğrafyalarında yer alan gelişmiş üniversitelerle işbirliği yapmalarını destekleyeceğiz. Hem öğretim elemanı hem de öğrenciler için özel tasarlanmış yeni bölgesel değişim programlarını özendireceğiz. Yükseköğretim öğrencilerinin yanı sıra mezunlara da yan dal ve çift anadal yapma imkanı getireceğiz."

YÖK bünyesinde lisansüstü burs programları oluşturulacak

AK Parti Seçim Beyannamesi'nde, sayıları artan üniversitelerin öğretim elemanı ihtiyacının karşılamak için Milli Eğitim Bakanlığı ve TÜBİTAK’ın verdiği lisansüstü eğitim burslarının sayıları artırılacağı ve YÖK bünyesinde tema odaklı yeni lisansüstü burs programlarının oluşturulacağı bildirildi.

Devlet üniversitelerine ayrılan öğretim elemanı kadro sayılarının ihtiyaçlar çerçevesinde artırılacağı, yükseköğretim öğrencilerinin ihtiyacını karşılayacak kapasitede yurt yapımına devam edileceği, özel sektörün bu alana yatırım yapmasının teşvik edileceği, mevcut yurtların kalitesinin artırılacağı kaydedildi.

Beyannamede, öncelikle üniversitelerde veya araştırma ve geliştirme merkezlerinde olmak üzere, yurtdışındaki yetişmiş insan gücünün Türkiye'ye dönüşünü hızlandıracak yeni politikaların geliştirileceği belirtildi.

Milli Eğitim Bakanlığı ve TÜBİTAK’ın verdiği lisansüstü eğitim burslarının sayılarının arttırılacağı, sosyal bilimlerin de bu burslardan yeterli düzeyde faydalanmasının temin edileceği kaydedildi.

Mevcut devlet ve vakıf üniversitelerinin yanı sıra özel üniversitelerin de kurulması için gerekli düzenlemelerin yapılacağı aktarılarak, "Eğitimin finansman kaynaklarını çeşitlendirip artıracağız. Bu kapsamda, eğitimin finansmanında özel sektörün payının artırılması yönünde kamu-özel ortaklığı gibi yeni arz ve işletim modellerinin kullanılmasını sağlayacağız" denildi.

Üniversitelerde 1 dönem uygulamalı, 2 dönem akademik eğitim

Eğitim istihdam bağının güçlendirileceğinin anlatıldığı beyannamede, şunlar kaydedildi:

"Bu çerçevede hazırladığımız Temel ve Mesleki Becerileri Geliştirme Öncelikli Dönüşüm Programı'mız kapsamında, iş piyasasındaki insan gücüne olan talep ile yükseköğretimin de dahil olduğu eğitim sistemimizin o alanlarda sağlayabileceği arz arasındaki uyumu sağlayacağız. İşgücü piyasasında ve ekonomide hızlı değişmeye cevap verebilecek esnek bir planlama yapacağız. Yeni alanlarda beceri ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için örgün eğitim kurumları bünyesinde ve yaygın eğitim çerçevesinde istihdam edilebilirlik oranı yüksek programlar geliştireceğiz. Öncelikli alanlar belirleyerek bu alanlarda yeterli kapasite artırımı için gerekli teşvik ve desteği vereceğiz. Girişimcilik ve yenilik ekosistemi güçlendirilerek girişimci bireylerin yetiştirilmesini sağlayacağız. İşgücü piyasasının ihtiyaç duyduğu temel becerileri tespit edeceğiz.

Uygulamalı eğitimleri yaygınlaştırarak, okul ve iş dünyası arasındaki işbirliğini güçlendireceğiz. Özellikle mesleki eğitimde özel sektörün rolünü güçlendirecek, odalar ve borsalara daha fazla sorumluluk vereceğiz. İşgücü piyasası ihtiyaç analizlerini etkinleştirerek, mesleki eğitimleri işgücü piyasasının ihtiyaçlarına göre planlayacağız. Üniversitelerde 1 dönem uygulamalı, 2 dönem akademik eğitimi içeren üç dönem uygulamalarını yaygınlaştıracağız. Fabrikaların sektörlerine yönelik özel mesleki ve teknik eğitim okulu açabilmeleri için düzenleme yapacağız. Mesleki ve teknik okul ve kurumlarında atölye ortamlarını sektörel bazlı olarak iyileştireceğiz. Mesleki ve teknik eğitim okul yönetim modelini geliştirecek, yerel yönetimlerin ve sektör temsilcilerinin katılımını sağlayacağız."

Müfredat yenilenecek

AK Parti'nin seçim beyannamesinde, eğitimin tüm kademelerindeki müfredatın temel becerileri içerecek şekilde güncelleneceği bildirilerek, temel eğitimden ortaöğretime geçiş sınavlarında ve üniversiteye giriş sınavlarında temel becerileri ölçeceğiz. Ortaokul ve liselerde bireysel yeteneklere göre öğrencileri yönlendirebilecek bir rehberlik sistemi oluşturacağız" denildi.

"İstikrarlı ve Güçlü Ekonomi"

Beyannamenin "İstikrarlı ve Güçlü Ekonomi" bölümünde, büyüme stratejisi 5 temel eksen üzerine kuruldu. Bu eksenler, makroekonomik istikrarın güçlendirilmesi, beşeri sermayenin geliştirilmesi ve işgücü piyasasının etkinleştirilmesi, teknoloji ve yenilik geliştirme kapasitesinin artırılması, fiziki altyapının güçlendirilmesi, kurumsal kalitenin iyileştirilmesi olarak belirlendi.

Beyannameye göre, finansal istikrar gözetilerek, fiyat istikrarını sağlama amacı ile çelişmemek kaydıyla uygulanacak büyüme ve istihdam politikaları desteklenecek. Enflasyon hedeflemesi, temel para politikası rejimi olmaya devam edecek. Enflasyon hedefleri, hükümet ve Merkez Bankası tarafından 3'er yıllık vadeler için belirlenecek.

Dalgalı döviz kuru rejimi sürdürülecek, Merkez Bankasının fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikası araçlarını doğrudan kendisinin belirlemesi esas olmaya devam edecek.

Finansal piyasalarda derinliğinin artırılmasına önem verilecek, halka açık şirketler desteklenecek, özkaynak kullanımına vergi kolaylığı sağlanacak.

Nakdi sermaye artırımı yapan şirketler için artırılan sermayenin belli bir kısmının her yıl kurum kazancından indirilebilmesi sağlanacak, Kredi Garanti Fonu aracılığıyla 20 milyar lira tutarına kadar Hazine kefaleti verilebilmesinin önü açılacak.

"İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Öncelikli Dönüşüm Programı" ile 2013 yılında yüzde 3,4 olan finansal hizmetler sektörünün GSYH içindeki payının, program dönemi sonunda yüzde 6'ya yükseltmeyi hedefleniyor. Programla, gayrimenkullerin elden çıkarılmasında değer artış kazançlarının vergilendirilmesine yönelik uygulamalar gözden geçirilecek. Farklı finans kurumları arasında haksız rekabete yol açan vergi uygulamaları ortadan kaldıracak. Finans alanında ihtisas mahkemeleri kurulacak, finans piyasalarında gereksinim duyulan bilişim teknolojileri ürünlerini geliştirmek üzere "Teknoloji Geliştirme Merkezi" kurulacak.

Faizsiz finans alanında koordinasyonu sağlayacak bir mekanizma oluşturulacak, bu alana uygun etik ilkeleri ve kurumsal yönetim ilkeleri belirlenecek.
Borsa İstanbul Ortak Veri Merkezi kurumsallaştırılacak. Borsa İstanbul bünyesinde Özel Sermaye Platformu kurulacak.

"Yeni Vergi Usul Kanunu" çıkarılacak

AB'nin kamu alımları direktiflerine uygun olarak kamu ihale sistemi reforme edilecek. Ekonomik ve sosyal politikalara uyum sağlamak, sade ve daha kolay uygulanabilir bir hale getirmek amacıyla Yeni Vergi Usul Kanunu çıkarılacak.

Vergi tahsilatı ve hizmet kalitesini artırmak amacıyla belirli yerlere ödeme terminalleri kurulacak.

Petrol ve LPG lisans sahipleriyle ilgili düzenlemeler yapılacak. Akaryakıt satış bilgilerini anlık olarak takip edebilecek merkezi bir sistem hayata geçirilecek. Akaryakıt ve LPG taşımacılığında kullanılan kara ve deniz araçlarıyla ilgili bir takip sistemi kurulacak. Gümrük kapıları ve gümrükleri modernize ederek yenilenecek.

Sosyal yardım alanların gelirleri, kayıtlı işe başlar başlamaz kesilmeyecek ve belirli bir süre veya geliri yeterli bir noktaya erişinceye kadar devam ettirilecek.

Elektrikli araçlar için prototip batarya üretimi

Kamu altyapı yatırımları, ekonomide üretimin sağlıklı olarak gelişmesini destekleyecek, ancak kaynak israfına yol açmayacak biçimde planlanacak.

Türkiye'nin 2023 hedefleri doğrultusunda girdi tedarik ihtiyacı envanteri dikkate alınarak Girdi Tedarik Stratejisi (GİTES) güncellenecek.

Türkiye Sanayi Stratejisi ve sektörel stratejiler hazırlanacak. Orta ve yüksek teknolojili ürünlere yönelik yeni yatırım destek programları oluşturulacak. İthalat bağımlılığını azaltmayı esas alan büyük ölçekli yatırımlar ve stratejik sektör boyutlarını içeren yeni teşvik sistemi hayata geçirilecek.

MTA'nın yurtdışında da madencilik faaliyeti yapabilmesi sağlanacak. Demir çelik sektörünün hurda girdiye olan bağımlılığı azaltılacak, inorganik kimya, biyoyakıt, alternatif kompozit malzemeler gibi alanlarda Ar-Ge faaliyetleri teşvik edilecek. Elektrikli araçlar için prototip batarya üretimi gerçekleştirilecek.

Lüks ürünlerin ithalatında caydırıcı vergilendirme

Kamu döner sermaye kuruluşlarının açık, şeffaf vehesap verebilir bir idari ve mali yapıda çalışmalarını sağlayacak döner sermaye reformu gerçekleştirilecek.

Gayrimenkullerin elden çıkarılmasında değer artış kazançlarının vergilendirilmesine yönelik uygulamalar gözden geçirilecek, imalat sanayi makine-teçhizat yatırımlarının finansmanında Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi (BSMV) istisnası getirilecek.

Lüks veya ithalat yoğunluğu yüksek tüketim mallarına yönelik caydırıcı vergilendirme yapılacak.

Bireysel emeklilik sisteminde "otomatik katılım sistemi" pilot çalışması yapılacak.



Anahtar teslim fabrika binası

Kamu yatırımları, bölgeler arası gelişmişlik farklarını azaltmada ve bölgesel gelişme potansiyelini değerlendirmede etkili bir araç olarak kullanılacak, İstanbul Boğazı Karayolu Tüp Geçidi, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu, İstanbul Yeni Havalimanı, Gebze-İzmir Otoyolu (Körfez Geçişi Dahil), şehir hastaneleri, limanlar gibi büyük projeler tamamlanacak, yeni otoyollar, yüksek hızlı tren hatları dahil olmak üzere birçok alanda yeni projeleri kamu-özel iş birliği yöntemiyle hayata geçirilecek.

Kamu ve özel kesim iş birliği alanında halen dağınık bir yapıda olan mevzuat, tek bir çerçeve kanunla düzenlenecek.

Yatırımcıların 2015 ve 2016 yıllarında gerçekleştirecekleri yatırım harcamaları için, yatırım döneminde mevcut diğer tüm faaliyetlerinden elde edecekleri tüm kazançlarına daha yüksek miktarda vergi indirimi uygulanacak.

Emek yoğun sektörlerde yatırımcıların talebi halinde, sembolik bir kira bedeliyle, anahtar teslimi, karşılıksız fabrika binası yapılacak

Özel sektör yatırımlarının GSYH'ya oranı 2018 yılı sonunda yüzde 19,3'e çıkarılması ve Dünya Bankası İş Yapma Kolaylığı Endeksi sıralamasında
ilk 40 ülke arasına girmeyi hedefleniyor. Bunun için yatırımların izin ve yatırım yeri temini süreçlerinin hızlı ve etkin bir biçimde yürütülmesine ve sonuçlandırılmasına yönelik mekanizma oluşturulacak.

Türkiye'de yatırıma uygun arazi envanterinin yatırımcıya elektronik ortamda sunulması amacıyla coğrafi bilgi sistemleri altyapısı geliştirilecek.

İşgücü piyasalarında esnek çalışma

Ulusal İstihdam Stratejisi kapsamında 2023 yılı itibarıyla işsizlik oranının yüzde 5 düzeylerine indirmek, istihdam oranını yüzde 50'ye yükseltmek, kadınların işgücüne katılım oranını yüzde 38 düzeyine çıkarmak, tarım dışı sektörde kayıtdışı istihdam oranını yüzde 15'e indirmek hedefleniyor.

Bunun için özel sektör iş yerlerinde 6 ay süreyle İşbaşı Eğitim Programında (İEP) çalışacak kursiyerlere net asgari ücret ödenecek. İşbaşı Eğitim Programı sonrası kursiyerler aynı iş kolunda işe alınırsa, imalat sektöründe 42 ay, diğer sektörlerde ise 30 ay boyunca SGK işveren primi devlet tarafından ödenecek. İşverenin kursiyerler için yaptığı harcamaların vergi matrahından düşürülebilmesi sağlanacak.

İşgücü piyasalarına esneklik sağlayan çalışma biçimleri iş ve sosyal güvenlik mevzuatına eklenecek.

Meslek kurslarına katılan kadınlar için çocuk oyun odaları uygulaması başlatılacak.

Kıdem tazminatı sisteminde yaşanan sorunların çözümü amacıyla ilgili sosyal taraflarla istişare içinde gerekli mevzuat düzenlemeleri yapılacak. İşsizlik sigortasından yararlanma koşullarının esnetilmesi ve yararlanma sürelerinin artırılması yönünde mevzuat çalışması yapılacak.

Fazla çalışma sınırına uyulmaması halinde idari para cezası tatbik edilmesi yönünde mevzuat çalışması yapılacak.

AK Parti'nin 1 Kasım'da düzenlenecek genel seçime ilişkin açıkladığı seçim beyannamesinde "Sağlıklı Nesiller" başlığında, AK Parti hükümetleri döneminde sağlık alanında yapılanlar anlatıldı.

Bu dönemde sağlık sektörünün çile olmaktan çıktığı vurgulanarak yoksulları gözeten bir sağlık devrimi yapıldığı belirtildi.

Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın hayata geçirilmesinden bu yana temel sağlık göstergelerinde, sağlık hizmet sunum altyapısı ve insan kaynağında önemli gelişmeler kaydedildiğinin altı çizilerek 18 yaşın altındaki bireylerin tamamının sağlık güvencesi altında olduğu “Genel Sağlık Sigortası” sisteminin hayata geçirildiği anımsatıldı.

Yeşil Kart sahiplerinin "ayakta tedavi" kapsamında gördükleri sağlık hizmetleri ile ilaç giderlerinin devlet tarafından karşılanmaya başlandığı hatırlatılan beyannamede, başlatılan Aile Hekimliği uygulamasıyla aile hekimi sayısının 2014 yılında 21 bin 384’e ulaştığı kaydedildi.

Koruyucu sağlık hizmetlerinin bütçesinde yaklaşık 9 kat artış sağlandığı aktarılan beyannameye göre, SSK hastaneleri başta olmak üzere diğer kamu kurumlarının hastaneleri Sağlık Bakanlığına devredildi, hastaneler tek çatı altında toplandı. Özel hastaneler, sisteme entegre edildi, vatandaşlar özel muayenehanelerdeki yüksek ücretlere mahkum olmaktan kurtarılarak özel sağlık tesislerinde hizmet alabilir duruma geldi.

Tam Gün Yasası ile vatandaşların özel muayenehanelere gitme mecburiyeti büyük ölçüde azaltıldı. Merkezi Hastane Randevu Sistemi (MHRS) uygulaması başlatıldı.

2010 yılında başlatılan evde sağlık bakımı hizmetleriyle yatağa bağımlı hastaların evlerinde kaliteli, etkin, ulaşılabilir ve güvenli sağlık hizmeti alması sağlandı.

2015 yılında Sosyal Güvenlik Kurumunun yapacağı harcamalar da dahil olmak üzere toplam kamu sağlık harcamaları için 81 milyar lira kaynak tahsis edildi. 2002 yılında 31,5 olan bebek ölüm hızı (bin canlı doğumda) 2014 yılında 7,8’e, 40 olan beş yaş altı ölüm hızı (bin canlı doğumda) 10,3’e, 64 olan anne ölüm oranı (yüz bin canlı doğumda) 15,9’a düşürüldü.

Doğumda beklenen yaşam süresi 71,8’den 76,9’a ulaştı. 2002 yılında 138 olan 100 bin kişiye düşen hekim sayısı 174'e; 171 olan hemşire ve ebe sayısı da 252’ye yükseldi. 2013 yılı itibarıyla toplam hekim sayısı 133 bin 775’e ve hemşire sayısı 139 bin 544’e ulaştı. Kişi başı hekime müracaat sayısı 2002 yılında 3,2 iken 2013 yılında 8,2’ye yükseldi.

İlacı, geçtiği her aşamada izleyen İlaç Takip Sistemi (İTS) kuruldu. Ürün Takip Sistemi'nin (ÜTS) kurulması çalışmalarına başlandı. Bu gelişmeler neticesinde 2003 yılında yüzde 39,5 olan sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranı yüzde 70’in üzerine çıktı.

Aile hekimi başına düşen nüfus sayısı 3 binin altına düşürülecek

AK Parti'nin, yeni dönemdeki tüm vizyoner projelerinin merkezine sağlıkta tüketen ülke olduğu kadar üreten ülke olma hedefini koyduğuna işaret edilen beyannamede, "Tıbbi teknolojide, ilaç endüstrisinde ve sağlık turizminde kapasitemizi artırmak, yeni projelerin temel motivasyonunu oluşturacaktır. Hedefimiz ülkemizi sağlık alanında bölgemizin öncü ülkesi yapmaktır" denildi.

Gelecek dönemde hastanelerdeki nitelikli yatak oranının yüzde 90’ın üzerine çıkarılacağının bildirildiği beyannamede, şunlar yer aldı:

"Aile hekimi başına düşen nüfus sayısını 3 binin altına düşüreceğiz. Fedakar sağlık personelimizin şartlarını iyileştirmeye dönük çalışmalarımıza devam edeceğiz. Koruyucu Hekimliği yaygınlaştıracağız ve sağlıklı yaşam kültürünü teşvik edeceğiz. BİT destekli entegre uzaktan sağlık ve bakım uygulamalarını yaygınlaştırılacağız. Evde sağlık hizmetlerini, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve belediyeler ile entegre ederek evde öz bakım hizmetlerini geliştireceğiz.

Ağız ve diş sağlığının düzenli kontrollerle takip edilmesini sağlayacağız. Biyoteknolojik ürünlerde yerli üretimi artıracağız. Böylece sağlıkta üreten ülke olacağız. Plazma fraksinasyonu ile yerli plazma ürünleri üreteceğiz. Bu kapsamda, yerli plazmayı kullanacak ve ülkemizi bu teknolojiyi üretebilen ve kullanabilen sayılı ülkelerden biri haline getireceğiz."

Biyoeşdeğer ilaçlar geliştirilecek

"Kişiye özel kanser tedavisini öngören ONCOGEN projemizi hayata geçireceğiz" bilgisinin paylaşıldığı beyannamede, "Projeyle kişiye özel ilaç ve kanser türüne özgü tedavi mümkün olacak ve ülkemiz sağlıkta biyoteknolojik ürün rekabetinde dünyanın sayılı ülkeleri arasına girerek, sağlıkta lider ülke olma hedefine bir adım daha yaklaşacaktır" denildi.

"Milli aşı projemiz ile kendi aşımızı üreteceğiz" ifadesinin yer aldğı beyannameye şöyle devam edildi:

"Kamu-Özel Ortaklığı modeli ile inşa edeceğimiz şehir hastanelerini yaygınlaştıracağız. Yurt genelinde oluşturulacak toplam 56 bin yatak kapasiteli hastanelerimizi hizmete sokarak daha gelişmiş bir hizmet altyapısı kuracağız. Türkiye’nin son dönemlerde sağlık hizmetleri alanında gerçekleştirdiği başarıları Ar-Ge alanında da sürdürebilmesi için Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) ile Kanser Enstitüsü ve Kalite ve Akreditasyon Enstitülerini kuracağız. Kalite ve Akreditasyon Enstitüsü ile dünya standartlarında sağlık hizmeti sunarken sağlık turizminde hedeflerimize istikrarlı ve kalıcı olarak yürüyeceğiz."

Türkiye Biyoteknoloji Enstitüsü ile Türkiye'de sağlık alanında biyoeşdeğer ilaçların geliştirilmesinin sağlanacağı kaydedilerek Sağlık Bilimleri Üniversitesi projesi kapsamında da sağlık sisteminde rol model uygulamaları hedefleyen bir ülke olarak çalışmaların bir üniversite çatısı altında yapılanmasına önem verildiği ifade edildi.

Sağlıklı Yaşam ve Hareketlilik Öncelikli Dönüşüm Programı'yla tütün kullanımı, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı ile etkin mücadeleyi, sağlıklı beslenme, hareketli yaşam, gıda güvenilirliğinin ve ruh sağlığının geliştirilmesinin hedeflendiği vurgulandı. Program kapsamında, tarımsal işletmelerle gıda ve yem işletmelerinde yapılan kontrollerin sayı ve nitelik bakımından arttırılacağı belirtildi.

Gıda kontrol laboratuvarlarının bilgi ve iletişim altyapısının güçlendirileceği, veteriner sınır kontrol noktalarının iyileştirileceği ve geliştirileceği anlatıldı.

Başta çocuklara yönelik olmak üzere sağlığa zararlı gıda ürünlerinin yanıltıcı, yanlış yönlendirici tanıtım faaliyetlerine yönelik tedbirler alınacağı bildirilerek etiket ve ambalajların da tüketicileri daha doğru bilgilendirecek şekilde düzenleneceği kaydedildi.

Çocukluk ve ergenlik dönemindeki bireylere yönelik sağlıklı beslenme programlarının yürütüleceği, obezite ile mücadele edileceği, diyabetin erken dönemde teşhis edilme oranının artırılacağı ve diyabetli bireylere yönelik bakım hizmetlerinin geliştirileceği bildirildi.

Tütün ve alkol bağımlılığından kurtulmak isteyen vatandaşların hizmete erişimlerini kolaylaştırılacağı, uyuşturucu madde bağımlılarına yönelik tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerinin güçlendirileceği, uygulama koyulan eylem planının titizlikle yürütüleceği vurgulandı.



 "1 Milyon Bisikletle Sağlıklı Yaşam" programı başlatılacak

Yaşamı tehdit eden hastalıklardan kaynaklanan problemlerle karşılaşan hastaların ve hasta yakınlarının, başta ağrı olmak üzere tüm fiziksel, psikososyal ve ruhsal problemlerin önlenmesi veya giderilmesi amacıyla verilen hizmet anlamına gelen palyatif bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılacağının aktarıldığı beyannamede, şunlar kaydedildi:

"Bazı kanser türleri başta olmak üzere erken teşhise yönelik taramalarını yaygınlaştırılacağız. Asbest ve radon gibi kanser hastalığının önemli risk faktörlerine yönelik haritalandırma yapacağız. Bütün illeri kapsayan aktif bir kanser kayıt sistemi oluşturacağız. Ülke genelindeki Toplum Ruh Sağlığı Merkezi sayısı ve kapasitesini artıracağız. Ülke genelinde psikiyatri yataklarının sayısı artıracağız. Yaşam alanlarına yakın uygun yerlerde çok amaçlı, uygun maliyetli spor tesisi projeleri hayata geçireceğiz. Yerel yönetimlerin yürüyüş ve koşu yolu gibi alanlara ilişkin farkındalığını artıracağız. Kamuya ait spor tesislerinin kullanım ilkelerini belirleyecek ve tamamını vatandaşların kullanımına açacağız.

Spor dostu okul programı geliştireceğiz ve okul spor kulüplerinin kurulmasını teşvik edeceğiz. Beden eğitimi ve spor derslerini daha aktif hale gelmesini sağlayacağız. '1 Milyon Bisikletle Sağlıklı Yaşam' programını başlatacağız."

Beyannamede, kadınların tüm dünyada olduğu gibi ülkede de geçmişten gelen dezavantajlı konumlarının avantaja çeviren birçok düzenlemenin, ilk kez AK Parti hükümetleri döneminde gerçekleştiği kaydedildi.

Beyannamede, AK Parti iktidarları süresince öncelikle kadınlar için pozitif ayrımcılık sağlanmasının anayasal güvenceye kavuşturulduğu belirtilerek, kadın-erkek fırsat eşitliği ilkesinin, Anayasanın özellikle 10. maddesinde yapılan değişikliklerle güçlendirildiği ifade edildi.

Kadınların parlamentoda daha güçlü temsil edildiği aktarılan beyannamede, 2002'de 24 olan parlamentodaki kadın sayısının, 2015 seçimleriyle 98'e yükseldiği, TBMM bünyesinde Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunun kurulmasına öncülük edildiği belirtildi.

Beyannamede, dini inançları yüzünden ayrımcılığa uğrayan, başörtüsü yüzünden eğitim özgürlüğü kısıtlanmış, ayrımcılığa uğramış kadınların eğitim ve çalışma haklarını kullanabilmelerinin mümkün hale getirildiğinin altı çizildi.

Kadınlara ilişkin yapılacak düzenlemelere yer verilen beyannameye göre, kadının bireysel ve toplumsal olarak daha da güçlenmesi için hayata geçirilen politikalar ve başlatılan çalışmalar kararlılıkla uygulanmaya devam edilecek. Kadınların karar alma mekanizmaların

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.