banner2
Öne Çıkanlar haber Urfa karbonmonoksit Balıklıgöl Tomas Wiesner

Bu öğretmenler ne yapıyor böyle
Yunus Emre İMKB İlköğretim Okulu ve Bahçelievler Anaokulundaki atölyelerde verilen eğitime öğretmenler yoğun ilgi göstererek, eğitimin devamını istediler.

Şanlıurfa Milli Eğitim Müdürlüğü AR-GE Birimi tarafından 2010 yılında yürütülen “Drama ile Eğitimde Kalitenin Arttırılması” Projesi kapsamında eğitimi tamamlayan drama lideri adayları tarafından verilen eğitime bütün branşlardan öğretmenler katıldı.

Yaratıcı Dramanın Tanıtımı ve Yaygınlaştırılması eğitim programına katılan öğretmenlere Şanlıurfa Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından “Katılım Belgesi” verildi.

Drama Eğitmenleri Sami SUNER, Zülfü ALIMTERİN, İsmail SÜNGER, Yeliz MELİK, Mustafa GÜMÜŞ, Özgür BÜYÜKÇELİK, Yunus YILDIRIM, Pınar POLAT, Fatih KANLIPİÇAK, Erol BÖZTAŞ, Ömer Faruk KIPIRTI tarafın verilen üç günlük tanıtım programında dramanın eğitim sisteminde yaygın olarak kullanılması amaçlanmıştır.

Şanlıurfa Milli Eğitim Müdürü Ahmet PALA, “Eğitimin kaliteli olması için her zaman çaba göstermek gerektiğini,çağın ihtiyaçlarına cevap veren donanımlara sahip olunması gerektiğini ifade ettikten sonra dramanın eğitim sisteminde yaygınlaştırılması ve tüm öğretmenlerin drama eğitimini alması gerektiğini” söyledi. “Bu konuda da çaba sarf edip bu yönden kendilerini yetiştirenleri tebrik ediyorum,  bu çalışmaların verim getirmesini diliyorum. “ dedi.

Çağdaş Drama Derneği Şanlıurfa Temsilcisi Zülfü ALIMTERİN ise “Özgürce düşünebilen, sorgulayabilen, eleştirel bir bakış açısına ulaşmış, kendi kararlarını kendisi veren bireyler yetiştirmek için aktif öğrenme yöntemlerinden yaratıcı dramanın eğitimde yöntem olarak kullanılmasının olumlu sonuçlar doğuracağını” belirtti.

Programın sonunda katılımcıların çok heyecanlı olduğu gözlerden kaçmazken, eğitimi tamamlayan öğretmenler, eğitimi başarıyla bitirmenin mutluluğunu da herkesle paylaştılar.



Drama Nedir ve Tarihçesi

DRAMA NEDİR?

Drama kavramının tam bir Türkçe karşılığı bulunmadığı ve sözcük olarak Yunanca "dran"dan türetildiği bilinmektedir. Sevda Şener'e göre Megaralıların kullandıkları dran sözcüğü, hareket anlamına gelmektedir. "Drama sözcüğünün hareket bildiren bir sözcükten türemesi mümkündür". Metin And da drama sözcüğünün, eylem anlamını taşıyan, gene Yunanca dromenon'un seyirlik olarak benzetmecisi biçiminde kullanımıdır demektedir. Özdemir Nutku ise dramanın Yunanca'da bir şey yapma ya da yapılan bir şey anlamında kullanıldığını belirtip eklemiştir, "Bu sözcüğün eski Yunanca'daki başka bir anlamı da oynamaktı. Bu açıklamalarda dikkati çeken drama sözcüğünün içinde hep bir eylemi barındırmasıdır.

Dramanın bir çok tanımı yapılmıştır. En kabul gören tanıma göre drama; "Bir sözcüğü, bir kavramı, bir davranışı, bir tümceyi, bir fikri ya da yaşantıyı veya bir olayı, tiyatro tekniklerinden yararlanarak oyun ya da oyunlar geliştirerek canlandırmaktır".

DRAMANIN TARİHÇESİ

Çocuklarla drama ilk kez İngiltere ve Amerika'da başlamış ve gelişmiştir. John Locke'in çocuk zihnini dıştan gelen her türlü etkiye açık bir boş levhaya benzetmesi 19. yüzyılın sonlarından başlayarak değişmiş, yerini çocuk merkezli eğitim kavramına bırakmıştır.

Harriet Finlay-Johnson, Peter Slade, Brian Way Slade, Winifred Word, Viola Spolin, Dorothy Heathcote, John Deweyn, Henry Coldwwey Cook, Frank Cisec, Carl Gross, Betty Jone Wagner, Balton, McCaslin bu alanın gelişmesinde katkıda bulunmuş isimlerdir.

Ülkemizde Ismail Hakkı Baltacıoğlu, Tamer Levent ve Profesör Doktor İnci San drama çalışmalarının geçmesinde ve yaygınlaşmasında öncülük etmiş isimlerdir.  Çağdaş Drama Derneğinin düzenlediği Uluslararası Drama Semineri ve Naci Aslan'ın her yıl Oluşum Tiyatro ve Drama Atölyesi bünyesinde düzenlediği Ulusal Drama Semineri ve Drama Liderleri Buluşması Türkiye drama tarihinde önemli yer tutmaktadır.

NİÇİN DRAMA?

Drama ister bir sanat formu olarak ister bir yöntem olarak ele alınsın insanın tekrar kendisiyle ve sanatla buluşması açısından önemlidir.

Drama insanın kendisiyle olan iletişimini sağlar, insan kendini keşfeder, kendinin farkına varır, kendini daha iyi ifade eder, böylece özgüveni gelişir. Olaylara, olgulara eleştirel bir gözle bakar. Diğer insanlarla etkileşim kurar, işbirliği yapar, paylaşır, sorumluluk duyar, empati kurar, toplulukla çalışma yeteneği, katılımcılığı, toplumsal duyarlılığı artar. Ortak bir ürün ortaya koymanın hazzını yaşar. Yaratıcılığı ve estetik duyguları gelişir. Hayal gücü artar. Günlük sıkıntılardan kurtulup deşarj olur. Drama verileni olduğu gibi kabul etmeyip, araştırmayı ve kendi özgün ürününü ortaya koymayı sağlar. Drama bireyi özgürleştirir, yaşadığı çağın ve yerin farkında olmasına yol açar. Daha demokratik davranışlar geliştirir. Yaşamla sanat arasında köprüler kurar.

DRAMA SÜRECİ

Bir lider önderliğinde yaşanılan drama süreçlerinde gönüllü katılım esastır. Lider yaşanılacak süreçten önce bir program hazırlamış; gözlem yapmış, araştırılmış, amacını belirlemiştir. Fakat bu program katılımcılar tarafından şekillendirilecektir.

Genellikle drama süreci ısınma ile başlar. Burada amaç hem bedensel hem de psikolojik olarak sürece hazırlanmaktır. Çocuk oyunları, sahne jimnastiği, müzik ya da ritm eşliğinde yürüme, koşma, zıplama, çekme, itme, taklit yürüyüşleri, danslar sıkça kullanılan ısınma çalışmalardır. "Isınma çalışmaları bireyin kendi bedenini tümüyle hissedip açması ve grupla kaynaşması amacına yönelik olup aynı zamanda ana temaya konsantre olunabilmesi için yapılan hazırlıktır".

Isınma çalışmalarının ardından rol oynama çalışmaları yer alır. Rol oynama çalışmalarında birey bedenini sesini kısaca kendini keşfeder, doğaçlamalara hazırlanır. Rol oynama çalışmalarında dikkat edilmesi gerek nokta katılımcıların klişelere ve tiplere takılmadan gözlem ve empati yaparak rol oynamalarını sağlamaktır.

Doğaçlama, temelde durumları, olayları rol oynayarak araştırma inceleme yöntemidir. Doğaçlama ile birey çeşitli yollar dener, her şeyi analiz eder. Liderin ya da grubun yarattığı çatışmayı yaşar.

Drama süreci doğaçlamanın ardından rahatlama-soğuma- ile son bulur. Rahatlama  bir anlamda oyunun büyüsünden kurtulup gerçek hayata dönmektir. Oyuna, dışardan bakarak ne yaşadığı sorgulanır, eleştirilir. Bu aynı zamanda oyundaki çatışmanın geriliminden bedensel ve psikolojik olarak kurtulmadır.

Bir drama süreci bazen bir şiiri, bazen bir fotoğrafı, bazen müziği, bir objeyi ya da o gün yağan yağmuru çıkış noktası olabilir. Süreçte katılımcılar birbiriyle kaynaşmalı, birbirlerine güvenmelidirler. Ortam yeniliğe açık ve özgürlükçü olmalıdır.

Drama sürecinde bez parçalarından, artık materyallerden, ritm aletlerinden, maskelerden, boyalardan v.b. malzemelerden sıkça yararlanılır. Her şeye dönüşebilen malzemeler kullanılır.

Drama kesintisiz bir süreçtir. Isınma çalışmaları bitti, şimdi rol oynamaya geçelim diye bir geçişten söz edilemez. Bir drama süreci başlar, yaşanır ve biter.

DUYGUSAL ZEKA   VE DRAMA

Duygusal Zeka, kısaca bireyin kendisi ve çevresi ile iletişimini kapsar. Yani hayatın içindeki ilişkiler ile ilgilidir. Bunu en kolay ve en açıklayıcı şekilde incelemek ve irdelemek, sonunda da farkındalık yaratabilmek ancak drama ile mümkün olabilecektir. Dramanın aşamaları;

* Bireyin kendi ile etkileşimi
* Bireyin bireyle etkileşimi
* Bireyin grupla etkileşimi
* Grupsal yaratım olarak belirtiriz bu aşamalar duygusal zekanın bölümleri olan;
* Özbilinç
* Özyönetim
* Sosyal bilinç
* İlişki yönetimi ile örtüşmektedir.

YARATICI DRAMA VE DUYGUSAL  ZEKA UYGULAMASI

Söz konusu uygulama "Yaratıcı Dramaya Giriş" eğitiminden sonra geliştirilmiştir. Bu eğitim bir sosyal girişimcilik kuruluşu olan Ashoka'da 12 hafta, toplam 48 saatlik 10 katılımcı ile yapılmıştır. Atölyenin liderliğini gençlik ve çocuk oyunları yönetmeni ve yaratıcı drama lideri Hasan Nami GÜNER , atölyenin raportörlüğünü ve asistanlığını yaratıcı drama uzmanı ve çocuk gelişimi- eğitimi öğretmeni Hafize ÇINAR yapmıştır.

Yaratıcı Dramaya Giriş Atölyesinin amacı; Başta Ashoka gönüllü eğitimcileri olmak üzere STK'larda çalışan gönüllüleri yaratıcı drama ile tanıştırmak, yaratıcı dramayı bir yöntem olarak kendi alanlarında nasıl kullanabilecekleri sorusunu sordurmaktı. Nitekim ben bu atölyenin sonunda yaratıcı dramayı duygusal zeka çalışmalarımda nasıl kullanabilirim sorusundan yola çıkarak atölye liderleri ile birlikte planlayıp uyguladığımız drama – duygusal zeka atölyesini geliştirdim.

Bu atölye, 3 saatten oluşan 4 oturum (özbilinç, özyönetim, sosyal bilinç ve ilişki yönetimi) olarak düşünüldü. Her oturum, ana temalara uygun tanışma oyunları ile başlatıldı.

Özbilinç bölümünde; Duygu yürüyüşleri, Duygu heykelleri, Duygu makineleri, Maske çalışması, "Ben.....yım, ben ......değilim, ben ......olmak isterdim" temrini uygulandı.

Özyönetim bölümünde; Öfkenin kısa filmi, Fotoğraf çalışması, Mini – Mono Tiyatro uygulandı.

Sosyal Bilinç bölümünde; "Üç sözcük" adlı çalışma, Ses beden çalışması, Mıknatıs temrini, Güven çalışması, Ayna temrini, "Büyülü sandık" adlı çalışma, "Dört duygu – dört fotoğraf" adlı çalışma uygulandı.

İlişki Yönetimi bölümünde; "Şefin yaptığını yap", Grupsal yaratım çalışması, forum tiyatro uygulandı.

Her bölüm bir rahatlama çalışması ile sonlandırıldı. Çalışma sonrası değerlendirme çalışmaları duygu gazetesi olarak yapıldı.

Çalışmanın içeriği, 24-26 Haziran 2005 günleri Ankara Ekin Tiyatrosunda Oluşum Drama Enstitüsünce düzenlenen Türkiye 7. Drama Liderleri Buluşması ve Ulusal Drama Semineri nde "DRAMA  YÖNTEMİ İLE  DUYGUSAL ZEKA ATÖLYESİ" başlığı ile bildiri olarak sunulmuştur.

Bu yapılan çalışmadan amacımız, katılımcılara günümüzde giderek daha önemli hale gelen sosyal ve duygusal  becerilerin gelişmesinde yaratıcı drama yardımı ile yüksek farkındalık kazandırmak; duygu ve sosyal ilişki temelli sorunlara çözüm getiren bakış açıları konusunda paylaşımlarda bulunmaktır.

Çalışma sonucunda varılan noktada dramanın;

* Kendimizle yüzleşmemizi, duygu ve düşüncelerimizle karşılaşarak onları anlaşılır, çözülebilir hale getirmemizi sağladığı,
* Böylece karşımızdaki kişiyi anlamak ve onun tarafından anlaşılmak için içimizde kapılar açtığı,
* Duygularımızın ne kadar farkındayız? Duygularımız mı bizi, biz mi duygularımızı yönetiyoruz? Peki insanlarla ilişkilerimizi kim yönetiyor? Gibi sorulara daha rahat cevaplar bulabilmemizi,
* Kendimize ve karşımızdaki kişiye bir ayna tutabilmemizi sağladığı görülmüştür.

KAYNAKÇA:

And, M.. (1974). Oyun ve Bügü. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
Çınar, H. ( 2002 ) Sokakta Dramatik Etkinlikler. Tezsiz Yüksel Lisans Projesi, Ankara
Goleman, Daniel, Boyatzis, Richard, McKee, Annie. (2003) Yeni Liderler. İstanbul: Varlık Yayınları.
Goleman, Daniel. (1996). Duygusal Zeka Neden IQ'dan Daha Önemlidir? İstanbul: Varlık Yayınları.
Nutku, Ö. (1983). Dram Sanatı. İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Yayınları.
San, İ. (1991). Eğitimde Yaratıcı Drama. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, Cilt 23, Sayı 2, 573-582.
Şener, S. (1982). Dünden Bugüne Tiyatro Düşüncesi. Ankara: Adam Yayıncılık.

Ayrıntılı bilgi için ;

http://www.turkceciler.com/drama_egitimi/drama_nedir.html

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.