banner2

Kardeşlik deyince herkes bir şeyler söyler ve yazar, öğüt verir. Ama uygulamaya gelince kardeşinin elinden tutman gerekirken elinle itiyorsun bir kenara, kardeşlik nedir? Sorusunun muhatabı olmamız lazım ve kardeşlerimizin dertlerini, acılarını, sıkıntılarını paylaşarak onlara kardeşliğimizi ispatlayabiliriz. Yoksa kuru kuruya söylemlerle olmaz iş icraatla hâsıl olur. Sevinci olanla herkes ortak olmaya çalışır. Sevincine alkış tutmak ister. Hatta şiddetlice öyle ki işitsin, duysun beni, mutlu olan insan; belki beni de ihya eder. Bu mu bizim samimiyetimiz, kardeşlik anlayışımız, onlarla olan ilişkimiz sadece yolun üstün de oldukları zaman mı, ya yolun altına düştüklerinde bizim yinede onların yanında olmamız gerekmez mi. "dünyanın öbür ucunda bir Müslüman’ın burada acısını hissetmeyen Müslüman kâmil Müslüman değildir." diyen bir peygamber(sav)min ümmetiyiz. Ama ümmetçilik adına yaptığımız bir eylem yok sadece sözde kalıyor her şey; ve yine," yapmayacağınız şeyleri niye söylüyorsunuz." diyen rabbimiz son derce rahatsızlığını bildirerek, bu konuda nefretinin artığını söylerken bizler nasıl rahat olabiliriz.

İşte tam bu noktadan dönüş yapmamız lazım, kardeşlerimizle olan ilişkilerimize çeki düzen vermeli düzensiz olan düzenimize bir denge getirmeliyiz. Din kardeşliği söylemini, söylemlerimizin de ötesine götürüp uygulamaya geçirmeliyiz. Bizim yediklerimizi, içtiklerimizi, istifade ettiğimiz tüm nimetleri bir kısmını gücümüz nispetinde onlarla paylaşarak din kardeşliğine dâhil olalım, kardeşliğimizin pekişmesi için bir çivide biz çakalım. başta bu işin öncüleri olan alimler, bilginler, yazarlar, müslüman zenginler ön ayak olmalılar arka ayakta kalıp sözleriyle yalnız bir şeyler yaptıklarını zannetmesinler, çünkü yapabilirken yapamadığından, verebilirken veremediğinden ve söyleyebilirken söyleyemediklerimizden hesaba çekileceğimizi bir kez daha akıllarına getirip tefekküre dalsınlar.
bizler her zaman kardeşlerimizin yanındayız demek yerine,yanına gidip arasına katılıp; sizlerden hiç bir zaman ayrılmayacağız demeliyiz.siz bizim için imtihansınız, tatlı acımızsınız,,derdinizle dertleniyoruz.kardeşlik türküsünü sadece dinlemek yerine hem söyleyelim hem de dinleyelim ve dinletelim.işte o zaman mü’min olabiliriz. Çünkü "mü’minler kardeştir." sahi siz kimsiniz?

Not: adım Ali Taran;1977 Elazığ Alcakaya İlçesi Çataklı Köyü doğumluyum. İlköğrenimi köyde yaptıktan sonra Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde ortaokula kaydolmuşken, imam hatibin ilk olarak Ergani’de kurulduğu haberini aldım ve 1987 de imam hatibe kaydoldum. ilk olarak lise 1 de iken şiir yazmaya başladım. Lise 2, de daha da geliştirerek çoğaltım şiirlerimi, o sıra okula ara vermek zorunda kaldım. Tekrar gelip okula devem ettim en son dönemi de Elazığ’ın maden imama hatip lisesinde okuyarak 1996 da mezun oldum. 1997’nin sonunda daha önce girdiğim imamlık imtihanını kazanarak göreve başladım. İlk görev yerim Elazığ’ın Arıcak ilçesi Kambertepe köyündeydi 3 yıl orda kaldıktan sonra Elazığ Alacakaya ilçesi Sularbaşı köyünde görev yapmaktayım. Şiirlerimi yazmaya devam ediyorum, evli ve iki çocuk babasıyım.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.