banner2
Öne Çıkanlar Urfa Urfa Haber Gaziantep Haliliye Belediyesi Akçakale

Zihni Çakır, Ergenekon'un 1 numarasını açıkladı


Daha önceden dillendirenler olsa da Türkiye Ergenekon'un varlığını ilk kez onun kitaplarından öğrendi. Ergenekon operasyonları henüz başlamamışken Ergenekon yapılanmasını yazdığı kitaplarla deşifre eden Zihni Çakır hafta başında Ergenekon davasında mahkeme heyetinin daveti üzerine tanık olarak dinlendi.

Ergenekon'un kitabını yazan adamla söz konusu davaların bundan sonraki seyrini, yapılması gerekenleri ve en önemlisi de mahkemede tarif ettiği 1 numarayı konuştuk.

Ergenekon davasında neden ifade vermeye çağrıldınız?

Hem Ergenekon soruşturma sürecinde ifade veren ilk tanıklardan biri olmam hem de bu yönde geçmişte kaleme aldığım kitaplar nedeniyle tekrar ifadeye çağrıldım sanırım. Davanın şu andaki seyri de, mahkeme heyetinde tanık olarak dinlenmemi gerektirecek bir kanaat oluşturmuş olmalı ki tanık olarak davette bulunuldu.



Size yöneltilen tüm sorulara cevap verdiniz mi?

Tanık beyanlarım sırasında gerek mahkeme heyetinin sorularına gerekse sanıkların çapraz sorularına bütün bildiklerimle ama hukuken sıkıntı yaratacak bir sorumluluk altına girmemeye özen göstererek cevap vermeye çalıştım.

SANIK VE SANIK VEKİLLERİ ACINACAK HALDEYDİ!

Mahkemede sizi en çok şaşırtan ne oldu?

Beni en çok şaşırtan, duruşma boyunca hem sanıkların hem de sanık vekillerinin acınası haliydi. Öyle ki sanıkların ve vekillerinin hemen hepsi kendilerine iddia makamı ve tanık beyanlarıyla isnat edilen suçlamaları çürütecek ve kendilerini kurtaracak savunmalarında somut bilgi ortaya koyamaz hale gelmişler.

Hiç mi somut belge yoktu?

Örneğin benim beyanlarım sırasında sanıkların sorularına geçildiğinde ne Doğu Perinçek ne Veli Küçük ne de Muzaffer Tekin somut bir belge ortaya koyamadılar.

İlk ifadenizdeki söylediklerinizden bahsediyorsunuz sanırım...




Evet. İddia makamının benim soruşturmadaki tanık beyanlarım ve operasyonlarda ele geçirilen bilgi ve belgelerle hukuki yoldan elde edilen tape dökümlerindeki örtüşmeden yola çıkarak isnat ettiği suçlamaları çürütecek hiçbir somut verileri yoktu.

Somut veri yoksa kendilerini nasıl ve neye dayanarak savunuyorlardı?

Yazım hatalarından medet umuyorlar. Düşünün bir yazım hatası olarak NATO yerine NOTA yazılmasının bile altında bir olgu arama telaşındaydılar.

İfadenizdeki olguları nasıl ve neyle çürütmeye çalıştılar?

- Sabah saat 09.00 civarında başlayıp akşamın 18.30’a kadar süren duruşmada sanıkların tümü, ifadelerim arasında bir çelişki bulabilme çabasının dışına çıkamadı. Daha da komiği, yönelttikleri sorulara karşı aldıkları cevaplardan tatmin olmayan ve agresifleşen ve devamında saldırganlaşan sanıklar ve vekilleri neredeyse duruşma boyunca kitaplarımın Google'dan toplama olduğu imasında bulundu.

Diğer taraftan kendilerinin ve avukatlarının ve hatta ülkenin en ‘iyi’ gazetecilerinin bile ulaşamadığı belge ve bilgilere nasıl ulaştığımın peşine düştüler. Yani bu belge bu bilgi sahte, gerçek dışı, uydurma diye savunma yapamayanlar, belge ve bilgileri kimden temin ettiğimin ve haber kaynaklarımın peşine düştü. Hatta sanıklardan birinin söz almadan, “Bu yalancı adamın kitaplarından yola çıkıp bir sürü insanı yıllardır tutukladınız” sözlerini işittiğimde sanıkların düştüğü psikolojinin hiç de iç açıcı olmadığına kanaat getirdim.

Yani tutuklamalardan sizi sorumlu tutuyorlar...

Evet. Ergenekon adıyla devam eden soruşturma davanın seyri noktasında şahsımın özellikle sanıklar ve sanık vekilleri tarafından sorumlu tutulmasının altında yatan neden, henüz Ergenekon adıyla bir soruşturma başlamadan 6-7 ay evvel benim Ergenekon’un Çöküşü isimli kitabı piyasaya çıkarmış olmamdır.

Yani kitabınızla tutuklamalar arasında direk bağ kuruyorlar...

Kendi akıllarınca buradan bir bağlantı kurarak, yine kendilerinin öne sürdüğü ‘Ergenekon soruşturma ve davasının bir kurgu olduğu’ tezini güçlendirmeye çalışıyorlar. Oysa ben müteakip kereler bu yönde açıklamalarda bulundum. Kitaplarımda da bu ayrıntılara yer verdim.

Ergenekon diye bir örgütün varlığı resmi olarak açıklanmamışken ve hatta hiç bir operasyon yapılmadığı halde bu örgütün varlığını nerden biliyordunuz? Hatta kitabınıza dahi ismini vermişsiniz...

Ergenekon adı benden çok önceleri de ifade edildi. Ama işte onlardan biri olan Can Dündar, davadaki tanık beyanlarında kendisinin bildiği Ergenekon’un yargılaması yapılan davanın sanıkları ile ilişkisi olmayan bir yapı olduğumu ifade etti.

Oysa ben hem soruşturmaya Ergenekon adı verilmeden önce kaleme aldığım kitapta gerekse sonrasındaki kitaplarımda bugün soruşturma ve dava konusu yapılanmanın bütün detaylarını ve sanıkların isnat edilen kimi eylemlerini somut bilgi ve belgelere dayandırarak anlattım. Zannediyorum sanıkların hemen hepsinin hedef tahtasına koymasını, hemen her duruşmada hakaret ve küfürlerle ismimi zikretmesinin altında yatan gerekçe de bu.

İfadeniz sonrasında 1 numara ile ilgili tarifiniz medyaya yansıdı. Kim bu 1 numara?

Duruşma sırasında en çok üzerinde durulan konulardan biri de benim 1 Numara tarifim. Soruşturma safhasındaki ifademde de çok net bir şekilde belirttiğim gibi, benim orada tarifini verdiğim 1 Numara lokal bir yapının lideri olabilir. Zira ben kitaplarımda ve bu yöndeki tüm beyanlarımda Ergenekon’un birçok paramiliter örgütlenmenin piramitsel oluşumundaki tepe nokta olduğunu dile getirdim. İşte Türkeli ya da Vatansever Kuvvetler ve benzer bazı Derneklerin meydana getirdiği bir yapılanmanın 1 Numarası’nın da orada tarifini verdiğim kişi olduğunu söyledim.

Yine heyete, Ergenekon’un NATO konsepti çerçevesinde oluşturulan bir GLADİO örgütlenmesi olması durumunda benim tarifimdeki 1 Numara’nın bu ana yapının 1 numarası olamayacağını ifade ettim. NATO konseptindeki GLADİO’nun hiyerarşik yapısının ve görev tanımlarının yine bu merkezden birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de koşullara göre belirlendiğini, bu çerçevede de Türkiye’deki yapının 1 Numarasının daima bugünkü adıyla Özel Kuvvetler Komutanlığından da sorumlu olan Genelkurmay 2. Başkanı olması gerektiğini ifade ettim. Mahkeme heyeti de o dönem bu pozisyonda kim vardı dediğinde ‘Çevik Bir’ cevabını verdim.

MEVCUT YARGILAMALARLA ERGENEKON BİTİRİLEMEZ

Yaşanan son gelişmelerin ardından Ergenekon davası sizce nasıl seyreder, bundan sonra ne olur?

Bundan sonra ne olabilir’e gelince. Az önce de ifade ettiğim gibi eğer yargılamaya konu Ergenekon yapılanması gerçekten bir paralel devlet yapılanması yani Gladio örgütlenmesiyse, mevcut haliyle böyle bir yapının tasfiye ve lağvedilmesi söz konusu bile olamaz. Yani Ergenekon davasının sanığı ve kendilerine bile bir faydası olamayacak hale gelen bazı emekli askerlerle marjinal siyasi hareket başkanları ve 3-5 gazeteciyle Gladio diye bir örgüt teşekkül ettirilemez bence.

MEDYA SİYASET VE YARGI AYAĞI DEŞİFRE OLMALI

Ne yapılmalı?

Bunun çok güçlü bir medya, yüksek yargı ve etkin siyaset kanadı da deşifre olmalı. Yoksa az önce de dediğim gibi marjinal siyasi bir örgütün birkaç etkili ismini bu sürecin neresine koyarsanız koyun karşılık bulamazsınız. Şunun için söylüyorum, Gladio tarzı örgütlenmeler, ayakta kalabilmek varlıklarını devam ettirebilmek açısından çok güçlü siyasi oluşumlara sızmak zorundadır.

Birtakım hukuk dışı eylemlerinden ve karanlık operasyonlarından sonra karşılaşabilecekleri yargısal süreçleri önceden bertaraf edebilecek yüksek yargı üyelerine ihtiyaç duyarlar. Amaçlarına ulaşabilmek ve gayri hukuki uygulamalarına toplumsal destek sağlayıp meşruiyet boyutunu kamuoyunda oluşturabilmek için güçlü bir medya ayağı oluşturmak durumundadır.

Ve sermaye ayağı...

Evet. Dünyanın her yerinde olduğu gibi faaliyetlerini devam ettirebilmek için büyük sermaye sahipleri ile işbirliği ve güç birliği yapmak durumundadır.

Liderinin bile ordu mensubu şeklinde tanımlandığı bir yapıda asker ayağını hatırlatmaya gerek yok sanırım. Şimdi Ergenekonda tüm bunların karşılığını bulabiliyor muyuz? Bence asker hariç hayır. Poyrazköy, Balyoz ve benzeri davaları Ergenekonla birleştirdiğinizde bu yöndeki eksikliğin tamamlanmış olabileceğini söyleyebiliriz.

SERMAYE VE MEDYA AYAĞINA YÖNELİK YENİ OPERASYONLAR OLABİLİR

Ergenekon ve Balyoz gibi davalarda yeni dalgalar yaşanır mı sizce?

Eğer bu süreç kendi mecrasında ilerler ve siyaset kurumu soruşturma savcı ve hakimlerinin görev bilincinde zafiyete sebep olacak kimi yasal düzenlemeler ve göndermeler yoluyla müdahalede bulunmazsa, Ergenekon denilen yapılanmanın eksik ayaklarını tamamlamaya yönelik ciddi operasyonların gelebileceği kanaatindeyim.
Röportaj: AHMET MEMİŞ / ROTAHABER

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.