banner2
Öne Çıkanlar urfahaber Yayladağıspor Rasmus Hoejlund Rogers Kassım Mato futbolcu Mateus Cardoso Lemos Martins

Diyarbakır'da, 6-7 Ekim 2014'te Kobani bahanesiyle gerçekleştirilen olaylarda Yasin Börü, Hüseyin Dakak, Riyat Güneş ve Hasan Gökgöz'ün şehit edilmesine ilişkin 17'si tutuklu 34 sanığın yargılandığı davanın üçüncü duruşması, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.

Yaşanan vahşeti ve mahkemede gelinen aşamayı İlke Haber Ajansı’na (İLKHA) değerlendiren Kanal A moderatörü Mehmet Toprak, adaletin yerine getirilmesi ve suçluların cezalandırılması için herkesin elinden geleni yapması gerektiğini söyleyerek medyaya bu konuda büyük görevlerin düştüğüne dikkat çekti.

Yasin Börü ve arkadaşlarının davasının hayati bir dava olduğunu söyleyen Toprak, yaşanan vahşetin sol, seküler kesimden birinin başına gelmesi halinde Türkiye’de, dünyada taş üstünde taş bırakılmayacak kadar büyütüleceğini söyledi.

“Demirtaş’la birlikte devlet yetkileri de hesap vermeli”

“Bu toprakların şahit olmadığı, tarihin görmediği, vahşetin kurbanı olan bu çocuklar, diri iken sahip çıkamadık.” diyen Toprak,  “155’i defalarca aranmasına rağmen maalesef polis müdahale etmedi. Müdahale etmeme gerekçesi de çok komik. ‘Zırhlı araç yoktu gönderemedik. Gönderseydik polisler şehit olabilirdi.’ Şehit olacaksın kardeşim! Polis de, asker de vatandaşını korumak için şehit olacak. Vatandaşını, hele ki o çocukları kurban ediyorsan belindeki silahı bırak mesleği terk et. Biz sürekli PKK’yi, Selahattin Demirtaş’ı, Zübeyde Zümrüt’ü konuşuyoruz. Bu davaya onları bu vahşilerle baş başa bırakan, başta vali olmak üzere, emniyet müdürü ve o 155’e bakan polisler bu davaya dâhil edilip, onlardan da hesap sorulmalıdır.” dedi.

“Bu mahkemede cinayetin, katliamın tuttuğu saatten bugüne kadar hep yanlışlarla gidilmiş”

Olaylarda yaralı kurtulan Yusuf Er’in, vahşetten kurtulan tek şahit olduğuna dikkat çeken Toprak,  “Allah, aslında onu bize bağışladı, olayı anlatması için. Kendisi iki defa, Şehit Hasan üç defa aramasına rağmen geri dönüş yapılmıyor. Vahşet, katliam bittikten 4 saat sonra polis olay yerine geliyor. Burası çok ilginç, 54-56 gün sonra savcı dava açıyor. Mahkeme, duruşmalar, tutuklu sanıklar serbest bırakılıyor. Sanıklardan iki tane tanık diğer sanıkların aleyhine şahitlik yapıyor. Bu iki tanık, tanıklığından sonra aleyhine şahitlik yaptığı sanıklarla birlikte aynı koğuşa konuluyor. Ve aynı koğuşa konulan o iki tanık, sonraki duruşmada işkence altında ifade verdik diye verdikleri ifadeden vazgeçiyorlar. Her şey de bir garabet var. Bu mahkemede, bu duruşmada cinayetin, katliamın tuttuğu saatten bugüne kadar hep yanlışlarla gidilmiş.” şeklinde konuştu.

“Demirtaş ve Zübeyde Zümrüt olaya dâhil edilmelidir asıl failler ortaya konulmalıdır”

Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın  bu olaya dâhil olmak zorunda olduğunu kaydeden Toprak, “Bu olaya taraf olarak dâhil olmak zorunda. Çok ciddi bir katliam var, çok ciddi bir yanlışlık var.  Bu ayak takımı ile uğraşmaktan ziyade, 6-8 Ekim Kobane çağrısı yapan başta Selahattin Demirtaş ve Zübeyde Zümrüt olaya dâhil edilmelidir.  Asıl failler ortay konulmalıdır.”ifadelerini kullandı.

“Yüzleştirme anı benim için çok zor bir andı”

Yusuf Er’i takdir ettiğini dile getiren Toprak, “Bu kadar katliam, vahşetten sonra kalkıp mahkemede o ifadeyi verebilecek sabır, cesaret, metaneti gördüğümde ben kendimden utandım. Hâkimin dönüp şu sanıklardan hiçbirini tanıyor musun deyip, yüzleştirme anı benim için çok zor bir andı. Dayanılmaz bir andı, yani sizi, arkadaşlarınızı vahşice katleden, size birçok bıçak darbesiyle ölümün eşiğine getiren insanlarla yüzleşmek… O an benim için çok dramatik bir andı.” diye konuştu.

Bu bir anne yüreğinin kaldırabileceği bir acı değil

Toprak sözlerini şöyle sürdürdü: “Ayrıca Yasin Börü’nün annesinin ‘Ben burada sanık annelerine sesleniyorum. 16 yaşındaki bir çocuk nasıl bir suç işlemiş olmalı ki, sadece bacağındaki benden tanınacak bir vahşetin kurbanı olabilir.’ sözleri beni çok etkiledi. Bu, bir anne yüreğinin kaldırabileceği bir acı değil, çok zor bir acıdır.”

“Medyada olanların kamuoyu oluşturma, bu olayın üzerine gitme konusunda mesuliyetleri var”

 Yasin ve Arkadaşlarına diri iken sahip çıkamadıklarını belirten Toprak, “Bugün onlara adalet gibi hayati, insani bir borcumuz var. Yasin ve Arkadaşları için adaletin, suçluların cezasını çekmesi için elimizden geleni yapmalıyız. Özellikle medyada olanların kamuoyu oluşturma, bu olayın üzerine gitme konusunda mesuliyetleri var. Sonuna kadar bu olayın takipçileri olmaları lazımdır. Şahsen son nefesime kadar sadece bu ayak takımı çetelerin değil, asıl failler olan Selahattin Demirtaş ve Zübeyde Zümrüt’ün de bu davaya müdahil olarak, Yasin ve arkadaşlarının katileri, azmettiricilerin cezalarını alana kadar bu davanın takipçisi olacağım.” şeklinde konuştu. (Zeki Aras, Sezer Özer- İLKHA)

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.