banner2
Öne Çıkanlar ABD Emir Preldzic 4 Milot Rashica Milot Rashica Galatasaray Ömer Uzun

TİGEM arazilerine sıkışmış yitik hayatlar

Osmanlı döneminde yerleşim yeri olduğu söylenen ve daha sonra TİGEM tarafından etrafı kuşatılan ve geçimlerini hayvancılıkla sağlayan otuza yakın köy... Bu köylerde elektrik yok, su yok, yeni bir ev yapmak yasak, okulları yok uzaktaki okula giden yollar bozuk... Ve en acısı dedelerinin mezarlarının bile olduğu köylerinde işgalci muamelesine maruz kalmaları. Ceylanpınar ile Viranşehir ilçelerinin tam ortasında araçların bile zor ulaştığı köylüler, sorunlarını İlke Haber Ajansı'na anlattı.

"Ramazan ayının o sıcağında su bulamadım ve oturup ağladım"

Çektikleri sıkıntıları anlatan Hüseyin Ateşli, "Ramazan ayı idi köyümüz TİGEM arazileri arasında olduğu için su sorunumuz için kaymakama gittik. Kaymakam bizimle görüşmedi, sekreteri bizi köy hizmetler birliğine havale etti. Köy Hizmetleri Birliği de TİGEM arazisinde olduğumuzu öne sürüp hizmet götüremeyeceklerini söyledi. Sonra su almaya çalışırken güvenlik bizi yakaladı kimliklerimizi aldı ve TİGEM bizi mahkemeye vereceğini söyledi. Şimdi soruyorum TİGEM Türkiye Cumhuriyetine ait değil mi? Ramazan ayının o sıcağında ağlayasım geldi ve oturup ağladım." diyerek çaresizliğini anlattı.

"Bizi işgalci gibi görüyorlar"

Yetkililerin kendilerini işgalci gibi gördüklerini belirten Ateşli, " TİGEM memuru veya güvenliğine  gittiğimizde bize 'kardeşim sizin derdiniz ne, bizi niye işgal ediyorsunuz?’ diyorlar. Adam bana öyle bir tavır koyuyor ki, sanki ben onun düşmanı gibiyim, böyle bir devlet memuru olur mu?" dedi.


"Kışın yollar bozuk olduğu için okul servisi gelmiyor"

Çocuklarının okul sorununa da değinen Ateşli, “Çocuklarımız 8 kilometre uzaklıktaki köye servis aracıyla gidiyor. Kışın yağmurlar yağdı mı, 10 gün yollar kapalı olduğu için çocuklarımız okula gidemiyor. Bu yüzden çocuklarımız devamsızlıktan dolayı ders ya sınıfta kalır ya da kalitesiz bir eğitim olur. Kaliteli bir eğitim olmaz ki şimdi çocuk bir gün gitse 10 gün gitmese ne eğitim alabilir ki?" diye konuştu.

"Hani söz milletindi"

Kendilerinin TİGEM arazilerinden göçmeleri için her türlü baskıya maruz kaldıklarını ifade eden Ateşli, "Benim rahmetli babamın ve dedemin mezarlıkları hepsi buradadır. Şimdi deniliyor ki 'sizi buradan çıkaracağız' peki sen çıkarıyorsun da gelip bana sordun mu acaba ben razı mıyım, değil miyim? 'Yok devlet politikasıdır. İlla çıkacaksın' diyorlar. Hani söz milletindi, egemenlik milletindi, bu nasıl bir egemenliktir, ben bunu anlamıyorum. Eğer gerçekten iyi niyetin varsa gel benimle görüş, derdimi anla, ondan sonra çare veya bir proje anlat o zaman olur." ifadelerini kullandı.

"Özal Döneminde okul yapılacaktı bırakmadılar"

Şu yaşadıkları köylerinin Ankara'daki kayıtlarda Erikli Pınar köyü olarak geçtiğini Turgut Özal döneminde köylerine okul yapımına izin verilmediğini söyledi. Ateşli, " Köyümüzün Osmanlı zamanından beri kaydı vardır, daha sonra TİGEM burayı göçer olarak gösterdi. Rahmetli babam anlatıyordu: 'Turgut Özal döneminde buraya okul geldi buradaki okulun temelini belirlediler. Ondan sonra baktım burada okul olmaz dediler ve okulu başka yöne yönlendirdiler.' dedi. TİGEM bizi göçer olarak gösteriyor. Biz hiçbir zaman göçmedik, babalarımız anlattığına göre TİGEM'den önce biz buradayız." diye konuştu.

"Yetkililer bizim sorunumuzdan çok TİGEM'in sorunlarını çözmeye çalışıyor"

Şanlıurfa Valisinin kendi durumlarıyla ilgili bir toplantı yaptığını aslında toplantının amacının kendi sorunlarından daha çok TİGEM'in sorununu çözmeye çalıştıklarını söyleyen Ateşli " Bazı aileler çekilen kura sonucu belirlenmiş bir alana yerleştirilecek ama kurada ismi çıkmayanlar ne olacak? 670 aile şimdi? 670 aileden diyelim ki; 1 aileye çıkmış 4 aileye  çıkmamış geriye kalanlar ne olacak? Diyelim ki hepsini bir yere yerleştirdiler o zaman yeni yapılan alanda hayvancılık yapılabilir mi? Yani bu şekilde desteklenmesi gereken hayvancılık maalesef ölecek. Bunu anlamakta zorlanıyoruz." diye konuştu.

Yol kapalı okula gidemediği için ceza aldı

Köy yollarının bozuk olmasından dolayı okula gidemediğini söyleyen Ahmet Ateşli ise okul müdürü tarafından uzaklaştırma cezası aldığını ifade etti. Ateşli, "Ben birinci dönem çok devamsızlık yaptım. Kar yağdı 20 gün okula gidemedim, bana uyarı cezası geldi. Sonra 7 gün okuldan uzaklaştırma aldım. Servis gelmediği için müdüre gittiğimizde müdür bize 'servisçilere gitmemeleri için ben söyledim, yağmur oluyor maazallah servis devrilir.' Dedi. Servisi göndermeyenler onlar, uzaklaştırma cezası verenler yine onlar." diye tepki gösterdi.

" Bizi bilinçli olarak göçer gösteriyorlar"

Yaşadıkları köylerinin Osmanlı zamanında kalma yerleşim yeri olduğunu köylerinin etrafındaki arazilerin de dedeleri tarafından kullanıldığını ifade eden Halil Ateşli de  "Dayımın anlattığına göre çiftlik (TİGEM) Gümüşsu tarafına gelmiş. Biz o arazileri sürüyorduk, sonra TİGEM buralara gelerek milletin etrafını sardı. O zaman onlar araziyi öküzlerle sürüyordu. Çiftlik geldi o zaman elinde evrak vardı. Dedi: “Şurayı imzala” imzaladıktan sonra elimden bulunan ne kadar arazi varsa aldılar ve sürmeye başladılar. Ve bizi o günden bu güne göçer diye tanıtmaya başladılar. Aslında bizimki koçerlik değil. Osmanlı döneminden kalmış eski yerleşim köyleridir. Ama bilinçli olarak bizi göçer gösteriyorlar." dedi.


"Yeni ev yapmak yasak olduğu için hepimiz bir evde yaşıyoruz"

TİGEM arazilerinde bulundukları için yeni ev yapmanın yasak olduğunu resmiyette birçok ailenin tek hanede göründüğünü o hanedeki bir kişinin sigortalı olması durumunda diğerlerinin de sosyal haklardan mahrum kaldığını ifade eden Ateşli, "Yani bizim sıkıntımız derdimiz şu. Köyde 25 hane var ama resmiyette 10 hane olarak görünüyor. Devlet hepimizi bir arada gösteriyor. Şimdi bunların içerisinde biri bir mütahitin yanında sigortalı bir işte çalışıyorsa yanında ne kadar kişi varsa devletten yararlanamıyor. Biz arada kalıyoruz, gidiyoruz. Derdimizi anlatıyoruz, dinleyen yok çare bulan yok."dedi.

Elektriksiz köylüler, güneş paneli ile kendi enerjilerini üretiyor

Köylerindeki mahrumiyeti dile getiren köy sakinlerinden Eyüp Çakmak, “Köyümüze elektrik getirmek için çok uğraştık ama olmadı. Seçim zamanlarında birçok partiden gelerek; ‘Size elektrik vereceğiz.’ dediler, ama maalesef bir türlü köyümüze elektrik verilmedi. En son baktık ki olmadı kendimiz bir çare bulduk. Bu güneş enerjisiyle çalışan makineyi aldık.” diye konuştu.


“Hayvanların su içtiği yerden su içmek zorunda kalıyoruz”

40 yıldır köyde yaşadığını ifade eden Mehmet Ç, “Biz bu devletin vatandaşı değil miyiz? Devlet neden bizi görmüyor. Bari bizi televizyonda görsün. Biz hayvanların su içtiği yerde su içmek zorunda kalıyoruz. Elektriğimiz yok! Bakın biz Suriyelilerden daha perişanız. Bari onlara çadır kentte yer verilmiş. Bu sıkıntılarımızın giderilmesi için şikâyette gidiyoruz, ‘tamam’ diyorlar, ‘olacak’ diyorlar, ama sonrasında bir şey yok. Yetkililer bizi görsün artık.” diyerek tepki gösterdi.


"O arazide bulunan evlere köy statüsü verilmelidir"

TİGEM arazilerinde bulunan Göçerlerin Ceylanpınar’ın kuruluşundan beri orada ikamet ettiğini ifade eden Ceylanpınar Sanayici İş Adamları Derneği (CESİAD) Başkanı Mehmet Yılmaz, “Elektriksiz, susuz, okul ve iletişimsiz arazilerde yaşam mücadelesi veriyorlar. Sağlık hizmetleri için şehir merkezine gelerek tedavi oluyorlar. Devlet bir an önce Koçer köylerin elektrik, su, okul ihtiyaçlarını karşılamalıdır. Orda bulunan insanlar güvenlik ekiplerin cezalarına maruz kaldığı için hayvanlarını otlatamıyor. Bu yerleşim yerlerinde bulunan öğrenciler, taşıma sistemiyle eğitimlerine devam ediyorlar. Devlet bir an önce bu insanların yerleşim, elektrik, su, yol ihtiyaçlarını da karşılamalıdır. O arazide bulunan evlere köy statüsü verilmelidir." şeklinde konuştu.



Konuyla ilgili görüşmeye çalıştığımız TİGEM yetkilileri ve Ceylanpınar Kaymakamlığı, durumla ilgili konuşmadılar. (Osman Gülebak- Mustafa Kaynak-İLKHA)

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.