Akit Gazetesi köşe yazarı Serdar Arsevene konuşan Suruçlu öğretmen, JİTEMin nasıl çalıştığını bir anısıyla anlatıyor. İşte Serdar Arsevenin JİTEM sizden görev bekler!.. başlıklı yazısı;
Şu anda bir Şubenin Alperen Ocakları Başkanı....
Yolu Jiteme düşmüş...
Dinleyelim:
Üniversitede Nizam-ı Alem Ocakları Eğitim Fakültesi Sorumlusu idim. Mezun olduktan sonra, Şanlıurfa Halfeti Lisesine öğretmen olarak atandım.
Bir gün...
Milli Eğitim Müdürü beni yanına çağırttı.
Gittim...
Dedi ki;
Jitem tam karşıda...
Git, filanca seni bekliyor!..
Oraya da gittim:
Söylenen şahsın yanında bir ekip vardı.
Bir başladılar; vatan, millet, Sakarya!..
Beni araştırmış;
Ne kadar vatansever bir insan olduğumu öğrenmişler.
Vatan böyle zor zamanlarda benim gibi vatan evlatlarından fedakarlık beklermiş...
Ne yapmamı istiyorsunuz? diye sordum...
Ev arkadaşımın Örgüt mensubu olduğundan bahsettiler.
Şaşkınlığıma aldırmadan devam ettiler:
Şu, şu, şu öğretmenler de o örgütten!.. Bunlar zaman zaman toplanıyorlar... Sen o toplantıları takip edecek ve bize düzenli olarak rapor vereceksin!..
Hemen itiraz ettim:
Ev arkadaşımın bahsettiğiniz oluşumla alakası yoktur. Kendi halinde yaşayan bir insandır. Namazlı, abdestlidir... Dindar bir insandır ve herhangi bir bağlantısı yoktur!...
Ben böyle deyince suratları değişti...
Biri azarlar gibi, Sen bizden iyi mi bileceksin! dedi.
Bir başkası devam etti:
Kimin ne olduğunu biliyoruz ama suçüstü yapamıyoruz!.. Senin görevin suçüstü yapmamızı sağlamak!
Böyle bir işbirliğini reddettiğimi olanca nezaketimle dile getirdim.
Önce, büyük imkanlar sunmayı vaat ettiler.
Olmayınca tehdit ettiler...
Yine olmayınca, Peki gidebilirsin! dediler...
Bu olay kafamı bir süre kurcaladı...
Sonra unutur gibi oldum...
Olayın kapandığını zannediyordum ki...
İki yıl kadar sonra, müfettişler soruşturma için Halfetiye geldiler.
Hakkımda şikayet varmış...
Hem de PKK-KADEK üyeliğinden!..
Valilik aracılığı ile iddiaları kesin bir dille reddettim...
Gel zaman git zaman; Bakanlıktan soruşturmanın sonucu geldi...
Hakkımdaki iddiaların sübut bulmadığı (ispatlanamadığı) belirtiliyordu.
O resmi yazıyı alarak, Halfeti Savcılığına suç duyurusunda bulundum...
Bana kimin iftira attığının tespiti ve sorumlulara gerekli cezaların verilmesini istedim.
Savcılık takipsizlik kararı verince
Siverek Ağır Ceza Mahkemesine başvurdum.
Onlar da aynı yönde karar verdi.
Kararda özetle ülkemizin hassas bir dönemden geçtiği dolayısıyla Hassas Kurumun topladığı bilgilerde yanlışlıkların olmasının tabii karşılanması gerektiği öne sürülüyordu!..
Benim PKKlılıkla suçlanmamdan dolayı kimse suçlanamazmış!..
O dava böylece kapandı...
Olaydan zarar gören vardı ama suçlu yoktu!..
Neyse, bunu da unutmaya başlamıştım ki...
Tayin olduğum Kahramanmaraştaki okuluma benimle ilgili olarak iki polis memurunun geldiğini öğrendim...
Okul Müdürüne gidip hakkımda bilgi istemişler!..
PKKlılık iddiasıyla soruşturma geçiren öğretmen!..
Böyle çıktı mı adımız!..
Bunu niçin mi anlattım?..
Şunun için:
Hiç kimse vatan, millet, Sakarya edebiyatının arkasına sığınarak olmadık işler yaptırmaya çalışanları gözden kaçırmasın!..
Hiç kimse, ulusalcıların tuzağına düşmesin!..
Ben, bu kadar net davranmama rağmen, yara aldım...
Ya öyle yapmasaydım...
Hesap edin başıma daha nice işler gelirdi!..
İşte öğretmenimizin başından geçenleri olduğu gibi yansıttık...
Ne diyelim; bununla geçmiş olsun Hocam...
İşbirliğine yanaşsaydınız gerçekten de çok ama çok fenaydı haliniz!..
sarseven@hotmail.com Serdar Arseven - Yeni Akit
Şu anda bir Şubenin Alperen Ocakları Başkanı....
Yolu Jiteme düşmüş...
Dinleyelim:
Üniversitede Nizam-ı Alem Ocakları Eğitim Fakültesi Sorumlusu idim. Mezun olduktan sonra, Şanlıurfa Halfeti Lisesine öğretmen olarak atandım.
Bir gün...
Milli Eğitim Müdürü beni yanına çağırttı.
Gittim...
Dedi ki;
Jitem tam karşıda...
Git, filanca seni bekliyor!..
Oraya da gittim:
Söylenen şahsın yanında bir ekip vardı.
Bir başladılar; vatan, millet, Sakarya!..
Beni araştırmış;
Ne kadar vatansever bir insan olduğumu öğrenmişler.
Vatan böyle zor zamanlarda benim gibi vatan evlatlarından fedakarlık beklermiş...
Ne yapmamı istiyorsunuz? diye sordum...
Ev arkadaşımın Örgüt mensubu olduğundan bahsettiler.
Şaşkınlığıma aldırmadan devam ettiler:
Şu, şu, şu öğretmenler de o örgütten!.. Bunlar zaman zaman toplanıyorlar... Sen o toplantıları takip edecek ve bize düzenli olarak rapor vereceksin!..
Hemen itiraz ettim:
Ev arkadaşımın bahsettiğiniz oluşumla alakası yoktur. Kendi halinde yaşayan bir insandır. Namazlı, abdestlidir... Dindar bir insandır ve herhangi bir bağlantısı yoktur!...
Ben böyle deyince suratları değişti...
Biri azarlar gibi, Sen bizden iyi mi bileceksin! dedi.
Bir başkası devam etti:
Kimin ne olduğunu biliyoruz ama suçüstü yapamıyoruz!.. Senin görevin suçüstü yapmamızı sağlamak!
Böyle bir işbirliğini reddettiğimi olanca nezaketimle dile getirdim.
Önce, büyük imkanlar sunmayı vaat ettiler.
Olmayınca tehdit ettiler...
Yine olmayınca, Peki gidebilirsin! dediler...
Bu olay kafamı bir süre kurcaladı...
Sonra unutur gibi oldum...
Olayın kapandığını zannediyordum ki...
İki yıl kadar sonra, müfettişler soruşturma için Halfetiye geldiler.
Hakkımda şikayet varmış...
Hem de PKK-KADEK üyeliğinden!..
Valilik aracılığı ile iddiaları kesin bir dille reddettim...
Gel zaman git zaman; Bakanlıktan soruşturmanın sonucu geldi...
Hakkımdaki iddiaların sübut bulmadığı (ispatlanamadığı) belirtiliyordu.
O resmi yazıyı alarak, Halfeti Savcılığına suç duyurusunda bulundum...
Bana kimin iftira attığının tespiti ve sorumlulara gerekli cezaların verilmesini istedim.
Savcılık takipsizlik kararı verince
Siverek Ağır Ceza Mahkemesine başvurdum.
Onlar da aynı yönde karar verdi.
Kararda özetle ülkemizin hassas bir dönemden geçtiği dolayısıyla Hassas Kurumun topladığı bilgilerde yanlışlıkların olmasının tabii karşılanması gerektiği öne sürülüyordu!..
Benim PKKlılıkla suçlanmamdan dolayı kimse suçlanamazmış!..
O dava böylece kapandı...
Olaydan zarar gören vardı ama suçlu yoktu!..
Neyse, bunu da unutmaya başlamıştım ki...
Tayin olduğum Kahramanmaraştaki okuluma benimle ilgili olarak iki polis memurunun geldiğini öğrendim...
Okul Müdürüne gidip hakkımda bilgi istemişler!..
PKKlılık iddiasıyla soruşturma geçiren öğretmen!..
Böyle çıktı mı adımız!..
Bunu niçin mi anlattım?..
Şunun için:
Hiç kimse vatan, millet, Sakarya edebiyatının arkasına sığınarak olmadık işler yaptırmaya çalışanları gözden kaçırmasın!..
Hiç kimse, ulusalcıların tuzağına düşmesin!..
Ben, bu kadar net davranmama rağmen, yara aldım...
Ya öyle yapmasaydım...
Hesap edin başıma daha nice işler gelirdi!..
İşte öğretmenimizin başından geçenleri olduğu gibi yansıttık...
Ne diyelim; bununla geçmiş olsun Hocam...
İşbirliğine yanaşsaydınız gerçekten de çok ama çok fenaydı haliniz!..
sarseven@hotmail.com Serdar Arseven - Yeni Akit