14. Muhtarlar toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, PKK'ye karşı operasyonların devam edeceğini belirterek, ''Bu işe illa bir isim aranıyorsa, bunun adı artık Milli Birlik ve Kardeşlik Sürecidir." söylemini değerlendiren Araştırmacı Yazar Özkan Yaman, sürecin isminin önemli olmadığını belirterek, sürecin kimler arasında ve hangi içerikle devam edeceğinin önemine değindi.
Çözüm Sürecinin yeni isminin ' Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci' olarak değişmesini değerlendiren Yaman, sürecin kimler arasında devam ettiğinin önemli olduğunu belirterek, böyle bir kararlılığın sergilenmesinin önemli olduğunu söyledi.
" Sürecin konseptini ve muhataplarını değiştirmeden ismini değiştirmek çok şey değiştirmez"
Milli kelimesinin devletten, milliyetçilikten ayrı düşünülmediği için sıcak gelmediğine dikkat çeken Yaman, "İsminin ister çözüm süreci isterse de ‘Milli Birlik ve Kardeşlik’ olması çok önemli değildir. Ancak ‘Milli’ kelimesi devletten, milliyetçilikten ayrı düşünülmediği için ‘milli’ kelimesi sıcak gelmeyebilir. Ama ismi ne olursa olsun özelikle bölge eksenli sorunların çözümü için bir çalışmanın yürütülmesi gerekiyor. Bunun daha önceden de ismi aslında çözüm süreci değildi. Açılım Süreciydi daha sonra ismi değiştirildi. Önemli olan bu sürecin kimler tarafından yürütüldüğüdür. Hem hükümet ya da devlet tarafından kimlerin yer alacağı, hem de karşı tarafta kimlerin muhatap alınacağı meselesidir. İsmini değiştirip konseptini, aktörlerini, muhataplarını değiştirmeden çok da bir şey değişmemiş olacaktır.” dedi.
"Sürecin hükümet ayağını aynı kişiler yürüteceğe benziyor"
Sürecin hükümet tarafından yine aynı kişilerin olacağına dikkat çeken Yaman, “Şu anda gözüken o dur ki, hükümet cenahında aynı isimler bu işi yürütecekler. Yaptıkları açıklamalara bakılırsa öyle gözüküyor. Yalçın Akdoğan’ın Öcalan’la ilgili değerlendirmeleri sanki Öcalan’ın bundan sonra daha daha etkin bir aktör yapılacağına işaret ediyor ” ifadelerini kullandı.
“Bölgedeki sorunlara sadece bir örgüt ekseninde bakılmasının yanlış olduğunu bugün hükümet olumsuz sonuçlarıyla anlamışsa ki, atılan adımlar onu gösteriyor” diye konuşan Yaman, "Hükümetin de yer yer belirttiği gibi o bölgenin 100 yıllık belki de daha da ötesine dayanan insani hak ve özgürlüklerle ilgili verilmesi gereken, iade edilmesi gereken haklara yoğunlaşması gerekir. Bunların mutlaka kanuni bir mevzuata, bir güvenceye alınıp bu şekilde yürütülmesi en sağlıklı olanıdır. Çünkü bir önceki tecrübelerden alınması gereken ders budur." şeklinde konuştu.
"Hükümet süreçte yapılan hatalardan ders almış gözüküyor"
Yaman değerlendirmesine şöyle devam etti: "Bunu yönetmenliklere, mevzuatlara, kanunlara bağlamazsanız, dayanak oluşturmazsanız, bu, sorumluların olmadığı kimsenin hesap vermediği ve bir şekilde neticenin de alınmadığı hatta bir takım olumsuz sonuçların da ortaya çıktığı kısır döngüye tekrar rücu etmek olacaktır. Hükümetin aldığı dersin herhalde sürecin ismini değiştirmekten ibaret olmadığını zamanla göreceğiz.”
"Süreçte artık halk muhatap alınmalı"
Süreçte isimle sonuca varılamayacağına işaret eden Yaman, "Sürece isim değişikliğiyle başlandı bir taslak, harita ortaya çıksa değerlendirmelerde buna göre yapılacaktır. Sadece ortaya çıkan bir isimle bu süreç böyle olur, sonucu böyle gitmelidir demek çok doğru olmayacaktır. Seçim öncesinde ve seçim sonrasında dile getirildiği gibi süreçte artık halk, tüm sivil temsiliyetiyle muhatap alınmalıdır. Her halde halkın temsilcileri de ya STK'lar, kanaat önderleri ve siyasi partiler olacaktır. Her kim muhatap alınırsa alınsın halkta mutlaka bir karşılığı olması gerekiyor. Bunun içerisinde şimdiye kadar görüşülen kişiler mutlaka olacaktır. Onlarla beraber o bölgenin geçmişten bu güne varlığını sürdüren, kabul edilmiş gerçekleri de muhatap alınmalıdır. Yine süreçte halkın bilgilendirilmesi gerekiyor. Bu sürecin her adımında somut bir şeylerin elde edilmesi gerekiyor." ifadelerine yer verdi. " ifadelerini kullandı.
" Hükümette bu sorun için hep mazeretlere sığınma var"
Yaman son olarak şunları söyledi:
"Önceki süreçte hükümet cenahının yaptığı bir takım hatalara karşı hiç kimsenin bir bedel ödememiş olması tabi ki bu sürecin ciddiyetini zedeliyor. Yeni süreç henüz daha şekillenmiş, planlı, projeli bir şekilde ortaya çıkmış değildir. Bu süreci hükümet yine bir şekilde inisiyatif alarak yürütecektir. Çözüm sürecini tek yönlü veya tek hedefli bir proje, bir çalışma olarak görmemek gerekir. Geçmiş süreçten ders alınmışsa sonuç almaya odaklı, daha gerçekçi, daha realist süreç görülmesi lazım." (Hüseyin Temel/ Mustafa Kaynak - İLKHA)
