Şanlıurfada bulunan birçok Sivil Toplum Kuruluşu Cuma Namazı sonrası İsraile lanet eyleminde buluştu. STK temsilcileri, üyeleri ve yüzlerce vatandaş Balıklıgöl Platosunda bulunan Dergah Camiinde kılınan Cuma Namazının arından Tekbirler ve Salvatlar eşliğinde yürüdü.
Açıkalamada, Kudüsün işgalcisi terör şebekesi yine Müslüman Filistin Halkına yönelik acımasız bir katliama girişti. Muharref kitaplarından esinlenerek Bulut Sütunu adını verdikleri alçakça saldırı sonucunda Hamasın öncü kadrosundan büyük mücahit Ahmet Cebari ve birçok sivili şehit ettiler.
Aziz peygamberlerini ve peygamberlerimizi acımasızca katleden bu katil sürüsünden Filistinli bebeklere ve yaşlılara acımaları beklenemez, bizde beklemiyoruz.
İslam ümmetinin sırtına saplanmış bulunan bu hançerin sadece Filistin halkının kanını akıttığını düşünmek büyük bir yanılgıdır. Ümmetin her coğrafyasında akan kanda bu katillerin parmağı vardır. Mesela ülkemizde istiklal mahkemeleri aracılığıyla katledilen âlimlerimizin, Şeyh Saidin, 30 yıldır devam eden iç çatışmada akan kanların, Roboski katliamının, 28 Şubat zulmünün arkasında bu melunların eli vardır. Ergenekoncu zalimlerin ağlama duvarı dibindeki fotoğraflarını hatırlatmak isterim. Irakta ve Suriyede akıtılan kanlar, Mişel Eflakın çocuklarının eliyle akıtılmış ve akıtılmaktadır.
Ümmetin yetimlerinin başına gelenler dedeleri Selahaddini Kürdinin Kudsi şerifi bu necis müşriklerden kurtarması nedeniyledir. İslam düşmanlığında delalette olanlarla gadaba uğrayanlar kusursuz bir işbirliği içindedirler. Katillerin terörist dediklerine terörist diyen, şehitlerimize şehit diyemeyen Abdullah ibni Sebenin çocuklarının onlara desteklerini de unutmamak lazım.
Allahın (cc) laneti denilince ilk akla gelen Şeytan ve Yahudilerin işbirliği dünyamızı adeta yaşanmaz hale getirmiştir. Tırnağı taşa değen Müslüman büyük şeytan ABD veya İsraile lanet okumadıkça akan kanlar durmayacaktır. Nitekim melun kardeşler arası dayanışma bu olayda çok net ortaya çıkmıştır. ABD bu katliamı onaylamış ve desteklemiştir. ABD nin başına geçenlerin Müslümanlar hakkındaki görüş ayrılığı sadece İslamın nasıl ortadan kaldırılacağına yönelik yöntem ayrılığıdır. Biri doğrudan saldırmayı önerirken diğeri dolaylı saldırmayı biri haçlı seferi düzenlemeyi önerirken diğeri birbirlerine kırdırmayı önermektedir.
Bütün dünya Müslümanları öncelikle kendi aralarındaki ihtilafları bir an önce sonlandırıp tüm oklarını bu terör şebekesine odaklamalıdırlar. Bu gün Müslümanlar Türkiyede, Afganistanda, Çeçenistanda, Irakta Suriyede ve diğer coğrafyalarda verdikleri bedenlerin ve bedellerin onda birini İşgalci rejime karşı vermiş olsalardı bu rejim çoktan yok olmuştu. Müslümanların çatıştığı bütün çatışmalarda iki tarafın elinde olmasa dahi bir tarafın elindeki silahlar muhakkak ABD ve yandaşları yapımıdır.
Irkçı faşist ulusalcı bütün yönetimler İşgalci rejim üründürler. Irkçılığı muharref dinleri ile bütünleştiren bu rejim dünyadan silinirse bu mikrobun kaynağı kurutulmuş olur. Etnik ve mezhep çatışmaları son bulur. Sadece Müslümanlar değil bütün insanlık huzur bulur.
Halkımıza ve diğer coğrafyalardaki Müslüman halklara çağrımız yönetimleri üzerinde bu melunların yaptıklarını kınamaktan öte eylemlerde bulunmaları için baskı kurmalarıdır. İşgalci rejimi ilk tanıyan ülke utancımızdan kurtulmamız için ilk olmasa dahi ikinci tanımayan ülke olmak için sivil toplum kuruluşlarımız hükümet nezdinde harekete geçmelidirler.
İşgalci rejimin, Sudana yaptığı saldırının İslam ülkeleri tarafından görmezden gelinmesi bu saldırılar için cesaret bulmasına neden olmuştur. Mavi Marmaraya saldırmakla ülkemize saldırmış olduğunu unutmayalım. Suriye ve Iraka yaptıkları saldırlar herkesin malumudur. Bu saldırganlıklar karşısında Ümmetin birliği ve İslam ortak ordusunun kurulması zarureti bir kez daha ortaya çıkmıştır ifadeleri kullanıldı.
İsrail'e destek veren ülkelere dikkatlerin çekildiği eylem polisin yoğun güvenlik önlemleri eşliğinde son buldu.