banner2
Öne Çıkanlar Sanlıurfa Urfa URFASPOR Diyarbakır Faruk Çelik

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslarası Mücadele Günü dolaysıyla değerlendirmede bulunan, Nisa Nur Dergisi Editörü Elif Yüksek, ortada haksızlığın olması durumunda asla görmezden gelinmesi gerektiğini ve onunla mücadele edilmesi gerektiğini söyledi. Yüksek, şiddeti doğuran etken ve yolların ya görmezden gelindiğini yada yeterince konuşulmadığına dikkat çekti.

Böyle bir günü ortaya atan Avrupa’nın, aynı zamanda Ortaoğu’da kadınların ırzına geçen, onları hapseden ve türlü onursuzluk içerisinde yaşamalarına göz yuman, hatta bunun sebebinin Avrupa olduğunu söyleyen Yüksek,  böyle bir girişimin masumane olduğundan şüphe etmemek ve gayet olumlu olduğunu söylemenin zor olduğunu söyledi.

“Bizler, kalbinde Allah korkusu taşıyan her erkeğin kadına bir fiske dahi atmaya niyetlendiğinde bir kere daha düşünmesi ve ‘emanet’ algısını içselleştirmesi gerektiğinin altını her fırsatta çiziyoruz” diyen Yüksek, kadının erkeğe Allah’ın emaneti olduğunu, hassas duygu dünyasıyla da korunmaya ve anlaşılmaya ihtiyaç duyduğunu değerlendirdi.

Nisa Nur Dergisi Editörü Elif Yüksek ile yaptığımız röportajın tamamı:

Her yıl dünyada çeşitli etkinlik ve programların düzenlediği 25 Kasım’da, kadına yapılan şiddetin önüne geçilmesi için insanlar sesini yükseltmiş oldu. Böyle bir girişimi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yüksek -Elbette makul olan, ortada bir haksızlık varsa asla görmezden gelinmemesi, kabul edilmemesi ve onunla mücadele edilmesidir. 25 Kasım da, BM Genel Kurulu tarafından ‘Kadına yönelik şiddete karşı mücadele günü’ olarak ilan edilmiş olup yaklaşık 15 yıldır çeşitli etkinlikler çerçevesinde kutlanmaktadır. Bu günün 25 Kasım olarak belirlenmesinin nedeni 1960 yılında Dominik Cumhuriyeti'nde meydana gelen bir olaya dayanmaktadır. Ülkeyi diktatörlükle yöneten Rafael Trujillo’nun Mirabal kardeşler adlı üç kız kardeşi, -tecavüz edilerek- vahşice öldürtmesi olayı…

Bu durum çok vahim bir durum! Ancak daha da vahim olanı, bugün dünya üzerindeki birçok coğrafyada BM’nin gözleri önünde kadınlar katledilmeye ve ırzlarına geçilmeye devam ediyor.

Öte taraftan böyle bir günü ortaya atan Avrupa, aynı zamanda Ortadoğu’da kadınların ırzına geçen, onları hapseden, türlü onursuzluklar içerisinde yaşamalarına göz yuman hatta sebep olan Avrupa! Kadına yönelik şiddetle mücadele edilmesi gerektiğini haykıran Avrupa, türlü yerlerde çocuk yaşlı demeden kadınları kıyımdan geçiren Avrupa! Kadın hakları ve özgürlüğünden dem vuran Avrupa, kadın sektörünü tutabildiği kadar canlı tutan ve -çok özür dileyerek- kadının cinselliği üzerine emellerine alet eden, bu hususta kadının gözünün yaşına bakmayan Avrupa! Haliyle bu girişimin masumane olduğundan şüphe etmemek ve gayet olumlu olduğunu söylemek zor…

Türkiye’de de kadın hakları savunucuları tarafından her fırsatta kadına yönelik şiddet dillendiriliyor, bir takım tepkiler veriliyor. Yalnız ne yazıktır ki şiddeti doğuran etkenler ve tetikleyen yollar ya görmezden geliniyor ya da yeterince konuşulmuyor. Hal böyle olunca mücadeleden bir sonuç da alınamıyor. Türkiye İstatistik Kurumu'nun resmi rakamlarına şöyle bir göz attığımızda bunu daha iyi anlamaktayız. Bu verilere göre tecavüz ve taciz gibi cinsel saldırı suçlarında son 5 yılda yüzde 30 artış olduğunu ve günde ortalama 3 kadının cinayete kurban gittiğini görüyoruz.

“Onurlu yaşamak kadının da erkeğin de hakkıdır”

Bir kadın olarak kadına yapılan şiddetin insani boyutunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yüksek -Her canlı özeldir ve bir yaşam hakkı vardır. Söz konusu insan olunca onurlu bir yaşam vazgeçilmez olur. Onurlu yaşamak kadının da erkeğin de hakkıdır. Ve taraflardan herhangi biri bir diğerinin bu hakkını gasp edemez/etmemelidir. Erkek ise kaviyy olma özelliğinden ötürü daha baskın ve birçok hususta daha etkindir. Haliyle kadının elinden onurlu yaşama hakkını almaması gerekir. Bunun için en etkili yol ise Kur’an ve sünnet çerçevesinde bir eğitim modeli uygulamaktan, tarafları bilinçlendirmekten geçiyor…

“Kadının Allah indindeki değeri erkeğinden daha az değildir”

İslam kadına şiddet uygulayan insana nasıl bakar, nasıl değerlendirir ve nasıl bir değer verir?

Yüksek -Bu konu hakkında birçok malumat verildiği ve günümüze değin her asırda her vesileyle konuşulduğu aşikârdır. Yüce dinimiz, kadının Allah indindeki değerinin erkeğinden daha az olmadığının ve karşılıklı haklarının olduğunun altını çizmekte, erkeği kadına zulmetmemesi hususunda uyarmaktadır. Peygamber Efendimiz ve sair peygamberler de bu hususta hem ashaplarını uyarıp bilgilendiriyor hem de bizzat kendileri örneklik teşkil ediyorlardı.

Asrısaadetten bir tablo, bu konuya yeterince açıklık getirecektir zannımca. Hz. Peygamber, eşlerine ithafen, “Şu etrafımdakiler de benden nafaka istiyorlar” dediğinde Hz. Ebubekir Hz. Aişe'yi,  Hz. Ömer de Hz. Hafsa'yı dövmek için kalkıp şöyle diyorlar: “Yanında olmayan bir şeyi mi Hz. Peygamberden istiyorsunuz?” Peygamber Efendimiz ise onların kızlarını dövmelerine engel oluyor ve onlara hür iradeleriyle seçecekleri iki tercih sunuyor. Eşleri her ne kadar yanlış bir tutum sergilemiş ve kendisine zulmetmiş olsalar da o yüce gönlü, onların babaları tarafından dövülmesine razı olmuyor ve girişimi hoş bulmuyor. Muhakkak ki bu durum İslam’ın aziz öğretisinin bir tezahürüdür…

“Bu tek kelimeyle İslam düşmanlığının bir göstergesidir”
Dünyada özellikle bölgemizde İslam dışı yapılan hata Türkiye’de laik çevrelerden sanki kadına şiddetin İslami toplum ya da Müslümanlar arasında yaygın olduğu kanısı verilmeye çalışılıyor bu oyunun arka plandaki sebepleri nelerdir sizce?

Yüksek -Evet, kadına onurlu bir yaşamın kapılarını sonuna kadar açan ve kıyamete kadar da koruma altına alan bir tek İslam iken… Kadın çağlar boyunca bir tek Allah indinde kıymet bulmuşken ve kendisine bu değeri muhafazaya ilişkin incelikler bahşedilmiş iken... Kadının meşru her isteğinin yerine getirilmesi hususunda velisi/eşi görevlendirilmiş iken ve kendisini güvende, huzurlu hissedebileceği tüm olanaklar, tüm haklar sadece yüce dinimiz tarafından sunulmuş iken… Bir takım çevreler bilinçli olarak bu durumu tam tersine göstermeye ve toplumda aksi bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. Bu tek kelimeyle İslam düşmanlığının bir göstergesidir. İslam’ın hakim olduğu herhangi bir alanda kesinlikle rahat at koşturamayacakları endişesiyle, bir rant oluşturma projesidir. 

Bilhassa bölgemizde namus kavramı üzerinden başlatılan kara/çirkin propagandalar, kadının onurunun ne derece önemsendiğini(!) gözler önüne seriyor zaten. Aklı başında herkes bilir, anlar ki bu tarz söylemler kadını bir meta olarak gören ve bir rant amacı olarak kullanan kimselerin yalanlarıdır, oyunlarıdır… Yine bu kimselerin Allah’a, İslam’a, Peygambere ve dini tüm değerlere duydukları –haşa- kinin bir göstergesidir. Hak ve hakikatin açığa çıkmasını istemeyenler ve buna engel olmaya çalışanlar, kadın üzerinden hak-hukuk vaveylaları kopararak amaçlarına kestirmeden ulaşmaya çalışmaktalar. Zira onlar da farkındalar ki kadının kimliğini elinden aldıkları, onu onursuz bir yaşama müptela kıldıkları taktirde; tüm dünya onlar için kolayca meydan okudukları bir arenaya dönüşecektir. Şahsiyetli hiçbir kadın bu oyuna alet olmaz/olmamalıdır…

“Kadının kendisini bir meta olarak gören zihniyeti iyi tanıması lazım”

Nisanur Dergisi olarak bugüne kadar yapmış olduğunuz çalışmalarda kadına yönelik İslam’ın kadına verdiği değer açısından bir değerlendirmede bulunabilir misiniz?

Yüksek -Nisanur ailesi olarak bizler en başta Allah ve Resulünün kadını nasıl anladığının, nasıl anlattığının ve ne şekilde tarif ettiğinin altını önemle çizdik, çizmeye devam ediyoruz.  İnanıyoruz ki; yaratıcısı indinde nasıl bir kıymete haiz olduğunu bilen ve bunu iyice kavrayan hiçbir kadın, kendine değer atfeden başka hiçbir yola asla tevessül etmeyecektir. Zira bilecektir ki kendisini yaratan, halifesi kılan ve bir kadın olarak kendisine ayrı bir konum belirleyen Rabbi onu hiçbir zaman yardımsız da bırakmayacaktır. 

Yüce Allah’ın kadına verdiği değeri, insanlığın ilk yaratılışından itibaren yaşanan bir takım örneklere dergimizde sıklıkla yer vererek ve bu minvalde seminerler düzenleyerek belirtmeye çalışıyoruz. Kadının kendisini bir meta olarak gören zihniyeti iyi tanıması için nazarını, dünyada ve Türkiye’de kadın bedeni üzerinden prim yapan, kasalarını dolduran oluşumlara çeviriyoruz. Bu babta örnekler veriyor ve dikkatlerini fuhuş sektörüne çeviriyoruz. 

Rabbimize hamd olsun ki yaptığımız çalışmalar neticesinde gayet olumlu sonuçlar almaktayız. Bize yapılan geri dönüşlerin olumlu olması da bizleri ayrıca sevindirmekte…

“Şahsiyeti kıvam bulmuş bir kadın, velisi bulunan kimseyi zor durumda bırakmaz”

Son olarak İslami faaliyetlerini ön plana çıkaran bir dergi olarak kadına şiddeti nasıl yorumluyorsunuz?

Yüksek -Kadın, erkeğe Allah’ın emanetidir. Narin ve kırılgan yapısı, hassas duygu dünyasıyla korunmaya ve anlaşılmaya muhtaçtır. Bu bakımdan bizler, kalbinde Allah korkusu taşıyan her erkeğin kadına bir fiske dahi atmaya niyetlendiğinde bir kere daha düşünmesi ve ‘emanet’ algısını içselleştirmesi gerektiğinin altını her fırsatta çiziyoruz. Zira böyle bir mukayesede bulunan insaf ehli hiçbir erkeğin sorumluluğu altına bulunan ya da bulunmayan bir kadına el kaldıramayacağı ve öfkesini içine atıp susmaya çalışacağı su götürmez bir gerçektir.

Yine şahsiyeti kıvam bulmuş bir kadının da eşini, babasını ya da velisi bulunan her kimse zor durumda bırakmama adına yeterince dikkatli ve erdemli davranması gerektiğinin altını çiziyor ve bu hususta şerre götüren yollardan uzak durulması gerektiğine dikkat çekiyoruz. Zira ortada bir hukuksuzluk varsa iki tarafında bunda payının olması muhtemeldir ve hakların karşılıklı gözetilmesi gerekmektedir. (İLKHA)






Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.