banner2
Öne Çıkanlar Sanlıurfa Urfa URFASPOR Diyarbakır Faruk Çelik

Yaşanan çatışmalardan dolayı aylarca tüm dünya basının bir numaralı gündemi haline gelen Suriye’nin Kobani kenti, IŞİD'in geri çekilmesiyle bir anda gündemden düştü. Şu ana PYD’nin kontrolünde olan bölgede PYD’nin baskıcı tutumu yüzünden dışarıya sağlıklı bir bilgi akışı sağlanamıyor.

IŞİD’in geri çekilmesiyle birlikte ülkesine geri dönme sevinci yaşayan yüzbinlerce Kobanili, Kobani bölgesini kontrolünde tutan PYD’nin baskıcı tutumuyla adeta ikinci bir şok yaşadı.

Dışarıdan bölgeye giren temel ihtiyaç maddelerinin PYD tarafından oluşturulan karaborsadan dolayı çok yüksek fiyata bulunduğu kentte büyük sıkıntılar yaşayan Kobani halkı, PYD’nin gençleri zorla sınır bölgelere savaşmaya göndermesi karşısında ne yapacağını şaşırmış durumda.

Halkın sınır bölgelerinde savaşa gitmek istememesi üzerine PYD,  halktan köylerini boşaltmalarını istiyor. Yaşanan savaş ve dramdan sonra PYD zulmüyle karşı karşıya kalan halk, bin bir umutla geri döndüğü toprağını bir daha terk etmek zorunda kalıyor.

Toprağından kovulan Türkiye’ye giriş yapmaya çalışan halk, PYD’nin onay vermemesinden dolayı kaçak yollardan yine sınır bölgelerde bulunan PYD’nin adamlarına rüşvet vererek geçmek zorunda kalıyor.

İlke Haber Ajansı (İLKHA) olarak, IŞİD’in geri çekilmesinin ardından adeta bir sır küpüne dönen Suriye’deki Kürt bölgesinin son durumunu, orada yaşanan mağduriyetleri, halkın beklentilerini ve önemli birçok konuyu ENKS’de siyaset yapan Mustafa Bekir ile konuştuk.

Bekir, geriye dönen Kobani halkının açlık, yoksulluk içerisinde harabelerde yaşamaya tahammül edebildiğini ama kendisine yapılan baskıyı kabullenemediğini söyledi.

Mustafa Bekir ile yaptığımız röportajın tamamı:

IŞİD’in geri çekilmesinin ardından Kobani’de ne gibi gelişmeler yaşandı? Türkiye’ye sığınan Kobani halkı geriye dönüş yapıyor mu? Orada neler yaşanıyor?

IŞİD saldırıları sonrasında Türkiye'ye, Lübnan'a, Güney Kürdistan'a veya Avrupa'ya giden Kobanililerden en azından yüzde 80’i savaş sonrası geri dönüşünü bekliyordu. Buradaki Kürtlerden aklıyla düşünen değil de duygularıyla düşünenlerin birçoğu dönüş için hazırlık yapmışlardı. Ama şu an durumu görüyorsunuz gidenlerin birçoğu geri gelmeye başladı. Kobani aylardır bir muhasara altına alınmış ve Kobani'de ne ilaç, ne yemek, ne gıda ne de su ve elektrik var. Üç tarafı kapalı olduğu için ticari amaçlı hiçbir malzeme girişi yapılamıyor.

Geriye bir tek Türkiye kapısı kalıyor ama o kapı da bugün PYD’nin elinde olduğu için buradan gelen birçok malzeme de PYD üzerinden geçiyor. PYD orada bir karaborsa oluşturmuş. Bu yüzden bu malzemeler maalesef çok pahalı bir fiyata halka ulaşabiliyor. Orada mazot, benzin ve gaz bulmak mümkün değildir. Bu malzemeler bulunsa bile Türkiye’deki fiyatların 2 veya 3 katı bir şekilde satışı yapılıyor. Bu yüzden de halk Kobani'ye dönemiyor ve ancak yüzde 25 bir dönüş oldu. Bunların birçoğu geri dönmeyi düşünüyor.

Kobani’ye geçen malzemenin bölgeyi elinde tutan PYD’nin üzerinde geçtiğini söylediniz. Peki, PYD Kobani’de toprağına geri dönen halka nasıl davranıyor?

Buna rağmen insanlar gıda, su, elektrik, ilaç, mazot ve benzin yokluğunu hatta harabelerde yaşamayı göze aldığı halde PYD’nin zulmü tüm bunları bastırıyor. Bugün PYD köyleri tek tek gezerek asker topluyor. Örneğin bir köyde 20 tane ev varsa diyorlar ki bu 20 evin ev için 4 kişi bizimle nöbete gelecek. Bu insanları çatışma çıkabilme ihtimalinin yüksek olduğu en uç bölgelere nöbetçi olarak gönderiyorlar. Üstelik bu insanların hiçbiri askeri eğitim almamış ve ellerine verilen küçük bir kaleşnikofla ne yapabilirler.

PYD, kendilerine katılmayı kabul etmeyenlerin köylerini boşaltmalarını istiyor. Onlara diyor ki, ‘Türkiye’ye gidin eviniz ve tarlalarınız artık bize helaldir. Siz giderseniz köyünüze başka aileler yerleştireceğiz’ Kobani’ye dönen halk, ölüm veya toprağını terk etmek arasında bıkmış, perişan bir durumdadır. IŞİD dışarıdan geldiği için bazı şeyleri anlıyorduk ama Kürtlük adı altında hareket eden kendi kavmimizin bize bu yaptığını nereye koyacağız. IŞİD’in yaptığı zulmün daha fazlasını PYD, bugün Kürt halkına yapıyor.

Peki, yaşananların ardından PYD zulmüne maruz kalan halk öz vatanından kovulmaya karşı nasıl bir tutum sergiliyor?

Silahsız insanlar bu silahlı insanlara karşı ne yapabilir. Hırsız, yankesici, mafya, eşkıya yol kesen bir insana karşı bir insan ne yapabilirsiniz. Halkın elinden bir şey gelmiyor ama halk çok rahatsızdır. Dediğim gibi halk, açlık, zorluk, sıkıntı içerisinde içinde yaşamayı kabul ediyor ama zulmü asla. Yoksa bu halk, bugün Avrupa’ya, Türkiye'deki çadır kentlere âşık değildir. Bakın, IŞİD Arapları bölgeye yerleştirmek suretiyle demografik bir değişim yapmak istedi. Ama bunu başaramadı. Fakat bakıyoruz IŞİD’in yapamadığını bugün PYD yapıyor. Kendisine biat etmeyen halkı toprağından kovuyor. Yerine kendisinden olan başkalarını yerleştiriyor. Kobani topraklarının boşaltılıp demografik değişim yani asimile politikası konusunda IŞİD ile PYD maalesef aynı noktada birleşiyor.

PYD’nin kendisine biat etmeyen halkın kovulduğunu söylediniz. Peki, kovulan bu insanlar Türkiye’ye nasıl dönüyorlar? Nasıl bir geçiş güzergâhı kullanıyorlar?

Kapıda PYD ile Türkiye arasında bir ilişki söz konusudur. Mesela kapının bir tarafında PYD diğer tarafında ise Türkiye var. Türkiye tarafı PYD’nin onay verdiği kişileri bırakıyor. PYD, Kobani’ye geçmiş insanlardan isterse günde beş yüz kişiyi Türkiye tarafına bırakabiliyor. Ama benim gibi insanlar geri dönemiyorlar. Bu tarafa geçemeyen insanlar da maalesef kaçak yollardan Türkiye geçmek zorunda kalıyorlar. İşin ilginç tarafı da şu ki kaçak yollardan insanları geçirenler de yine PYD’nin adamlarıdır. Bir taraftan insanlara topraklarını dar edip kovuyorlar öbür taraftan kaçan halkı normal kapıdan bırakılmayarak kaçak yollara sevk ediyorlar. Bu kaçak bölgelerde ise sınır geçişi için bıraktıkları adamları halktan para alıyor. Yani onlara verilen paralar yine PYD’nin eline geçiyor.

Peki, Türkiye tüm olup bitenleri biliyor mu? Biliyorsa neden buna göz yumuyor?

Türkiye tarafı tüm olan bitenleri iyi biliyor. Bugün Türkiye’de belli gücü olan eski bir ülkedir ve bu ülkenin bir siyaseti vardır. Stratejik açıdan birçok kolu vardır ve bu kolların da pençeleri vardır. İşte PKK ve PYD de bu pençelerden sadece bir tanesidir. Çünkü bunların belli bir stratejileri ya da ideolojileri yoktur. Nerede menfaat elde ederlerse ona göre hareket ederler. Güney Kürdistan ile Türkiye arasındaki ilişkiler siyasi ve stratejik ilişkilerdir. Ama bunlar da böyle siyasi bir ilişki yoktur. Bunların ilişkileri istihbarı ilişkilerdir. Türkiye’nin Suriye üzerinde bir menfaati olduğu için onları çalıştırıyor onlar da diyorlar ki ‘kapıyı elimize bırak ne istersen onu yaparız.’

Sizce savaş sonrası Kobani’ye herhangi bir yardım yapıldı mı?

Savaşın ardından Kobani’ye hiçbir şey ulaşmış değil. Ne Amerika tarafından ne Güney Kürdistan'dan ne de Türkiye’den hiçbir yardım gelmemiştir. Belki bazı belediyeler, küçük bir yardım gönderiyorlar. Buraya yardım gönderilmemesinin en temel sebebi PYD’nin yani Apocuların siyasetlerinin yanlış olmasından dolayıdır. Çünkü bugün Kobani'de halkın değil sadece bir partinin hâkimiyeti vardır. İnsanlar sadece bir gruba yardım etmek istemiyorlar. İçerisinde halkın her tabakasından oluşan bir yapıya yardım etmek istiyorlar. PYD ise kendisinden başka hiçbir partiye yer vermiyor. Bakın, geçenlerde Amed’de Kobani’nin inşası için bir toplantı yapıldı değil mi? Allah aşkına o toplantıda PKK ve PYD’den başka kim vardı? İşte bunların zihniyeti böyle bunlar kendilerinden başka hiçbir fikre hayat hakkı tanımıyorlar.

PKK’nin, Suruç’a yerleşen Kobanililerin, AFAD tarafından yeni kurulan çadır kente gitmesne izin verilmediği iddiaları doğru mudur?

Suruç’ta farklı iki çadır kent oluşturuldu bir tanesi HDP Belediyesi’ne bağlı çadır kentler bir tanesi de işte devletin çadır kenti idi. Belediyeye bağlı çadır kentlerde gerçekten hayat şartları çok zordu. Elektrik, su yoktu her taraf çamur içerisinde idi ve belediyeler burada insanlara hizmet etmediler. Ama buna rağmen Kobani halkına şunu söylüyorlardı: ‘Bu kamp bizim düşmanlarımızın kampı bu kamp da arkadaşlarımızın kampıdır’ diyerek insanları kandırarak diğer bir kampa gitmelerine engel oluyorlardı. Birçok insan da korkudan gizlice diğer kampa gitti. Hatta şunu söyleyeyim: Birçok insan Kobani’ye gider gibi karşı tarafa geçti sonra da gizli bölgelerden rüşvet vererek bir daha geri gelip hükümetin yapmış olduğu kampa yerleştiler.

Sizinle hep Kobani bölgesini konuştuk peki, acaba Suriye’deki diğer Kürt bölgelerinde durum nasıldır? Kobani’de yaşanan PYD baskısı orada da mevcut mu?

Haseki’de de durum iyi değil orada daha PYD, Apoculuk adı altında halka büyük bir baskı uyguluyor. Halkı zorla kendi örgütüne asker yapma girişimlerinde bulunuyor. Bundan dolayı da halk buraları terk ederek başka ülkelere sığınmış durumda. Özellikle orada gençleri bulmak mümkün değildir. PYD, herkesin kendi partisine tabi olmasını isterken halk, bir askeri yapı oluşacaksa her grubun kendi partisinin flaması altında bulunmasını istiyor. Halk, sadece bir partinin bekçiliğini yapmak istemiyor. O bölgede 11’e yakın parti bulunmaktadır ama PYD bunları kabul etmiyor herkesin kendisine biat etmesi için baskı yapıyor.

Ama bir savaştan da söz etmek söz konusu değildir çünkü diğer partilerin herhangi bir silahlı gücü yoktur. Onlar sivil bir parti oldukları için direnme durumu söz konusu değildir. O yüzden bu baskılar karşısında halk, orayı terk ediyor. Bugün Cizre kantonunda, Haseki’de, Kamışlo'da Esed'in askerleri vardır ve burada beraber hareket ediyorlar ama diğer bölgelerde yoktur çünkü PYD Esed'in adına hareket ediyor ve onun bir vekilidir. Birçok yerde siyasetçi insanların yakalandığını biliyoruz. Daha önce de Afrin'de birçok siyasetçi zindanları atılmıştı fakat bunlar sonra serbest bırakıldı. Bazılarını bırakıyorlar bazılarını da tutukluyorlar. Kobani’de kimse kalmadığı için böyle bir durum söz konusu değildir.

Ağır silahlarıyla en kritik zamanda Kobani’de savaşan Peşmerge güçlerinin, Kobani köylerinin tam kurtarılmadan memleketine geri dönmesinin sebebi nedir?

Peşmergenin Kobani'yi terk etmesi meselesine gelince ben gerçekten Peşmergenin orayı terk ettiği gün çok şaşırmıştım. Çünkü Kobani daha özgürleşmemişti ve ne olacağı belli değildi ama bunlar baskı uygulayarak Peşmerge'yi Kobani dışına çıkarmaya çalıştılar. Benim orada aldığın bilgi ve tecrübelerime dayanarak söylüyorum bunları Peşmerge ile işlerini bitirip sonra gönderdiler. Oysa eğer Peşmerge olmasaydı onların bu savaşı kazanması mümkün değildi. Zor günlerde kendilerine yardıma gelen insanları adeta kovdular. Çünkü bunlar Peşmerge'nin öne çıkmasını istemiyorlar.

Peki, Kobani’nin inşası için yapılan toplantı sizce neden Kobani’de değil de Diyarbakır’da yapıldı?

Size bir örnek vereyim: Kobani’nin yeniden inşası için Amed’te bir kongre yapıldı. Hâlbuki Kobani özgürleştirilmişti bu toplantı orada yapılabilirdi. Bu gerçekten dikkat çekici bir durumdur. Aslında bu toplantının Kobani'de değil de Diyarbakır’da yapılması Kobani'nin inşası için değildi. Peki, ne içindi HDP’nin barajı aşması için bir propaganda amacıyla yapıldı. Hükümet HDP’nin barajı aşmasını istiyor. HDP, hükümetin Kürtlerin gönlünü kazanması için gereklidir. Birincisi, hükümet HDP’yi kendi siyaseti için diğer rakiplerine karşı bir sopa olarak kullanmak istiyor. İkincisi HDP, bağımsız bir Kürdistan istemiyor, federal veya özerk bir Kürdistan da istemiyor. O yüzden hükümet HDP’yi kucaklayarak barajı aşmasını istiyor.

Size göre Amerika Suriye özellikle Suriye’deki Kürt bölgeleri için ne düşünüyor?

Geçenlerde bir arkadaşım bana dedi ki, bugün Amerika bize PYD ile anlaşmamız yani biat etmemiz için baskı uyguluyor. Amerika bizi PYD’ye bağlayarak PYD’yi Esed’in kucağından çıkarmaya çalışıyor. Çünkü Amerika Suriye’de PYD’nin İran ve Esed rejimi ile ilişkilerini kesmesini ve muhalefete katılarak Suriye rejimine karşı mücadele etmesini istiyor. Amerika ENKS’nin Suriye’de eski antlaşmalara uygun bir şekilde PYD ile beraber hareket etmesini istiyor. Muhalifleri Esad’a karşı güçlendirmek için ama PYD hem Amerika ile hem Esed ile hem de İran ile bağlarını devam ettirmek istiyor. Tıpkı bir cambaz gibi çok ipte oynamaya çalışıyor.

Çatışmaların sona erdirilip halkın toprağına geri dönmesi için neden tam irade ortaya konulmuyor?

Bugün Suriye’de uçaklarla PYD'ye yardım gönderen Amerika ve koalisyon güçlerinin Kürdistan bölgesi üzerinde bir hesapları vardır. Onlar, Kobani ile Rasulayn arasında bir koridor açıp Peşmerge'nin buradan Kobani’ye gitmesini sağlamak istiyorlar. Peşmerge'nin Kobani'ye gelmesini istemeyen PYD o yüzden burada savaşı durdurmuş, Peşmerge'nin bölgeye gelişini engellemeye çalışıyor. Onun için şu anda savaş 3 aydır durdurulmuş durumda lokal bazı çatışmalar dışında herhangi bir gelişme yoktur. PYD sırf o koridor açılmasın diye savaşı durdurmuş durumdadır. Aynı zamanda İran ve Esed de koridorun açılmasını istemiyor.

Kobani’nin düşme durumu söz konusu iken Suriye Kürtleri bir araya gelerek Duhok antlaşmasını imzalamıştı. Bu antlaşmanın sürecini ve son durumu ile ilgili bilgi verebilir misiniz?

Kürtler arasında imzalanan Duhok anlaşması geçerliliğini yitirdi. O zaman da ben antlaşmada yer alan tanıdıklara PYD’nin antlaşmaya bağlı kalmasının şüpheli olduğunu söyledim. Bunun üzerine ENKS olarak biz bir şart öne sürdük. Şart şu idi: Suriye’den Güney Kürdistan’a geçip eğitim almış 5 bin Peşmergemiz Suriye Kürdistanı'na gelecekti. Çünkü bu Peşmergeler bizim için antlaşma garantisi olacaktı. Ama TEV-DEM bunu kabul etmedi. ENKS yetkilileri, anlaşması zamanı Kobani’ye geçip günlerce orada kaldılar. Ama YPG lideri Mahmut Berxwedan, herkesin YPG çatısı altında savaşacağını söyledi. Yani herkes YPG bayrağı altında YPG nişanıyla YPG için çalışacaktı. Bu da kabul edilmedi. Şimdi görüyorsunuz Kobani kurtulduğu gibi PYD kendi halkına tekrar zulmetmeye başladı. Yani bunların karakteri budur: tekçidirler. Kendileri dışında kimseyi kabul etmezler.

Türkiye ile Suriye arasında bir tampon bölgeden bahsedildi. Siz tampon bölgeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye ile Suriye arasındaki tampon bölge meselesine gelince burada herkes kendi hesabına göre bir tane istiyor. Türkiye kendi kontrolünde bir tampon bölge için çalışırken Amerika ve batı ülkeleri ise çözümün uzamasını istemekle beraber kendi kontrollerinde bir tampon bölge olmasını istiyorlar. Tampon bölgenin oluşması biz Kürtler açısından çok önemli olmakla birlikte PYD için ise ölümdür. Eğer Kobani, Resulayn ve Hewler’e giden bir tampon bölge oluşursa bu koridorda Peşmerge güçleri Kobani’ye geçebilecek. Bu da PYD’nin hesabına gelmez yani Peşmerge'nin Suriye’ye gelmesi PYD için ölüm demektir. Çünkü tampon bölge oluştuğunda her kesim temsil edilecek o zaman da yönetimi tekelinde bulunduran PYD’nin etkisi kırılacak. Rüşvet, kaçakçılık, mafyacılık ve silah zoruyla insanlara baskı yapma sona erecektir. Onun için dikkat ederseniz PKK ve HDP tampon bölge oluşması durumunda Türkiye’deki barış sürecinin biteceği tehdidinde bulunuyorlar. (İLKHA)

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.