Memur-Sen İl Temsilciliği öncülüğünde Rabia Meydanında bir araya gelen grup, "Terör devleti İsrail" yazılı dövizler eşliğinde Atatürk Bulvarından Ahmet Bahçıvan İş Merkezi önüne kadar yürüdü.
Grup adına hazırlanan basın açıklamasını okuyan Memur-Sen İl Başkanı İbrahim Coşkun, Filistin halkına zulmün ramazan ayına rağmen artarak devam ettiğini söyledi.
Saldırılardaki ölü ve yaralı sayısının her geçen gün arttığını belirten Coşkun, tüm insanlığın ve İslam kuruluşlarının yaşananlara tepkisiz kalmasından duydukları üzüntüyü dile getirdi.
Coşkun, İslam ülkelerinin İsraile karşı duruşunu belli etmesi gerektiğine değinerek, şunları kaydetti:
"Başta ülkemiz olmak üzere Mısır, Suudi Arabistan, Tunus, Libya, İran gibi ülkelerin, küstah İsrail yönetiminin Gazzeye gerçekleştirdiği son saldırılar karşısında duruşlarını belirlemesini bekliyoruz. Ticari ilişkileri olan ülkelerin bir an önce bunu gözden geçirip gereğini yerine getirmesini bekliyoruz. Biliyoruz ki İsrailin anlayacağı tek dil, şiddetine karşılık göreceği şiddettir. Özellikle Suriyedeki iç savaş sürecinde yerinde durmayan İslam ülkelerinin İsraile karşı uygulayacakları yaptırımları derhal görmek istiyoruz. Yine Suudi Arabistan ve Katara seslenmek istiyoruz; darbeci Sisiye yaptığınız yardım kadar Filistine de yardım yaparsınız İsrail geri adım atmak zorunda kalacak ve kendi kanında boğulacaktır."
Grup, bir süre oturma eylemi yaptıktan sonra dağıldı.
ARAPDERDEN SERT KINAMA!.
ARAPDER Başkanı Şükrü KIRBOĞA, Terör devleti İsrailin katliamlarını kınadı.
İsrailin bu pervasızlığına dur diyecek bir gücün olmaması İslam dünyası için bir utançtır diye Kırboğa, kınama mesajında şöyle dedi:
İsrail, Gazze operasyonu ile yine asker sivil ayırmadan katliam yapmaya başladı. Filistin meselesi geçen yüzyıldan günümüze dek çözülmeyen bir mesele ve maalesef tüm uluslar arası anlaşmalara rağmen İsrailin pervasızlığı bu problemi daha da kangrenleştiriyor.
İsrailin bu pervasızlığına dur diyecek bir gücün olmaması İslam dünyası için bir utanç olarak yeter. Zaten İslam dünyasının kendi içindeki problemlerden beslenen bir İsrail, sadece bölge için değil dünya barışı için de ciddi bir tehlike olmaya başlamıştır.
Fakat burada önemli olan İslam coğrafyasının yaşadığı problemlerin artık ciddi boyutlara ulaşmış olmasıdır. Suriye ve Irakta ki iç savaş büyük yıkımlara sebebiyet vermekte ve Müslümanları her geçen gün daha da ayrıştırmaktadır. Bu ayrışmanın da özellikle mezhep ekseninde olması Müslümanlar için tam bir faciadır ve düzelmesi uzun zaman alacaktır.
Müslüman ülke liderlerinin ve kanaat önderlerinin bir an önce bu ayrışmanın önüne geçmesi gerekir. Bunun için ne tür organizasyonlar gerekiyorsa bir an önce gerçekleştirilmelidir. Yoksa bu fitne ateşi tüm coğrafyaya yayılacak ve hiçbir bölge ülkesi kendisini bu ateşten koruyamayacaktır. Günübirlik siyasetin hiç kimseye faydası olmayacağını yakın tarih bize zaten göstermiştir ve akan her kanın vebali sorumluluk mevkisinde bulunan herkesin omuzlarındadır.
İslam dünyası dışındaki refah ve huzuru Müslümanlarda hak etmektedir. Fakat bu refah ve huzur coğrafyada kalmadığı gibi Müslüman azınlıkların olduğu bir çok ülkede de Müslümanlara karşı insanlık dışı muameleler yapılmaya başlanmıştır. Bunun da sebebi güçlü İslam ülkelerinin olmaması ve istikrarın bir türlü sağlanamamasıdır.
Sorumluluk mevkisinde olan herkese sesleniyorum. Artık farklılıklarımızla birbirimizi kabullenmek ve birlikte yaşama kültürünü geliştirmek zamanıdır. Etnik, dini ve mezhepsel farklılıklarımız Allahın birer ayetleridir ve bunları değiştirmek yok etmek insana düşen bir görev değildir. Her kesin yaşam hakkı vardır.
Bunu sağlayabilirsek Filistinde, Irakta, Suriyede, Türkistanda, Arakanda ve birçok yerde akan kan duracaktır.