banner2
Öne Çıkanlar Eyyübiye Belediyesi Teknik Direktör Cihat Arslan Taşlıdere Şanlıurfalı Belediye

Eğitim Bir Sen'den HÜDA PAR'a ziyaret

Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan vekili Latin Selvi ve Eğitim-Bir-Sen teşkilatlanmadan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Çakırcı, HÜDA PAR Genel Merkezini ziyaret ederek devam eden Yasin Börü davası ve yeniden gündeme gelen yeni anayasa çalışmaları hakkında görüş alışverişinde bulundu.

Eğitim Bir Sen heyetini HÜDA PAR Genel Sekreteri Mehmet Yavuz ve HÜDA PAR teşkilatlanmadan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Vedat Turgut karşıladı.

Kobani bahaneli 6-7 Ekim saldırıları sırasında vahşice katledilen Yasin Börü ve arkadaşlarının katil zanlılarının devam eden yargılanmaları hakkında değerlendirmelerde bulunan Yavuz,  işlenen suçun insanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

6-7 Ekim olaylarında 48 saat boyunca vatandaşın can ve mal güvenliği sağlanmadığını, davanın tetikçilik yapan birkaç sokak serserisinin cezalandırılarak kapatılması halinde doğru bir yargılamanın olmayacağını belirten Yavuz sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu davada azmettiricilerin de davaya dâhil edilerek suçluların yargılanmaları toplumsal vicdanın tatmini ve adaletin tahakkuku açısından zaruridir. 6-8 Ekim olaylarında 48 saat boyunca vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlayamayan, alandan tamamen çekilen, bilerek veya bilmeyerek veya göz yumarak görevini ihmal eden güvenlik görevlilerinin de sürece dâhil edilmelerini istiyoruz. Biz,  sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler, diğer kurum ve kuruluşların da bu davanın takipçisi olmalarını, destek sunmalarını ve kamuoyunda gündem edinmelerini istiyoruz.” ifadelerini kullandı.

Yeni anayasa çalışmaları hakkında da değerlendirmelerde bulunan Yavuz, HÜDA PAR olarak parti programlarında anayasanın değişmesine dair taleplerini dile getirdiklerini ve anayasanın mutlaka değiştirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

“HÜDAPAR olarak özellikle ortaya koyduğumuz anlayış son derece nettir”

Mevcut haliyle bu anayasanın artık herhangi bir sürdürülebilirliğinin kalmadığını belirten Yavuz, toplumun hemen hemen bütün kesimlerinin de bu konuda hemfikir olduğunu ve mevcut anayasa ile devam etmekten dolayı rahatsız olduklarının belirtti.

Yavuz, “82 askeri cunta ürünü anayasa, bu halka silah zoru ile giydirilmiş bir deli gömleğidir. İnsan hak ve özgürlüklerini kısıtlayıcı birçok özelliği bünyesinde barındırıyor. Bununla alakalı HÜDAPAR olarak özellikle ortaya koyduğumuz anlayış son derece nettir. Biz kısa ve öz, insan hak ve özgürlüklerini merkeze alan bir anayasanın, toplumsal bir mutabakat metninin bir an önce oluşturulmasını istiyoruz. Farklılıkları normal gören, yasaklamayan, hiç kimsenin kendisini öteki olarak görmediği, bir iç düşman tanımlamasına sebebiyet verecek hiçbir ifade ve ibarenin bulunmadığı bir metnin titizlikle hazırlanması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun değiştirilemez nitelikli hiçbir maddesinin de olmaması gerekir. Böyle bir anayasa ve böyle bir metnin imzalanması bize göre şu anda Türkiye’nin en acil meselelerinden biri, belki de en önemlisidir.” ifadelerini kullandı.

“Bu şekilde muhatap alınması örgütü milletin başına bela etmiştir”

6-8 Ekim olaylarının faili olan örgütün dahi bu sorundan beslenerek ortaya çıktığını belirten Yavuz, sözlerini şöyle bitirdi:

“Esasen çözüm süreci yürütülürken yapmış olduğumuz uyarı ve ikazlarda hep bu noktaya dikkat çektik. Eğer siz Kürt halkının seksen doksan yıldır gasp edilmiş İslami ve insani haklarını bir örgüt ile pazarlık konusu haline getirirseniz o zaman siz bu örgüte hak etmediği bir meşruiyet sağlamış olursunuz dedik. Üstelik örgütün bu şekilde muhatap alınması aynı zamanda örgütü hormonal bir şekilde büyüterek bu milletin başına bela etmiştir. Anayasa yapım sürecinde, sadece Meclis içindeki partilerle değil meclis dışındaki partilerle de görüşülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Özet olarak yeni anayasa, hiçbir değiştirilmez ilkesi bulunmayan, bir ideolojiye dayanmayan, vesayetten uzak, iç düşman tanımlaması yapmayan, ırkçı nitelemelerden uzak, insan hak ve özgürlüklerini merkeze alan sivil kısa ve öz bir metin olmalıdır.”

Yasin Börü davası hakkında değerlendirmede bulunan Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan vekili Latif Selvi ise Yasin Börü olayının münferit bir olay olarak değerlendirilmemesi gerektiğini ve yapılan saldırıların iki sokak serserisinin işi olmadığını söyledi.

“Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen olarak davanın takipçisi olacağız”

Selvi, “İnsani ve İslami görevini yapmaya çalışan bu kardeşlerimizin hayırlı hizmetinin yolunu kesmeye çalışanların organize gruplar olarak bu kardeşimiz ve arkadaşlarına saldırdığını düşünüyoruz.”  şeklinde konuştu.

Selvi, “Bu çerçevede baktığımızda yaşanan saldırıların arkasında bir aklın, organize eden bir yapının ve aynı zamanda o yapının kendisine özgü bir hedefinin olduğunu düşünüyoruz. Esasında bu yapı bütün grupları tasfiye edebilmek için ve kendi tekellerine hegemonyalarına bölgeyi mahkûm edebilmek için daha önce de aynı yöntemleri kullanmışlardır. Bu anlamda hukuki süreçlerden beklentimiz bu cinayetin iyi değerlendirilerek arka planında bulunan planlayıcılarının da mutlaka hukuki süreçlerde ortaya çıkarılması ve adaletin mutlaka yerini bulmasını sağlamalarıdır.” ifadelerini kullanarak, Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen olarak davanın takipçisi olacaklarını belirtti.

“Bu anayasaların tamamı bir grup tarafından hazırlanıp topluma sunulmuştur”

Yeni Anayasa çalışmaları ile ilgili olarak da kendilerinin çalışmaları hakkında bilgilendirmede bulunan Selvi, bu konuda da en yoğun çalışmaları yapan kuruluşlardan biri olduklarını söyledi.

Selvi, “Tabi biz şunu görüyoruz; Biz 82 anayasasını da 61 anayasasını da 24 anayasasını da mantık olarak yanlış buluyoruz. Sebebi de şu: Bu anayasaların tamamı bir grup tarafından hazırlanıp topluma sunulmuştur. Bir mutabakat söz konusu değildir. Zaten 61 ve 82 anayasası darbeciler tarafından hazırlandığı için, kendilerine göre “Kaybolan devlet düzenini yeniden arzu ettikleri gibi yapılandırmışlardır”. Oluşturmuş oldukları o vesayet yapıları toplumun aleyhine işlemiştir. Yani o vesayet müesseseleri, yapılabilecek icraatları, sivil iradeyi hatta siyasal yönetimleri, yürütme organlarını, iktidarları, parlamentoyu etkisizleştirme aracı olarak kullanmışlardır. Buradan Özellikle şunu belirtmemiz gerekiyor; Temel hak ve hürriyetlerin, inanç özgürlüğü bağlamında taleplerin, sosyal yaşamda bizim hayatımızı daraltan değil rahatlatan düzenlemelerin yapılacak yeni anayasada yer alması gerekiyor.” önerilerinde bulundu.

“Yeni anayasanın yapımında bütün kesimler yer almalı”

Yeni anayasanın yapımında bütün kesimlerin yer almasının ve yapılacak anayasanın ortak bir metin olarak ortaya çıkmasının önemli olduğunu belirten Selvi, “Toplumun bütün kesimlerinin kendisini orada ifade edebilmesi o tartışma zeminlerine katılabilmesi gerekiyor. STK’larda, Siyasi partilerde buna katılmalı. Ümit ederiz ki katılımcı ve herkesin içine sindireceği belli bir kesimi mutlu etmek değil toplumun geneline hizmet edecek bir hukuk metninin ortaya çıkarılabilmesini mümkün olur.” diye konuştu.

(İLKHA)

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.