banner2
Öne Çıkanlar haber Urfa Nicolò Zaniolo Beştepe Millet Camii Eyyübiye Kaymakamı Oktay Kaya

HDP'nin sokağa çıkma çağrısının ardından yaşanan 6-7 Ekim olaylarının üzerinden bir yıl geçti. İslami kesime yönelik vahşi saldırıların yaşandığı olaylarda kurban eti dağıtan Yasin Börü ve arkadaşları başta olmak üzere çok sayıda kişi İslami kimliklerinden dolayı hunharca katledildi. Katliamın yıldönümünde konuşan STK temsilcileri, 6-7 Ekim olayları olarak tarihe geçen saldırılarda eşi benzeri görülmemiş bir vahşet yaşandığını belirtti.

Yaşananları ‘Vahşet’ olarak niteleyen Peygamber Sevdalıları Platformu Sözcüsü Yahya Oğraş, gerçekleştirilen katliamın unutulmasının mümkün olmadığını söyledi.

Bölge insanının bozuk ideolojilere kurban edildiğine dikkat çeken Oğraş, “İnsanlarımız kendilerine empoze edilen fikirlerin sonucunda kendi kardeşine, komşusuna ve akrabasına Budistlerin Müslümanlara yaptıkları cinsten bir katliam gerçekleştirmişlerdir. Aynı evi, mahalleyi ve sokağı paylaşan gençlerin zehirli düşüncelerle kardeşlerine yaptıkları hunharca katliamı gördük. Eğer bunun önü alınmazsa dindar insanlar tekrar 6-7 Ekim olaylarına benzer şekilde hedef alınabilir. Şehid Yasin ve arkadaşları Allah rızası için, İslam ve insanlık davası için canlarını feda ettiler. Halkına hizmet etmek amacıyla yola koyulan gençler sapık zihniyet tarafından engellendi. Bu olayların bir daha yaşanmaması adına yetkililerin ciddi adımlar atması gerekir. 6-7 Ekim katliamını Kürdistan'da dönüm noktası olarak görüyoruz. İmam Hüseyin nasıl ki Kerbela'da şehit oldu ise aynı şekilde Şehit Yasin Börü ve arkadaşları da Kürdistan'da şehit oldu. Bunu bütün siyasi düşünceye sahip olanlar da kabul etmelidir.” dedi.

6-7 Ekim olaylarının Müslümanlar açısından bir miat olduğunu belirten Âlimler ve Medreseler Birliği (İTTİHAD) Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şenlik, olaylarda sadece PKK’nin değil uluslararası şer odaklarının da hesaplarının olduğunu ifade etti.

“Mustazaf müminlerin kanı ümmetin yetimleri olan Kürtlerin uyanışına vesile oldu”

6-7 Ekim'de oynanmak istenen senaryonun ters teptiğini ifade eden Şenlik, “Halkın mukavemetini görüp şaşırdılar. Şehitlerin kanı bu memleketin geleceği için güzel bir vesile oldu. Herkes onların masumiyetini anladı. İnşallah bir daha böyle harekete kalkışmayacaklar ve halkın gücünü denemeye yeltenmeyeceklerdir. Mustazaf müminlerin kanı bu zulmün önüne geçti ve bu ümmetin yetimleri olan Kürt halkının uyanışına vesile oldu.” ifadelerini kullandı.

Kürdistan bölgesinde 6-7 Ekim tarihlerinde çok büyük acıların yaşandığına dikkat çeken Mustazaflar Cemiyeti Diyarbakır Şube Başkan Yardımcısı Cemil Cahit Ünsal ise, Kobani’nin bahane edilerek İslami camialara saldırıların gerçekleştirildiğini belirtti.

Müslümanları bölgeden çıkartmak ya da yok etmek için bunları yaptılar”

Ünsal devamla, “6-7 Ekim'de sadece bir camia veya bir parti hedef alınmadı. PKK’nin dış güçler ile olan işbirliği neticesinde bölgedeki tüm İslami camialara karşı saldırılar yapıldı. Tesettürlü bayanlar da dâhil birçok Müslümana saldırı yapıldı. Sakallı olduğu için insanlar katledildi. İslam'a karşı bir saldırı vardı. Yine biliyoruz ki, dönemin HDP İl Başkanı Zübeyde Zümrüt olaylardan önce yaptığı açıklamada, Diyarbakır'da 400’ün üzerinde IŞİD'e bağlı derneklerin olduğunu açıklayıp bunlara yönelik saldırı emrini vermişti. Müslümanları bölgeden çıkartıp, pasifize etmek ya da yok etmek için bunları yaptılar. Allah'a şükürler olsun ki bunu başaramadılar. Müslümanlar buna karşı çıkarak daha fazla katliamın önüne geçti. 6-7 Ekim'de devlet yoktu, PKK ise daha rahat bir şekilde halka saldırdı. Polis, halka hiçbir şekilde sahip çıkmadı. Dolayısıyla bu katliamda devlet yetkililerinin ortaklığı vardır. Çünkü devletin halkını koruma zorunluluğu vardır. Ancak 6-7 Ekim'de hiçbir şekilde bunu yapmadı. Bundan dolayı halk vahşeti iliklerine kadar hissetti.” ifadelerini kullandı.

Memur Sen Diyarbakır Temsilcisi Yunus Memiş de, 6-7 Ekim’de yapılan katliamın bir benzerinin hiçbir coğrafyada yaşanmadığına dikkat çekti.

“Kürdistan'da benzeri dahi olmayan hunharca bir katliam yaptılar”

Memiş sözlerine şöyle devam etti: “6-7 Ekim'de üzülerek belirtiyorum ki, devletin varlığını göremedik. Devlet olmadığı için PKK’li şehir eşkıyaları her tarafa saldırmış, hunharca katliamlara girişmiş, 16 yaşındaki hatta daha küçük yaşlardaki masum insanlara saldırmış, iş yerlerini talan etmiş, Şehit Yasin Börü ve arkadaşları gibi kardeşlerimizi şehit etmeleri yetmiyormuş gibi bir de hunharca cesetlerini parçalanmışlardı. Cesetlere dahi saygıları olmamış, yerlerde sürüklemişlerdi. Kürdistan'da benzeri dahi olmayan, savaş da dâhil yapılmayan hunharca bir katliam yaptılar. Devlet yetkilileri bu kardeşlerimizin uğradığı vahşete sessiz kaldılar. Akan kan Müslümanların olunca hiçbir şey yapmadılar. Hâlbuki akan kan sol görüşlü birinin olsaydı kıyamet koparılır, açıklamalar yapılırdı.”

Yasin Börü davasına da değinen Memiş konuşmasını şu ifadelerle sonlandırdı: “Katliamın failleri belli olmasına rağmen yargı tarafından tek tek serbest bırakılması düşündürücüdür. Bu ülkede hukuk herkese işlesin. Hukuk sadece Müslüman’a işliyor. Müslümanın ağzından ufacık bir kelime çıktığında hesabı soruluyor. Sırf Kur'an-ı Kerim dersi öğrettiği, kurban eti dağıttığı için Müslümanlar öldürülüyor, cezaevlerine konuluyor, ama şehir eşkıyaları serbest bırakılıyor. Biz bunu kabul edemeyiz, etmiyoruz. Yargı adaletli bir şekilde görevini yapsın, eğer görevini yapmazsa Müslümanların gözünde bir hiç olacak ve yargının vermiş olduğu karar da tanınmayacaktır. Dolayısıyla biz adaletin tecelli etmesi için her türlü yolu deneyeceğiz ve bütün gücümüzle adaletin tecelli etmesi için çalışacağız.” (M.Hüseyin Temel / M.Sıddık Bilge - İLKHA)

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.