banner2

                Yer, Urfa merkeze 18 km uzaklıktaki Örencik Köyü. Varlığı ilk kez 1963’te fark edilse de keşfine dair ilk adım 1986 yılında atılıyor. O tarihte Şavak Yıldız adlı bir vatandaş tarlası ile uğraşırken bulduğu insan eseri taş parçasını götürüp müze yetkililerine gösteriyor, ilgilenmeleri için ısrar ediyor. Böylece Göbeklitepe’nin gün yüzüne çıkma süreci başlıyor.

1995’te Alman Arkeolog Prof. Dr. Klaus Scmidt öncülüğünde kazılar başlar. İlerledikçe de dünya tarihinin bilinen akışını değiştiren çok çok önemli bir keşif olduğu ortaya çıkar. Bulgular, bundan en az 12.000 yıl öncesine, insanların henüz yerleşik hayata geçmediği Neolotik Döneme/Taş Devrine aittir.

Bilinen tarihe göre ilk tapınaklar insanlar yerleşik hayata geçtikten sonra yapılmıştır; ama Göbeklitepe bu görüşü ortadan kaldırmış, insanların avcılık ve toplayıcılıkla geçimlerini sağladıkları bir zamanda kendilerine tapınak yapacak bir inanca sahip olduklarını göstermiştir. Yapılan incelemeler sonucu bölgede buna benzer daha 15-20 kadar yer olduğu anlaşılmıştır. Üstelik bu tapınaktaki bulguların seviyesi, bunun çok daha eskilere giden bir geçmişi olduğunun göstergesidir. Çünkü bölgeye çok uzaklardan getirildiği anlaşılan kocaman taşlar, insanın stilize edilmesi olduğu düşünülen T şeklinde yontulmuş olup üzerlerinde birçok hayvan kabartmaları bulunmaktadır. Demek ki insanlığın bu seviyeye gelinceye kadarki dönemine ait eserler de olmuştur ve belki bunların bulunduğu yerler de yakın çevrede bulunmaktadır.

Başta Prof. Dr. Klaus Scmidt olmak üzere, yerli yabancı birçok kişinin (bazılarını eksik bırakırım ayıp olur diye isim vermek istemiyorum, ama hepsine teşekkür ediyorum) ve başta Kültür ve Turizm Bakanlığı olmak üzere birçok kurum ve kuruluşun uzun yıllar süren özverili çalışmaları/mücadelesi sonucunda, ilk bulunuşundan tam 32 yıl sonra Göbeklitepe UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesine alındı. (1 Temmuz 2018)

Türkiye Yazarlar Birliği Şanlıurfa Şubesi olarak 23 Nisan 2018 tarihinde düzenlediğimiz gezi sırasında Göbeklitepe’ye de uğramış ve gördüklerimizden son derecede memnun olmuştuk. Kazı alanının üzeri çatı ile örtülmüş, yol ve diğer donatılar yapılmış, ziyarete hazır hale getirilmişti.

Şanlıurfa daha önceden de tarihî ve dinî açılardan dünyanın en önemli şehirlerinden biri idi; Göbeklitepe ile şimdi bu önem daha bir pekişti. Üstelik artık sadece dinî kaynaklara ve efsanelere göre değil, somut ve bilimsel verilere göre…

Buraya kadar yazdıklarım meraklısı tarafından bilinen şeyler.

Şimdi kendi düşüncelerimi paylaşmak ve bazı sorular sormak istiyorum. Daha iyi anlaşılsın diye de maddeler halinde sunuyorum:

  1. Belki bazı bilimsel zorunluluklar vardır; belki mevcut yetişmiş insan ve parasal kaynaklar bunu gerektirmektedir, bilemiyorum; ama böyle bir eserin bu noktaya gelmesi için geçen süreyi çok uzun buluyorum.
  2. Etrafta daha buna benzer 15-20 yer var ve henüz dokunulmamış. Toprağın altında öylece duruyor. Ne zamana kadar? 32 Yıl da onlar için mi bekleyeceğiz? Her birinin başına neler neler gelebilir? Herkesin Şavak Yıldız kadar duyarlı olmasını bekleyemeyiz.
  3. Bir tek bulgu bile bu kadar önemli ise, bulunacak olanlar kim bilir bize insanlığın ilk dönemlerine dair daha ne gibi yeni bilgiler kazandıracaktır? Madem bu kadar önemli, niçin eldeki imkânları seferber edip bu işi hızlandırmıyoruz? Belli bir yaşa gelmiş biri olarak söylüyorum; bunu görmeye ömrümüz yetecek mi?
  4. Turistin gelmesini bekleyecek miyiz? Gelmesi için çalışacak mıyız? Yapılan çalışmalar yeterli mi?
  5. İlin alt yapısı bu kadar turisti ağırlamaya yetecek mi? Yoksa turistler çevre illerde konaklayıp günü birlik turlarla geri mi dönecekler?
  6. Hazır Göbeklitepe için turistler gelmişken, ilin diğer tarihi yerlerini de içine alan bir güzergah belirleyip, o yerlerle ilgili gerekli kazı, restorasyon, bakım, temizlik, yol, konaklama, yeme içme, tanıtım vb çalışmalar yapmak; böylece hem o eserleri insanlığın hizmetine sunmak, hem de ilimizin ve ülkemizin ekonomisine daha fazla katkısını sağlamak gerekmez mi?
  7. Olaya sadece turist ve gelir kapısı olarak bakmak doğru mu? Dünyanın en uzak yerlerinden büyük paralar verip gelecek olanların amacı bizim için de geçerli değil mi? Yani tarih ve kültür bilinci… Bizim insanımıza ve özellikle gençlerimize bu bilinci kazandırmak için neler yapmalıyız diye düşünmek gerekmez mi?

                Sahip olduğu maddi ve manevi değerleri daha güzel bir şekilde sergileyen, dünyada ve ülkemizde daha çok ve daha iyi (iyi yönleri ile) tanınan, sahip olduğu imkânları hakkıyla değerlendirip bundan hak ettiği itibarı ve kazancı sağlayan bir Urfa hayaliyle…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.