banner2
Öne Çıkanlar Urfa Urfa Balıklıgöl ABD Şanlıurfa Valisi Abdullah Erin MHP

KAŞİP TEŞKİLAT BAŞKANI Recep Demir; Kamuda Taşeron Örgütlenmesinin Önemi
DEMİR Açıklamasında şunları kaydetti; ''Çağrımız: Kamuda Taşeron Örgütlenmesinin Önemi

Örgüt; insanların bir ya da daha fazla gereksinimini gidermek için, insani madde kaynakları düzeninin ve işleyişinin sürekli yenileştirildiği organik bir sistemdir. Bu sistemde, örgüt amaçlarıyla, işgören (yönetilenler), işgördürenlerin (yönetenler), örgüte çalışma amaçları ve ihtiyaçlarının karşılanması, dengelenmesi de söz konusudur. Bu bağlamda, örgütler, insan amaçlarının, umutlarının ve yükümlülüklerinin bir araya gelmesinden başka bir şey değildir.



Bir toplumda örgütlenmenin yaygın ve güçlü olması gelişmişliğin bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Bu açıdan incelendiğinde gelişmiş batı dünyasının örgütlü bir yapıya sahip olduğunu belirtebiliriz. Türkiye’de ise işgücü piyasası sigortasız, düşük ücretli, niteliksiz, örgütsüz ve parçalı bir özelliğe sahip işçilerin çoğunluğunu oluşturduğu bir yapıya sahiptir. Kamusal alanda istihdam edilen kayıtlı, nitelikli, sendikalı ve sosyal güvencesi olan işçiler küçük bir kesimi oluşturmaktadır. Taşeron işçiler de bu çoğunluğun içerisinde yer almakta ve içinde bulunduğu grubun özellikle sağlık sektöründe sayısal çoğunluğu her geçen gün artmaktadır.



Örgütlenme hakkı demokratik bir siyasal rejim için vazgeçilmez bir haktır. Bu hak, uluslararası sözleşmelerle, Anayasa ile güvence altına alınmış olmasına rağmen, işçilerin örgütlenmesi “emeğin maliyetini yükselten bir unsur” olarak görülüp bilinçli bir şekilde engellenmektedir. Gerek uluslararası sözleşmelere konulan çekincelerle, gerek sendikal yıldırma, sendikal nedenlerle işten çıkartma, sendikal eylemlerin işveren ve hükümet politikalarıyla engellenmesi yoluyla sendikal haklar ihlal edilmektedir. Ayrıca taşeronluk gibi a-tipik istihdam biçimleriyle güvencesiz çalıştırılan işçilerin sayısının her geçen gün artması da bu tür ihlalleri arttırmaktadır.



Güvencesiz bir istihdam biçimi olarak Türkiye’de hızla yaygınlık kazanan ve yeni yasa tasarılarıyla kapsamının daha da genişleyeceğine dair güçlü sinyaller veren taşeronluk sistemi, emek piyasasının ikincil işgücü grubunda yer almaktadır. İşçi olmanın asgari haklarını -ücret, fazla mesai, yıllık izin vb.- dahi sağlayamayan, asıl işleri dışında bütün angarya işleri yapan, asıl işveren işçilerinin de işlerini yapmak zorunda kalan taşeron işçilerinin ve tüm güvencesiz işçilerin örgütlenmesi, bu işçileri piyasanın baskılarından ve tehditlerinden koruyabilecek tek yoldur. Parçalanmış istihdam biçimleriyle sınıfsal kimliğinden uzaklaştırılmaya çalışılan bu işçilerin bütünleşebilmesinin yolu da, birleşik bir emek hareketi anlayışıyla örgütlenmektir.



Kamuda taşeron işçiler ağırlıklı olarak temizlik, güvenlik, ulaşım, yemek, teknik yardım, kaloriferci, garsonluk gibi alanlarda çalıştırılmaktadır. 2011’de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın açıklamasında, kamuda çalıştırılan taşeron işçi sayısının 401 bini geçtiğini belirtmiştir. Taşeron işçisi, Türkiye gerçeğinde ucuz ve sendikasız işçi anlamına gelmektedir. Türkiye’de taşeron işçilerinin sendikalaşmalarında yasal bir engel olmamakla birlikte, hatta Yargıtay`ın sendikalı olmaları yönünde olumlu kararlarına rağmen, taşeron işçilerinin genel olarak kısa süreli istihdam edilmeleri, kimi işverenlerin baskısı yüzünden işlerini kaybetme korkusuyla sendikalaşamadıkları ve örgütlenemedikleri bilinmektedir.



Türkiye’de taşeronlaşma, sendika ve toplu pazarlık hukuku alanında doğrudan işçilerin hak ve özgürlüklerinin ortadan kaldırılması amacına yönelmiş, etkili bir sendikasızlaştırma aracı olarak kullanılmış ve kullanılmaktadır. Taşeron ilişkisinin çok ciddi boyutlarda yaygınlaşması, emek piyasasının parçalanmasına, sendika hakkının, toplu pazarlık hakkının kullanılamaz duruma gelmesine neden olmuştur.



Taşeronluk sistemiyle kötü çalışma koşullarına maruz kalan, iş güvenliği sağlanmayan ve iş güvencesi olmadığı için buna itiraz edemeyen, sendikal anlamda örgütlenemeyen, ücretini zamanında alamayan, yıllık ücretli izinlerini düzenli kullanamayan, sürekli giriş-çıkış yöntemiyle kıdemi eritilen bir kesim oluşturulmuş durumdadır. Bu sorunlar kamu sektöründeki taşeron işçilerinin ortak sorunlarıdır.



Etkin bir sendikasızlaştırma aracı olarak kullanılan taşeronluk sisteminin işçileri kamuda en çok örgütlenmeye ihtiyaç duyan kesimlerden biridir. Çağrımız, bütün baskılara rağmen örgütlenmekten vazgeçmeyen taşeron işçilerinin sendikallaşmasına doğru giden derneğimize tüm işçi kardeşlerimizin üye olmasıdır.



Taşeronluğun sınırları aştığı günümüzde sayıları her geçen gün artan ve biz kamuda çalışan taşeron işçileri olarak kendi aramızda kurduğumuz işçi derneğimiz aracılığıyla, insanlık dışı çalışma koşullarına ve bu gidişe “dur” demeye çalışıyoruz.

Biz KAŞİP olarak “insanca bir yaşam ve çalışma koşulları” için örgütlenerek mücadelemizi yücelteceğiz…

Örgütlenmemize ses verin ki birlikte yürüyelim özgür yarınlara…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.