banner2
Öne Çıkanlar Urfa Urfa Haber Sanlıurfa Gaziantep Akçakale

Erdoğan:

NEWYORK - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM Genel Kurulu 69. Dönem Genel Görüşmelerine katılarak Kurul’a hitaben bir konuşma yaptı.

Bölgesel ve küresel gelişmelere ilişkin görüşlerini aktardığı konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, 69. Dönem BM Genel Kurulu’nun Birinci Dünya Savaşı’nın 100. yıl dönümünde gerçekleştirildiğini hatırlatarak, “Birinci Dünya Savaşı’na sahne olan coğrafyanın, aradan geçen bir asırlık süreye rağmen istikrar, huzur, barış ve refahtan halen yoksun olduğunu üzülerek müşahede ediyoruz. Irak’tan Suriye’ye, Filistin’den Yemen’e, Mısır’dan Libya’ya, Afganistan’dan Ukrayna’ya kadar geniş bir coğrafya, derin krizler içinde insanlığın vicdanını yaralayan görüntülere sahne oluyor.” dedi.

Bölgesel çatışmaların arttığı ve binlerce masum insanın hayatını kaybettiği bir dönemde Birleşmiş Milletler’in işlevlerini yerine getiremediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bundan dolayı bu kuruma olan güvenin ciddi şekilde zedelendiğini belirterek,“BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi 5 ülkenin, dünya gerçekleri ile bağdaşmayacak şekilde Birleşmiş Milletler’i etkisiz hale getirmesi, küresel vicdanın kabul edebileceği bir durum değildir.” dedi.

“Çocukların öldüğü ve öldürüldüğü bir dünyada, hiç kimse masum değildir”
Dünyanın zengin ülkeleri refah içinde yaşarken fakir ülkelerinin açlık, kötü beslenme, salgın hastalıklar, eğitimsizlik sorunlarıyla boğuştuğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu: “Burada, Birleşmiş Milletler’in 69. Genel Kurulu’nda bir kez daha vurgulamak isterim: Çocukların öldüğü ve öldürüldüğü bir dünyada, hiç kimse masum değildir, hiç kimsenin can güvenliği yoktur, hiç kimse de sürdürülebilir barış ve refah içinde olamaz. Sadece geçtiğimiz yıl, dünya genelinde, 5 yaşın altında 6 milyon 300 bin çocuk hayatını kaybetti. Suriye’deki savaşta, 17 bin çocuk hayatını kaybetti, 375 bin çocuk yaralandı, 19 bin çocuk en az bir organını kaybetti. Bu yıl içinde, Filistin’in sadece Gazze Şeridi’nde, en modern ve ölüm saçan silahların doğrudan hedefi olarak 490 çocuk katledildi, 3 bin çocuk yaralandı.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu katliamların dünyanın gözü önünde işlendiğini ifade ederek, “Kameraların ve objektiflerin karşısında, yani dünyanın gözü önünde, sahilde oynayan, parklarda koşuşturan, okullara, camilere sığınan, en güvenli yer bildikleri annelerinin kucağına kıvrılan çocuklar, acımasızca yok edildiler. Filistin’de çocukların, kadınların, hatta engellilerin katledilmesine dünyanın dikkatlerini çekmeye çalışanları susturmak için, bir takım yaftaların kullanıldığını da ibretle izliyoruz.” dedi.


 

“Mazlumlara yönelik çifte standart, tüm dünyada teröre oksijen sağlamaktadır”
Konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Irak’ta, Suriye’de işlenen cinayetlere, Mısır’da demokrasinin katledilmesine itiraz edenler, yine bir takım haksız ve asılsız ithamlara maruz kalıyor, anında teröre destek vermekle itham ediliyorlar. Basın özgürlüğü yok diye bazı ülkeleri kıyasıya eleştirenlerin, Filistin’de öldürülen 16 gazeteciyi görmezden gelmesi, medya mensuplarına yapılan baskıyı duymazdan gelmesi küresel vicdanın dikkatlerinden kaçmıyor. Çok açık söylüyorum; çocukların öldürülmesine, masum kadınların alçakça katledilmesine, halkın oylarıyla gelmiş iktidarların silah ve tanklarla darbe yoluyla devrilmesine seyirci olanlar, sessiz ve tepkisiz kalanlar, bu insanlık suçuna alenen ortak olmaktadır. Daha da önemlisi, modern dünya tarafından sergilenen bu çifte standart, çok geniş halk yığınları nezdinde ciddi bir güvensizlik oluşturmaktadır. Şu anda çatısı altında bulunduğumuz Birleşmiş Milletler’e, uluslararası kurum ve kuruluşlara karşı vicdanlarda oluşan güvensizlik duygusu, adalet duygusunu zedelemekte, milyonlarca insanı umutsuzluğa sevk etmektedir. Bugün karşı karşıya kaldığımız uluslararası terörün en temel beslenme kaynaklarından biri de işte bu güvensizlik duygusudur. Mazlumlara yönelik çifte standart, çocukların katledilmesine karşı sergilenen kayıtsızlık, tüm dünyada teröre oksijen sağlamaktadır. Birleşmiş Milletler’den ve uluslararası kurumlardan umutlarını kesen kitleler, çaresizlik ve umutsuzluk içinde terörün tuzağına düşüyorlar.” dedi.


 

“Barış, huzur ve istikrar için türkiye, ırak halkının yanında olmaya devam edecektir”
Irak’ta yaşanan sorunların, Iraklılar için büyük bir yıkıma dönüştüğünü anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönemde sorunun, Irak sınırları dışına taştığını ve Irak’ın terör örgütlerinin hareket alanı haline geldiğine dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak’taki krizin Türkiye başta olmak üzere bütün bölge ülkelerini doğrudan etkilediğini ifade ederek, “Yeni kurulan hükümet ile Irak’ın yeni bir başlangıç yapacağına olan umudumuzu muhafaza ediyoruz. Barış, huzur ve istikrar için Türkiye, Irak halkının yanında olmaya devam edecektir. Suriye meselesi de aynı şekilde sınırları aşmaya başlamıştır.” dedi.


 

“İsrail’in yanında bağımsız ve sürdürülebilir bir Filistin devleti kurulmalıdır”
Cumhurbaşkanı Erdoğan Filistin sorununa ilişkin olarak da, “Filistin’de yarım asırdır devam eden sorun, zaten bölgedeki birçok meselenin temel kaynağıdır. Filistin’de iki-devletli çözümün derhal hayata geçirilmesi, Gazze üzerindeki ablukanın kaldırılması ve İsrail’in yanında bağımsız ve sürdürülebilir bir Filistin devletinin kurulması, siyasi, insani ve ahlaki bir zorunluluktur” dedi. BM kürsüsünde iki devletli çözüm konusunun konuşulduğunu ancak adım atılmadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Konuşmak yetmez. Artık icraata ihtiyacımız var. Artık icra zamanıdır. Bir günde yüzlerce, binlerce insanın öldürüldüğü bir ortamda hala biz bunu konuşuyor olmakla gerçekten BM’deki sorumluluk duygumuzun nerelere vardığını göstermesi bakımından da soru işaretleri arka arkaya gelmektedir.”


 

“Küresel sorunların çözümü için BM’yi göreve çağırıyorum”
Konuşmasında küresel sorunlar için BM’yi göreve çağıran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha fazla gecikmeden, daha fazla masum insan hayatını kaybetmeden, küresel vicdan daha fazla yaralanmadan, Birleşmiş Milletler sorunlara ağırlığını koymalıdır. Altını çizerek ifade etmek isterim ki dünya, 5’ten büyüktür. BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi 5 ülkenin, dünya gerçekleri ile bağdaşmayacak şekilde Birleşmiş Milletleri etkisiz hale getirmesi, küresel vicdanın kabul edebileceği bir durum değildir” diye konuştu. Kararların bir ülkenin iki dudağı arasında kalabildiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Filistin’de sadece birkaç ay içinde 2 binden fazla masum insan katledilirken Birleşmiş Milletler beklenen çözümü üretememiştir. Suriye’de 4 yıldır 200 binden fazla kişi katledilirken, 9 milyona yakın insan yer değiştirirken, Birleşmiş Milletler yine etkili çözümler sunamamıştır." dedi.


 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de kimyasal silahlar için harekete geçen BM’nin konvansiyonel silahlarla öldürülen 200 bin kişi için sessiz kalmasını eleştirerek, “Bu nasıl bir anlayıştır, bu nasıl bir zihniyettir. Önce bunu çözüme kavuşturmamız lazım. Neticesi ölüm olan, insanın ölümüne, canlıların ölümüne neden olan her türlü silahın kullanılması suçtur. İster kimyasal olsun ister konvansiyonel olsun.” dedi.


 

“Bu suskunluk, çaresizlik ve tepkisizlik durumu daha fazla devam edemez”
Konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mısır’da, halkın oylarıyla seçilmiş Cumhurbaşkanı darbeyle indirilirken, verdikleri oyun hesabını sormak isteyen binlerce masum katledilirken, Birleşmiş Milletler de, demokratik ülkeler de bunu sadece izliyor. Ve bu darbeyi yapan kişi meşrulaştırılıyor. Eğer demokrasi diyorsak sandığa saygı duyalım. Yok demokrasi değil de darbeyle gelenleri savunacaksak o zaman bu BM niye var diye merak ediyorum. Şu anda da, Irak’ta yaşanan kontrolsüzlük, terör ve göç dalgaları karşısında Birleşmiş Milletler etkin bir tavır ortaya koyamıyor. Bu suskunluk, çaresizlik ve tepkisizlik durumunun daha fazla devam edemeyeceği açıktır. Küresel ve bölgesel sorunlara çözüm konusunda daha hızlı ve etkili karar alma mekanizmaları kurulmalı, Birleşmiş Milletler doğruyu savunma konusunda çok daha cesur olmalıdır.” dedi.


 

“İslam’ın terör ile yan yana kullanılmasına şiddetle karşı çıkıyoruz”
Terör ile İslam kavramının yan yana getirilmesini de eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu: “Din adına terör kavramını hiçbir şekilde onaylamıyor, böyle bir tanımlamanın en başta dinlere yönelik büyük bir saygısızlık olduğuna inanıyoruz. Barış anlamına gelen İslam kavramının terör ile yan yana kullanılmasına da şiddetle karşı çıkıyoruz. İslam ile terörün yan yana kullanılması inciticidir. Aynı şekilde kendi insanlık dışı eylemlerine İslami etiketini yakıştıranlar da başta İslam dini olmak üzere tüm dinlere ve insanlığa karşı çok büyük saygısızlık içindedir.”


 

“Bölgemizde barış ve refahın tesisi için yoğun bir gayret içindeyiz”
Türkiye olarak, bölgede barış ve refahın tesis edilmesi için yoğun bir gayret içinde olduklarını da belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hiçbir ülkenin içişlerine karışmıyoruz; bölgemizdeki her ülkenin toprak bütünlüğüne saygı gösteriyor, bunu güçlü şekilde savunuyoruz. İsrail-Filistin meselesinde barışa, karşılıklı saygıya, iki devletli çözüme dayalı samimi bir çaba içindeyiz. Filistin meselesindeki hassasiyetimiz, herkesin hayat hakkının kutsal olduğu ilkesinden kaynaklanmaktadır.” dedi.


 

“Bölgemizdeki meselelere ırk, din ve mezhep temelli değil, sadece insani saiklerle yaklaşıyoruz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerine, “Bölgemizdeki meselelere ırk, din, mezhep ve çıkar temelli değil, sadece ve sadece insani, vicdani saiklerle yaklaşıyoruz. Suriye’yi terk etmek zorunda kalan bir buçuk milyon kişiyi topraklarımızda ve çok büyük oranda kendi imkânlarımızla barındırıyoruz. Bakınız bir buçuk milyon insan şu anda benim ülkemde. Onları güvence altında tutuyoruz. Tüm gıdasıyla, ilacıyla, eğitimiyle, sağlık hizmetleri ile bütün bunları biz karşılıyoruz. Peki dünyadan bize ciddi bir destek geliyor mu? Maalesef hayır. Suriyeli mülteciler için şu ana kadar kullandığımız kaynak üç buçuk milyar doları aşmış durumdadır. Bugün yaklaşık 4 milyon Suriyeli mülteci var. Bunların bir buçuk milyonu ülkemizde, geri kalanı Ürdün, Lübnan, Irak, Mısır ve diğer ülkelerde bulunuyor. Buna mukabil şimdi soruyorum: Zengin ve güçlü Avrupa ülkeleri sadece 130 bin Suriyeliyi kabul etmiş durumda. Bakınız 130 bini Avrupa’da. Sadece benim ülkemde bir buçuk milyon. Bunun dışında iki buçuk milyon diğer ülkelerde. Suriye krizi giderek bölgesel ve küresel bir sorun haline gelmiştir. Buna insani ve siyasi açıdan ilgisiz kalınması artık mümkün değildir. Gazze’de saldırılarda yaralanan 102 kişiyi Türkiye’ye getirdik, tedavilerini yapıyoruz. Irak’tan göçen 30 bin Ezidi’ye kucak açan biz olduk. New York’a hareketimizden hemen önce, Suriye’den kaçmak zorunda kalan Kürtlere sınırlarını açan ve onlara insani yardım sağlayan da yine biz olduk. Sadece son 5 günde ülkemize giriş yapan Suriyelilerin sayısını 150 bin olarak arkadaşlarım bana bildirdi.” diye devam etti.


 

Avrupa’dan 500 yıl önce kovulan Musevilere sahip çıkıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Avrupa içinde Hristiyan toplulukların haklarını tarih boyunca koruduğumuz gibi, bugün de, dinlerine, mezheplerine, ırklarına bakmadan, herkese kucak açıyor, yardım eli uzatıyoruz. Gururla ifade etmeliyim ki, Türkiye, millî gelirinin binde 21’ini insani yardımlara ayırarak dünyanın en cömert ülkesi oldu. Bütün bunların ötesinde, tarihten miras aldığımız tecrübe ile terör, mezhep çatışmaları ve diğer krizlerde Hakkı savunan ve tavsiye eden tarafsızlığımızı muhafaza ediyoruz.” diye konuştu.


 

“Türkiye, teröre destek veren değil, bilakis teröre karşı en etkili mücadeleyi veren ülkedir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin teröre göz yummadığını, aksine terörle mücadele ettiğini belirterek, “Burada özellikle vurgulamak isterim ki; Türkiye teröre destek veren, göz yuman bir ülke değil, bilakis teröre karşı en etkili mücadeleyi veren ülkedir. Zira terörden çok çekmiş bir ülkeyiz 30 yıldır. Hala çekiyoruz. Türkiye, antisemitizmin, İslamofobinin, her türlü ırkçılığın karşısında bir ülkedir. Şahsım antisemitizmin bir insanlık suçu olduğunu ilan eden dünyadaki belki de istisna siyasilerden bir tanesidir. Ama aynı şekilde İslamofobinin de insanlık suçu olduğunu tüm dünyanın kabul etmesini özellikle vurguluyorum.” dedi.


 

“Bölgesel ve küresel barışa her şekilde destek vermeye devam edeceğiz”
Kıbrıs’ta çözümü en fazla arzulayan ve çözüm yollarını zorlayan; Azerbaycan topraklarındaki işgalin sona ermesini savunan, Ukrayna başta olmak üzere kriz bölgelerinde toprak bütünlüğünü en güçlü şekilde savunan ülkenin Türkiye olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölgesel ve küresel barışa her şekilde destek vermeye devam edeceğiz. Dostlarımız için eşsiz bir dost olmayı sürdüreceğiz. Terörün, zalimlerin, katillerin, özellikle de çocuk katillerinin karşısında dimdik duracak, demokrasi ve refahı daha güçlü, daha cesur şekilde savunmaya devam edeceğiz” dedi.


 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda bu idealler çerçevesinde her ülkeyle yollarının ortak olduğunu kaydederek, Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliği için diğer ülkelerden destek beklediklerini kaydetti.   (İLKHA)






Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.