banner2
Öne Çıkanlar ABD Urfa Emir Preldzic 4 Milot Rashica Milot Rashica Galatasaray

Akdeniz kimin denizi? birileri hesap sormalı!..



Uluslararası sularda sivil gemilerde katliam yapan ve bütün hukuku ayaklar altına alarak Gazze açıklarında deniz ambargosu yapan katil devlet İsrail, şimdi de Doğu Akdeniz’i kontrol altına alıyor. Gazze’ye gitmek üzere yola çıkan özgürlük filosu gemilerinin Yunanistan’dan çıkmaması için bu devleti adeta kıskaç altına alan İsrail, bölge ülkelerini hiçe sayarak Akdeniz hâkimiyetini ilan etmek istiyor. Stratejistler ve düşünce kuruluşlarının temsilcileri ise kavganın Özgürlük Filosu’nun ötesinde bir Akdeniz hakimiyeti kavgası olduğunu dile getiriyorlar. Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Başkanı Hasan Kanbolat ile Jeopolitikçi ve Stratejist Dr. Nejat Tarakçı, yaptıkları analizlerde Akdeniz’de bir güç boşluğunun oluştuğunu ve bu boşluğun doldurulmak istendiğine dikkat çektiler.

M. MUSTAFA UZUN ‘un haberi

Uluslararası sularda sivil gemilerde katliam yapan ve bütün hukuku ayaklar altına alarak Gazze açıklarında deniz ambargosu yapan katil devlet İsrail, şimdi de Doğu Akdeniz’i kontrol altına alıyor. Gazze’ye gitmek üzere yola çıkan özgürlük filosu gemilerinin Yunanistan’dan çıkmaması için bu devleti adeta kıskaç altına alan İsrail, bölge ülkelerini hiçe sayarak Akdeniz hâkimiyetini ilan etmek istiyor.

AKDENİZ’DE KAN DÖKTÜLER

Özellikle ABD öncülüğündeki Batılılar tarafından şımartılarak İslam Coğrafyasının kalbine yerleştirilen Siyonist devlet İsrail, Kudüs ve çevresinde yaptığı katliamları bir süre önce Akdeniz’de de yapmıştı. Bilindiği gibi Mavi Marmara saldırısı 31 Mayıs 2010 tarihinde meydana gelmişti. İHH’nın öncülüğünde yola çıkan “Mavi Marmara” isimli insani yardım amaçlı gemi, aynı amacı taşıyan farklı ülkelerden birkaç gemi ile birlikte İsrail kuşatması altındaki Gazze’ye yardım götürmek için yola çıkmıştı. Yolculuk, İsrail ordusunun Uluslarararası sularda gemiye silahlı baskın düzenlemesi ile birlikte fiziki manada sonuçsuz kalmıştı. İsrailli teröristlerin gemiye müdahalesi sırasında dokuz kişi şehit olmuş ve birçok insan yaralanmıştı. Olayın meydana geliş şekli ve İsrail askerlerinin müdahale şekli olaydan sonra özellikle insan hakları paralelinde ele alınmış ve BM dâhil birçok ülke tarafından kınanmıştı.

ÖZGÜRLÜK FİLOSU DEĞİL AKDENİZ’İN HÂKİMİYETİ SORUNU

İlk Özgürlük Filosunu kanlı bir şekilde bastıran İsrail, 2. Özgürlük Filosunun ise Yunanistan’dan Akdeniz’e açılmaması için yoğun bir şekilde çalıştı. Dünyanın farklı yerlerinden Yunanistan’a gelen ve burada birleşen 8 yolcu, 2 kargo gemisi adeta Yunanistan’da hapsedildi. Gazze ambargosunu Yunanistan limanlarından başlatan İsrail, Yunan hükümetini de esir etti. Yaşadığı ağır ekonomik problemler nedeniyle kendisini İsrail’e satan Yunanistan ise Özgürlük Filosu yolcularına zulmetti. Yunan limanlarından kurtularak Uluslararası sulara çıkmayı başaran son gemi olan Fransız gemisi de Girit açıklarında durduruldu. Gemilerin limanlarından ayrılmalarına müsaade etmeyen Yunan hükümeti, her türlü hukuksuzluğa rağmen İsrail’in emir ve ricalarını birebir uygulamakta beis görmedi. 400 civarındaki özgürlük yolcusunun her gün eylem yaptığı Yunanistan’da meclisteki bazı sol parti milletvekilleri ve Yunan vatandaşları da özgürlük yolcularına destek verdi. Binlerce yıldır Akdeniz’de istedikleri gibi gezdiklerini dile getiren Yunan vatandaşları İsrail’in bu baskısı ve hükümetlerinin de boyun eğmesi üzerine gururlarının kırıldığını söylüyorlar. Stratejistler ve düşünce kuruluşlarının temsilcileri ise kavganın Özgürlük Filosu’nun ötesinde bir Akdeniz hakimiyeti kavgası olduğunu dile getirdiler. 

EMPERYAL SÖMÜRÜ PLANLARI YENİDEN AKDENİZ’DE

İsrail’in Akdeniz’de ve Uluslar arası sularda yaptığı katliam ve sonrasında da şu anda Yunanistan aracılığı ile yaptığı hukuksuzluklar sadece insani ve hukuki açıdan değil, Akdeniz’in kimin denizi olduğu noktasında da birçok tartışmayı beraberinde getirdi. Akdeniz’de bir güç boşluğunun oluştuğunu ve bu boşluğun doldurulmak istendiğini dile getiren Jeopolitikçi ve Stratejist Dr. Nejat Tarakçı’ya göre Küresel Sistemin emperyal sömürü planları yeniden Akdeniz’de yoğunlaştı. Akdeniz, gerek kendi içinde barındırdığı petrol ve doğal gaz yatakları, gerekse Ortadoğu ve Rusya petrollerinin Avrupa’ya ve İsrail üzerinden Uzakdoğu’ya ulaştırılması yönüyle radikal bir jeopolitik değişim içine girdi. Dr. Tarakçı’ya göre Akdeniz ayrıca, Afrika enerji kaynaklarının Avrupa’ya açılan terminali konumunda ve daha global bir bakış açısıyla Akdeniz; Süveyş ve Türk boğazları bağlantısı nedeniyle, ABD için hem hegemonik amaçlı güç nakletme, hem de Karadeniz dahil, tüm bölge ülkelerini kontrol etme olanağı yaratan hayati bir deniz alanı. Bu bağlamda Akdeniz’de, karşıt askeri güçlerin akümülasyonu için kucak açan veya açması olası ülkelerin kontrol altına alınması gerekmekte. Libya, Mısır, Tunus ve Suriye, Lübnan, Gazze, Kıbrıs ve NATO üyesi olmasına rağmen Türkiye de bu kategorideki ülkelerden biri.

YUNANİSTAN - İSRAİL AKDENİZ İTTİFAKI MI BAŞLIYOR

Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Başkanı Hasan Kanbolat’a göre tam bu süreçte devreye Yunanistan giriyor. Kanbolat, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Yunanistan'a yaptığı resmî ziyaret ve birkaç gün sonra Yunan Cumhurbaşkanı’nın İsrail’e yapacağı ziyaretlerin İsrail'in Türkiye ile ittifakında yaşadığı sorunlardan sonra bu ülkeyi Doğu Akdeniz'de başka stratejik ortaklar arayışına ittiğini gösteriyor. ORSAM Başkanı Kanbolat; “Yunanistan, Helenistik dönemden bu yana bin yıllardır Ortadoğu siyaseti içerisinde olmuştur. Ortadoğu siyaseti içerisinde Arap ağırlıklı bir konumda yer almıştır. Bundan dolayı, İsrail ile Yunanistan arasındaki tam diplomatik ilişkiler 1993 yılında başladı. Buna karşın Türkiye 1949 yılında bir yıl önce kurulan İsrail Devleti'ni tanıyan ilk Müslüman ülke olmuştu. Türkiye-İsrail ilişkilerinin gerginleşmesinden sonra Yunanistan, Ortadoğu siyasetinde daha büyük bir rol isteği içerisine girmiştir. Bunun için, geleneksel Arap yanlısı Ortadoğu siyasetini İsrail yanlısı olarak değiştirmeyi bile göze almaktadır” diyor.

İSRAİL YAKINLAŞMASI YUNANİSTAN’I SALLAR

Doğu Akdeniz’de Yunanistan-Güney Kıbrıs Rum Kesimi-İsrail ekseninde yeni bir güç merkezinin ortaya çıkması aslında Türkiye’den çok Arap dünyasını ve Yunanistan’ı olumsuz yönde ilgilendireceğini dile getiren Kanbolat, şöyle devam ediyor; “Yunanistan ile iyi ilişkiler kurmaya çalışan İsrailliler Türkiye’yi hassas olduğu bazı konularda rahatsız etse de, İsrail ile ilişkilerini geliştiren Yunanistan’ın da Araplarla geleneksel dostluk ilişkileri zarar görebilir. Ayrıca, İsrail-Yunanistan yakınlaşması Yunanistan’da iç siyaseti de dalgalandırmaya başlamıştır. Yunanistan’da solcu gruplar ve sendikalar İsrail ile yakınlaşmaya karşıdır. ABD ile ilgili önyargılar nedeniyle Yunan kamuoyu da İsrail'e de şüpheyle bakıyor. Netanyahu'nun ziyareti sırasında protesto gösterileri düzenlendi. Akropolis'te Filistin bayrağı göndere çekildi. İsrail ve Yunanistan arasındaki ticaret 2008 yılında 522 milyon dolar olarak gerçekleşirken 2009 yılında 496 milyon dolara düştü. İki ülke arasındaki ticaret kimyasallar, plastik ve temel metalleri içeriyor. Papandreu'nun ziyareti sırasında iki ülke liderleri enerji, turizm ve tarım alanında daha sıkı işbirliği yapma taahhüdünde bulundu.”

YUNANİSRAİL AKDENİZ’İN YENİ GÜÇ MERKEZİ Mİ OLACAK?

Yunanistan, yaşadığı ağır ekonomik krizlerden dolayı Akdeniz’in kimin denizi olduğu ile ilgilenememesi de söz konusu. Yunanistan’ın İsrail'in Türkiye ile gerginliğini turizmi için avantaja dönüştürdüğünü dile getiren Kanbolat ise Türkiye’ye gelen İsraillilerin de artık Yunanistan’ı keşfettiğini söylüyor. Kanbolat’ın verdiği bilgilere göre 2010 Ocak-Haziran döneminde Yunanistan'ı 230 bin İsrailli ziyaret etmişti. İsraillilerin tercihinde Türkiye ikinci sıradan dokuzuncu sıraya, Yunanistan ise sekizinci sıraya çıktı. 2010 Haziran ayında Yunanistan'a gelen İsrailli turist sayısında yüzde 40'lık bir artış, Türkiye'de ise yüzde 44'lük bir azalma oldu. İsraillilerin tercihleri arasında, Atina, Rodos, Girit, Kerkira, Zakinthos, İstanköy ve Selanik yer aldı. Türkiye-İsrail ve Türkiye-Arap dünyası arasındaki geleneksel ilişkiler üzerine kurulu Ortadoğu jeopolitiğindeki rolü Yunanistan üstlenebilecek mi? Yunanistan’ın İsrail ile yakınlaşması Arapları küstürecek mi? Yunanistan iç siyasetinde yeni depremlere neden olacak mı? Atina, İsrail’den beklediğini bulamayacak mı? Yoksa Yunanistan-Güney Kıbrıs Rum Kesimi-İsrail ekseninde Doğu Akdeniz’de yeni bir güç merkezi ortaya çıkacak mı? Bunları zaman gösterecek ancak İsrail’in Yunanistan üzerinden Akdeniz’e esaslı bir adım daha attığı ortada. 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.