banner2

Bazı insanlar Ahirete inanmazlar. Müslümanım diyen her fert, günahkâr da olsa Ahirete inanır günahkâr insan Ahirette günahlarının cezasını çektikten sonra ancak cenneti hak eder. Çağdaş firavunlar Asrında ne yazık ki, Adı Ahmet, Hasan olanlar zalim olmada, Allaha karşı isyan bayrağını çekmede, Hansı geçenler var. 300 Bavul ile Türkiye ye sudlu bir prens tatil yapmak için gelmiş ya, döviz bırakacak ya, acaba bu prensi kimler karşılamış merak ediyorum? Nasıl olsa yemende, Irakta, Suriye’de, akıtılan kanın hesabı bu dünyada verilmeyecek. Ağası Amerika olduktan sonra, açlık yoksulluk, gözyaşı, ölümler, yerle bir olan kadim şehirler, hangi zalimin umurunda. Ahirete İnanmak İmanın şartlarındandır. Ahireti inkâr etmek küfürdür. İnanmayanlar için alan çok geniştir. İnanmayanın helal, haram gibi bir derdi de yoktur. İnanmayanın mutluluğu sadece dünyadadır bu mutluluğu ahirete inanmasa bile onu ahiretteki hesaptan kurtaramaz.

Müslüman ise böyle değil, Müslüman için dünya Ahiretin tarlasıdır. Dünyada ne ekerse Ahirette onu biçecektir. Müslüman oldukları halde dünya tarlasına kötü amelleri ile günah işleyenler Ahirette Allaha hesap verecekler üstelik büyük mahkemede. Öyle bir mahkeme ki, avukat, şan, şöhret, mevki, makam, para pul, korumaların fayda vermediği bir mahkemedir. Gerçek inanan için meşru daire keyfe kâfidir. Dünyalık için Ahireti telef etmek akılsızlıktır. İnanan için Dünya Fani, ecel anidir. İnanan insan ölünce kabir azabına inanır. Dünya’da yaptıkları iyi kötü şeylerin yazılı bulunduğu oku kitabını denileceği güne inanir. İnanan cennet, Cehenneme inanir. İnananın pusulası Kur’an dır, sünnettir, Fıkıhtır. Gerçek âlimlerin görüşleridir ve gösterdikleri yoldur. İnananın yaşantısında her şeyin vekili, kuvvet, kudret sahibi Allah’tır. İnanan fani ilahlara itibar etmez. Yardımı yaratandan bekler. İnananlar Dini, düzen olarak kabul etmediği müddetçe büyük tufan ve günahlardan kurtulamazlar. Zaman hem ahir hem de ağır zamandır. Böyle bir zamanda gereği gibi imanı muhafaza etmek çok ama çok önemlidir. Her babayiğidin işi de değildir.

“İman hem nurdur hem kuvvettir. Hakiki imanı elde eden adam kâinata meydan okuyabilir” Sözü üstat Bediuzzaman’ın ifadesidir. Nerede hakiki iman inanç, imanda hem nur aydınlanma hem Kuvvet var. Gerçek iman sahipleri kâinata bile meydan okuyabiliyor. Bu meydan okuma gücü teknoloji gücü, maddi güç, siyasi güç, cemaat gücü, aşiret gücü falan değil, sadece inandığı inancın gücüdür. Filan devlet süper güçtür, karşı koyamayız baş çıkamayız diyenlerin kulakları çınlasın. Hep bizi böyle uyuttular. Menfaat için güç birliği yapanlar yan yana gelenler İslam coğrafyasını kan gölüne çevirdiler. Müslümanlar zillet içerisinde yaşıyorlar. Dinde sevap sadece namaz kılmaktan ibaret değildir. Din hayatın tüm alanlarını kuşatır. Akıl ürünü yasa çıkaranlar insanları bunlarla bağlı kılanlar kendilerini ilah yerine koyan Ebu-leheblerdir.

Akıl ürünü ne kadar şey varsa insanlık üzerinde denendi ancak insanlığa huzur vermedi. Bir avuç dünya zengini, mutlu ve putlu kesim dışında. İnsan kendisini ne zan ediyor? Cezaevleri insanlarla dolu, hastaneler hastalarla boğuşuyor, akıl hastaneleri tıklım tıklım. İntiharlar diz boyu. Kadın sığınma evleri her ilde mevcut, çözüm: Nafile. Çocuk ıslah evleri ve yuvaları, anne şefkatinden yoksun. Anlaşılan madde insanı doyurmuyor. Sürülmemiş, tohum ekilmemiş, ilaçlanmamış, tarladan nasıl ürün beklenir ki? Şunu kesin olarak bilmek lazım ki, Dünya fani, ölüm anidir. İnanmayanlara diyeceğimiz bir şey yoktur. Onlar inanmayanlar olarak istedikleri gibi yaşarlar. Peki, inananlara ne oluyor ki? Beş paralık dünya menfaati için küresel güçlere tabi oluyorlar onlardan kurtuluş bekliyorlar. Ahret boyutunu hiç düşünen yok. İnanmayanlar bile, Yaptıklarının hesabını Allah’a verecekler.

Sağlığında İslam dinine her türlü hakareti yapanlar öldüklerinde Caminin musalla taşına konanlar namazı kılınanları, alkışlar, çelenkler, yağlı başsağlığı mesajları da kurtaramaz. Bunların hesabı büyük mahkemede görülecektir. Bu günkü siyasette insanı kurtaramıyor, mevki, makam, menfaat uğruna siyasete bir ceketle girenler Karun gibi zengin olarak çıkıyorlar. Çünkü hak diye bir şey yok, sistemde inanç da yok, dünya zevkleri de zevkli ve çekicidir. Hemen insanı tuzağına düşürüyor. Daha göreve girmeden önce pala bıyıklı olanlar koltuğa oturmadan önce bıyıksız oluyorlar niçin anlamış değilim. Bıyıkla ilgili hadisler var. Yanlamasına bıyıklar uzatılır ki, düşman heybetinden korksun. Laik Kemalist düşünceliler meclislerde boy göstermekteler. Bıyıksızların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Uydurulmuş dinlerde bunlar normaldir. Her yaşayış batıl ve batı endekslidir. Özüne dönecek dini referans alan yöneticileri dört gözle beklemekteyiz. Din dışı seçim ve seçilmenin ne kıymeti var. Bu fani dünyada ölüm ani olarak herkesi devirecektir istemeseler de. Ne mutlu İslami şuurda olanlara… Selamla kalın selamette kalın.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.