banner2

 

Nebevi metot insanların yüreklerini fethedip, onları ikna etmek ve kendi istekleriyle hakkı kabullenmeleri üzerine kuruludur. Zoraki ve despotlukla olan kabule, “iman” ve “teslimiyet” denmez. Böyle zoraki teslim olmuş görünen kimseye de “Müslüman” değil, “Münafık” denir. Dolayısıyla nebevi metot önce yürekleri fethetmeyi gerektirir. Bu da davet, eğitim ve terbiyeyle olabilecek, çok sabır, azim ve sebat gerektiren bir iştir.

Aksi halde, tepeden inme darbeyle ve zoraki olan yönetim değişiklikleri, yine benzeri başka birileri tarafından devrilmeye mahkûmdur. Diyelim ki bilinen despot ve zorba idareciler gibi uzun yıllar iktidarı korumayı başarsanız da, bu gerçek ve adil bir idare değildir. Böyle bir idarede; rıza, güven, emniyet huzur, fazilet, erdem, bereket yoktur, olamaz. Bu ise İslam’ın ruhuna terstir.

Şehit imam Hasan el-Benna (rh.a) 80 yıl öncesinden çok önemli bir tespit yapmış. Müslüman fert, Müslüman aile, Müslüman toplum formülü… Kaldı ki bu formül, Resulullah (sav) vs. peygamberlerin uyguladığı formül olup, fıtrata da en uygun formüldür. Hiçbir peygamber, tepeden inme bir darbeyle falan toplumlara hükümranlık kurmaya kalkılmamıştır. Zaten İslam’ın ve İslam’ın davetçisi peygamberlerin hedefi de insanlar üzerinde hükümranlık kurmak, onlara reis ve idareci olmak değildir. Aksine onlara rehberlik yaparak, kendi istekleriyle tağutu reddedip, ilahi sisteme teslim olmalarını sağlamaktır.

Toplum ailelerden, aileler fertlerden oluşmaktadır. Şu halde en mükemmel, en sağlam ve en kalıcı yöntem, önce doğru bir eğitim ve terbiyeyle insanların yüreklerini fethetmek. Yürekleri ve her şeyleriyle İslam’a adanmış eğitimli fertler yetiştirmek… Sonra bu fertlerden oluşan eğitimli, adanmış aileler, bu ailelerden de eğitimli ve adanmış bir toplum oluşturmak. Bunu da tabi ki her meşru vasıta ve yöntemle, ama özellikle sağlıklı bir eğitim ve terbiyeyle yapabiliriz.

Ne kadar şümul o kadar eğitim

Bilindiği üzere bir İslami cemaatin olmasa olmaz vasıfları vardır. Bunların en önemlileri, “Rabbanilik” “Evrensellik” ve “Şümullülük”tür. Dolayısıyla bu vb. vasıflar bir cemaatin eğitim ve terbiyesine de yansır. Rabbani olmayan bir oluşumdan, rabbani bir eğitim ve terbiye sadır olamaz. Evrensel olmayan bir yapıdan da evrensel bir ufuk ve böylesi geniş ufka dayalı bir eğitim ve öğretim beklenemez.

Ama bir cemaatin eğitim ve öğretimle çok daha yakından alakalı olan vasfı “şümullü lük” vasfıdır. İslami bir cemaat ne denli şumüllü ise, onun eğitim programı da o denli şümullü olacaktır. Aksi halde İslami bir oluşum, İslam’ın belli yönlerine yoğunlaşmış, diğer yönlerini ise tamamen veya kısmen imal ediyorsa, eğitim programı da böyle eksik kalacaktır. İslam’ı tüm yönleriyle kuşatmayan bir oluşumdan kapsamlı ve şümullü bir eğitim programı beklenemez. Cemaatin kendisi ne denli kuşatıcı ise eğitim ve terbiyesi de o denli kapsamlı ve kuşatıcı olacaktır.

Kimi İslami oluşumlar sadece İslam’ın tebliğ yönüne odaklanır. İslam’ın diğer yönlerini tamamen veya kısmen ihmal ederler. Doğal olarak böyle bir yapı müntesiplerini birer tebliğci olarak yetiştirmeye odaklanacaktır. Diğer yönler ya tamamen boş kalacak veya ciddi oranda gölgede kalacaktır. Nitekim “tebliğ cemaati” adıyla anılan oluşumlar vardır.

Başka bazı oluşumlar “nefis tezkiyesi ve ruh terbiyesi” ne odaklanıp İslam’ın diğer yönlerini aynı şekilde ihmal ederler. Dolayısıyla bu dengesizliğin böylesi yapıların eğitim ve öğretim programlarına yansıması da kaçınılmazdır. Birçok tasavvufi oluşumlar/tarikatlar bu kabilden sayılabilirler. Tarikatlar içinde istisna olanlar olabilir. Ancak bilindiği üzere istisnalar kaideyi bozmazlar.

Başka bir oluşum hakaiki imaniyeye odaklanırken, İslam’ın diğer esaslarını tamamen ve kısmen ihmal eder. Özellikle risaleyi nur şakirtlerinde bu taassup ileri boyuttadır. Öyle ki “Risaleyi nur” her şeye kâfi ve vafidir derler. Böylece risaleyi nur gibi bir hazineyi de bulandırmış olurlar. Onlar için risaleyi nur her şeyin önünde ve üstündedir. Bu konuda fikir ve düşünceleri de sabittir. Tartışma kabul etmezler. Tabi taassup arttıkça, eğitim sistemindeki açık ve yetersizlik de aynı oranda artacaktır doğal olarak. Bu durum, taassupkar her yapı için de geçerlidir. Konuya bir yazı devam edelim inş. Selam… Dua…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.